İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı, Ekrem İmamoğlu’nu destekleyen CHP/HDP/PKK/İP/FETÖ bileşenleri kazandı. Bu bileşenlerin alt bileşenleri (Süleymancılar/DHKP-C/LGBT/SP/BTP vd.) olduğu gibi bu bileşenleri birleştiren üst unsurlar olan uluslararası güçleri de unutmayalım…
Bir yalan rüzgârı esti ve halk bu yalan rüzgârını satın aldı!
AK Parti %40-50 çizgisindeki oy oranını korurken, karşısındaki ittifak, bunca bileşenine ve yaşanan ekonomik sıkıntılara rağmen %54 oy aldı. Bu oy oranını CHP ancak geçmişte “açık oy gizli sayım” yapıldığı günlerde görebilirdi. Tüm kirli ittifak ve pazarlıklar ve ittirme kaktırmalara rağmen cürümleri de bu kadar. Ki bu %54’ün içinde yüzergezer oylar oldukça yekûn tutuyor. Onları da çıkardığınızda…
CHP İBB seçiminden başarı öyküsü çıkarmaya çalışıyor ama nafile. Başta bileşenleri buna izin vermez. Bu şer ittifakı bir kez daha gösterdi ki CHP zihniyeti bu ülkede hiçbir zaman tek başına iktidar olamaz. Ya takiyye veyahut ittifak yapmak zorundalar. Tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde olduğu gibi. Bu CHP’nin varlık sebebi olan ‘değerler’ için büyük bir kayıp!
Ortaya çıkan neticeyi doğal olarak herkes kendi zaviyesinden değerlendiriyor. Siyasiler, köşe yazarları, televizyon yorumcuları olarak hâdiseleri hep siyasi yönüyle değerlendiriyoruz lâkin cemiyet içinde durum çok farklı. Bizlerin hali, kış kıyamet günü bir dağ evine sığınan bir grup profesörün sobanın altına konulan yükseltiyi görüp uzmanlık alanlarına göre niçin yükselti konulmuş olduğunu dair bilimsel fikirlerini söylerlerken içeriye giren evin sahibinin, “Boru kısa geldiği için” demesiyle yaşanan hayal kırıklığı gibi. Sokakta birebir insanlarla konuştuğumuzda neredeyse her seçmenin oy verme veyahut vermeme sebebinin başka başka olduğunu görüyoruz. Meşhur deyişle, elvan elvan…
Kimi yüksek gelen elektrik faturalarına kızdığı için, kimi belediyeye başvuruda bulunduğu şikâyet hakkında gerekli işlemlerin yapılmadığı için, kimi erken emeklilik kanunu çıkmadığı için, kimi Suriyeli kardeşlerimiz üzerinden üretilen yalanlara inandıkları için, kimi cezaevi affı ertelendiği için, kimi “yeni yüz iyidir” dediği için, kimi devamlı seçim yapıldığı için ilâ-âhirihi.
Belki bizler için ‘basit’ görünen ama eşimiz dostumuz için hayati olan gündelik hayattaki arazlar insanların sandıktaki tercihini etkiliyor. Bundan da daha tabii bir şey yoktur. Bizler CHP zihniyeti gibi halkı oy vermeyince aşağılayıp oy verince övemeyiz. Zaten biz de bu halkı içinden geliyoruz, halk ne sıkıntılar yaşıyorsa bizler de o sıkıntıları yaşıyoruz. Ekmeğin fiyatını bilenlerdeniz!..
Şer cephesi, gerçekleştirdiği sağlam ideolojik örgütlenmeyi halkın yaşadığı sıkıntılarla perdeleyip, mezkûr sıkıntılar üzerinden estirdiği yalan rüzgârlarıyla İstanbul’da seçimi kazandı. Bu saatten sonra AK Parti’ye düşen, kendisine niye oy verilmediğini hiçbir ayrım yapmadan not edip gerekeni yapmaktır. AK Partililer üzerine giydirilmek istenen algıları, savunma psikolojisiyle karşı taraftan daha çok dile getirmekle yayılmasına sebep oldular. Savunma adına bu algıları dile getirmek yerine, baştan ayağa teşkilâtları yenilemek yerinde olurdu. Yeni her zaman alâka ve merak uyandırır! Ayrıca şikâyet edilen teşkilâtlardaki metal yorgunluğu önlenmiş ve kadrolar diri tutulmuş olurdu. Yanlış yapan yaptığı yanlışın bedelini ödeyeceğini bilir, halk da yanlış yapanın cezasının verildiğini görüp kalbi bağlılığını kavileştirirdi.
Bizler halkla birlikte Hak yolunda yürümeye memuruz. Bu yolda ne şikâyet ne bahane hakkımız ne de “yandık bittik” demek hakkımız var. Hiçbir şey için geç değildir!