Turan Kışlakçı kardeşimizin başkanlığını yaptığı Türk Arap Medya Derneği (TAM) Topkapı Holiday Inn Otel’de 27 Eylül Perşembe günü üç oturumluk bir çalıştay düzenledi.
Seçkin bir kadronun katıldığı toplantı, ‘Filistin Meselesini Türkiye’de dahi iyi nasıl sunabiliriz?’ sorusuna cevap aramaya odaklıydı.
Koordinatör Fatih Öke beyin ısrarlı daveti üzerine katılma ihtiyacı hissettim. Gazetemizden Ardan Zentürk ve Yusuf Özhan beyler de katılanlar arasındaydı.
***
Aslında toplantıyı sonuna kadar takip etmek istiyordum ancak aldığım acil bir çağrı sebebiyle ikinci oturumda konuşmamı yaptıktan sonra ayrılmak durumunda kaldım.
Ben kısaca şunları anlatmaya çalıştım.
Filistin meselesi, Türk toplumunun ittifak ettiği ender konulardan biridir. Sağcısı, solcusu, liberali, dindarı, hülasa Türkiye’deki bütün kesimler Filistin davasına sahip çıkmışlardır/çıkıyorlar.
Sadece toplum değil devlet olarak da -İsrail’in tanınması hariç-her dönemde Filistin davasına destek olunmuştur. Kimi hükümetler zamanında İsrail çıkarları ağır basmış olsa da hükümetlerimizin Filistin aleyhine açık bir tavrı olmamıştır. Ya da ben hatırlamıyorum.
***
İsrail işgaline karşı Filistinliler ve temsilcileri ülkemizde her kesimden destek görürken genelde haber kaynaklarımız batılı ajanslar ve batı medyası olduğu için bazen farkına varılmadan yanlış değerlendirmeler de yapılmıştır.
Ama özellikle Kemal Öztürk döneminde Anadolu Ajansı İslam dünyasında ve tabiatıyla Gazze ve Kudüs’te temsilcilikler açtıktan sonra Filistin haberleri daha objektif olarak medyamıza yansımaya başlamıştır.
Bu çok önemli bir açılımdır.
***
Toplumumuz Filistin davasına genel olarak destek verirken, dine mesafeli kesimin İslami Direniş Hareketi (HAMAS) hakkında mesafeli hatta ötekileştirici bir şekilde yaklaştığı da bir gerçektir.
HAMAS en büyük insanlık suçu ve en belirgin terör eylemi olan işgale karşı mukavemet eden meşru bir örgüttür.
Tıpkı ülkemizi işgalden kurtarmak için oluşan Kuvay-ı Milliye gibi işgale karşı meşru direniş gösteren bir yapılanmadır.
İsrail bu meşru direnişi terör olarak görmektedir. İsrail etkisi altındaki çevreler de bu örgüte terörist muamelesi yapmaktadır.
Buna İsrail etkisindeki batının yanı sıra Mısır gibi kimi Arap yönetimleri de dâhildir.
***
‘Filistin Meselesini Türkiye’de daha iyi nasıl sunabiliriz?’ sorusuna verdiğim cevap da kısaca şöyledir:
Filistin meselesinin özünde bir insanlık suçu olan işgal yatmaktadır.
Bu millet ülkesinin işgaline direnen kuvay-ı milliyeyi nasıl desteklediyse, Filistin işgaline karşı mücadele eden her oluşumu -fikri yönünü bir kenara bırakarak- desteklemeliyiz. Solcu da olsa, sağcı da olsa, gayr-i Müslim de olsa, dindar Müslüman da olsa işgale karşı direnen her oluşumu amasız fakatsız desteklemeliyiz.
***
Filistin Örgütleri arasındaki ihtilafları bir kenara bırakıp işgale karşı direnişteki birlikteliklerini gündemde tutmalıyız.
İsrail içindeki Filistinlilere özgürlük talep eden Yahudiler dâhil batı dünyasındaki Filistin işgaline karşı yapılan eylemleri görmezden gelmemeliyiz.
En önemlisi de resim, hikaye, roman, film, dizi, belgesel ve benzeri sanat dallarında Filistinlilerin işgal sebebiyle uğradıkları mağduriyetler ele alınarak işgalin çirkin yüzü hafızalara kazınmalı ve bu tür sanat faaliyetleri desteklenmelidir.
Özetle bunları anlatmaya çalıştım.
Bu vesileyle Kışlakçı ve Öke’yi tebrik ediyor, bu türden yapacağı diğer toplantılarda TAM’a başarılar diliyorum.