Halep’teki çatışmalar yaklaşık bir buçuk aydır sürüyor ve her geçen gün durum daha da dramatik bir hal alıyor. Rusya’dan yapılan açıklamaya göre, yılsonuna kadar çatışmalar bitecekmiş. Yani Halep’te hayatta kalanların, çatışmaların ortasında sıkışanların dişlerini sıkması gerekiyor. Bugüne kadar hayatını kaybeden en az bin sivil Halepli gibi, geri kalan siviller de bombardımanlardan ya da açlık veya salgın hastalıklar nedeniyle ölürlerse zaten sorun tamamen bitmiş olacak. Zira herkes ölürse, Halep’i pay etmek daha kolay olacak.
Basının aktardığına göre, Halep’te muhalif güçler ve rejim güçleri mücadele ediyor. Böyle tarif edilebilecek taraflar olsaydı, muhtemelen konu daha kolay çözülürdü. Rejim güçleri denen güçler, üç ülkenin askeri ortaklığını ifade ediyor. Rusya, İran ve Esad yönetiminden oluşan bu koalisyonun en zayıf halkası Esad yönetimi. Küresel oyuncu Rusya havadan yapılan operasyonlarla, bölgesel oyuncu İran karadan yapılan operasyonlarla bizzat rejim gücü içindeler.
Rejim güçleri, Halep’i kurtarmaya çalışıyor; ama kimden kurtarılacağı konusu biraz karışık. Resmi amaç, DEAŞ’tan kurtarmak. Ancak DEAŞ’tan kurtarılacak Halep’te esasen muhalif güçlerle mücadele ediliyor ve neticede savaş nedeniyle Halep, Haleplilerden kurtarılmış oluyor.
Devletler karşı karşıya geliyor
Muhalif güçler denen yapı da homojen değil. Zaman zaman birbirleriyle ciddi görüş ayrılığı yaşayan, hatta çatışan taraflar Halep söz konusu olduğu için ortak mücadele veriyor gibiler. Yoksa ortada rejim koalisyonunu yenilgiye uğratacak kapasitede bir karşı güç yok. Öte yandan DEAŞ’la ettiğini savunan bir de “batılı” koalisyon bulunuyor, ancak onlar Halep’in doğrudan kendileri tarafından kurtarılmasını tercih etmiyor, alandaki Türkiye gibi müttefiklerinin de fazla bulaşmamasını istiyorlar. Bu tutum sonucunda muhalif güçler fiilen ikiye bölünmüş hale geldi, dolayısıyla rejimle mücadele edecek yapı güçsüzleşti. Rejim, muhalif güçleri ayrıştırıp zayıflatınca Halep’in altını üstüne getirecek operasyonlarda eli güçlendi.
Batılı anti-DEAŞ koalisyonun aktif olarak Halep’i kurtarmaya kalkışmamasının en önemli nedeni, kurtarma işine Rusya-İran ikilisinin daha erken başlaması ve bu aşamadan sonra yapılacak her müdahalede Türkiye ile İran’ın, Türkiye ile Suriye yönetiminin ya da en beteri ABD ile Rusya’nın karşı karşıya kalma ihtimallerinin artması.
BM hiçbir şey yapamıyor
Anti-DEAŞ koalisyonu, Halep’te Rusya-İran-Suriye üçlüsü karşısında gerileyince, bu sefer konuyu uluslararası örgütlere taşımayı seçmiş görünüyorlar. Bu düzlemde konu katiyen DEAŞ değil, alenen Halep’te Suriye’nin savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlediği ima ediliyor.
Temel çelişki, hem Rejim güçlerinin Halep’te insanları öldürdüğünü ve geri kalanını açlığa terk ettiğini savunmak, hem de Rejimin ortadan kalkmamasını istemekte. İkisi bir arada savunulunca, Rejim güçleri ve destekleyici koalisyonun durmak için bir gerekçesi olmuyor. Anti-DEAŞ koalisyonunun giderek anti-Rejim güçleri koalisyonuna dönüştüğüne tanık olunuyor, ancak bu konunun gündeme getirildiği yer BM Güvenlik Konseyi olunca, aslında herkesin sadece zaman kazanmaya uğraştığı anlaşılıyor.
Halep’e insani yardım için bir araya gelen BM Güvenlik Konseyi, yine karar alamadan dağıldı. İnsani yardım gerektiren koşullar bir kez kabul edilirse, bu koşullara neden olanların da gündeme gelmesi söz konusu. Dolayısıyla konu devletlere dokunmadan çözülebiliyorsa çözülsün isteniyor. Sonuçta BM’de suçun tanımını suçlu yapsın diye bekleniyor; beklerken de insanlar ölüyor.