Tartışmasızdır ki Filistinliler dünya üzerindeki en mazlum ve en onurlu millettir. Dün yine zulme, işgale direnmek, sadece kendilerinin değil bütün İslam ümmetinin namusunu korumak isterken çok zor bir gün yaşadılar.
Bilindiği ve vicdan sahibi herkes tarafından lanetlendiği gibi ABD Başkanı Trump 6 Aralık 2017 günü Tel Aviv’deki büyükelçiliği Kudüs’e taşıyacaklarını ilan etmişti. Uluslararası hukuka, BM kararlarına, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın itirazlarına rağmen ağır tahrik kokan eylemini dün gerçekleştirdi ABD.
Dün aynı zamanda Nakba Günü’ydü. Filistinlilerin “Büyük Felaket” dediği, İsrail’in ise kuruluş günü olarak kutladığı gün…
70 yıl önce –dönemin hakim gücü- İngiltere’nin desteğiyle işgal edilen Filistin toprakları üstünde bağımsızlığını ilan etmişti İsrail. Bir milyona yakın Filistinli, Siyonizmin mottosu “topraksız bir halk için, halksız bir toprak” stratejisi gereği yurtlarından sürülmüştü.
Filistinlilerin evleri şehirleri yok edildi, izleri silindi. Şehirlerin kültürel ve sosyal dokusu taammüden bozuldu. Dünyanın dört yanından getirilen Siyonist Yahudiler Filistinlilerden zorla boşaltılan yerlere yerleştirildi.
Bugün 6 milyondan fazla Filistinli vatanlarından uzakta, mülteci kamplarında yaşıyor.
***
Geride kalan bir avuç Filistinli ise işgalci İsrail’in hukuk ve vicdan tanımaz saldırılarına karşı var kalmaya, Kudüs’ün üç din için de kutsal olduğunu, Filistin’in Filistinlilere ait olduğunu haykırmaya devam ediyor.
Her gün zulme, hakarete, eziyete uğramalarına, çocuk, kadın, genç, yaşlı demeden öldürülmelerine rağmen direnmekten, hakikati haykırmaktan geri durmuyorlar.
İsrail’i ise kimse durduramıyor. Çünkü geçen yüzyılda İngiltere’nin burnundaki Siyonist halka bu yüzyılda ABD’nin burnundan sarkıyor.
O halka sayesinde ABD Büyükelçiliğinin Tel-Aviv’den Kudüs’e taşınmasını öngören “Kudüs Büyükelçilik Yasası” 1995’te kabul edilip her altı ayda bir ertelendiği halde şimdi İsrail’in 70. sözde kuruluş yılı kutlamaları için hayata geçiriliyor.
Bunu mümkün kılan en önemli faktör, Suudi Arabistan, BAE, Mısır gibi Müslüman ülkelerin İsrail’in ve ABD’nin eteğini öper pozisyona getirilmiş olması.
ABD ve İsrail’i ellerini çabuk tutmaya iten etken ise Türkiye’nin önlenemeyen yükselişi.
Türkiye eskisi gibi değil artık. Bağımsızlaşıyor, güçleniyor, kendisinin ve mazlum milletlerin sözcüsü, savunucusu, hakikatin ve insanlığın kaldırıcısı oluyor.
***
İsrail’e 2010’da “one minute” dediği günden beridir hedeflerinde Erdoğan. Dün İngiltere’de olduğu gibi her platformda durmadan ve yılmadan hakikatleri haykırıyor çünkü Erdoğan, gereğini yapıyor.
İsrail’i “güneyde sevdiğimiz ülke” diye ululayan FETÖ’nün, terör, katliam ve manipülasyonda İsrail’le yarışan PKK’nın üzerimize salıverilmesi boşuna değil elbet. Erdoğan karşısında yer alan örgütlü yapı ya da kişilerin -dikkat edin, İsrail’le illa bir menfaat ve ahlak birliği var.
Bunlar, bunca açık saldırı ve sinsi tuzağa rağmen dirilen Türkiye’nin yakında Erdoğan liderliğinde şahlanacağını da görüyorlar. Engellemek için yaptıkları her saldırının, kurdukları her kumpasın nasıl geri çevrildiğini çok iyi biliyorlar.
O yüzden işbirlikçi ittifaklardan umdukları, Erdoğan’ı ufalama taktiğiyle yıkmaları. Ama bu konuda da epey ders aldılar. O yüzden bu acele. Bir oldu-bitti ile kadim Kudüs’ü işgalci İsrail’e zimmetlemek istiyorlar.
***
Ellerinde 70 yıl önce çıkarıldıkları evlerinin anahtarlarıyla bir milyon Filistinli yürüdü dün. Abluka altındaki Gazze sınırında onlarca Filistinliyi gerçek mermilerle şehit etti İsrail. Yazının başına oturduğumda 15 olan şehit sayısı yazı biterken 41 olmuştu. Yaralı sayısı 2 bine yaklaşıyor…
İsrail’i, ABD’yi, Siyonizmin köpekliğine atanan -halkları Müslüman- devletleri ve bu çirkin işe katkı verenleri tüm kalbimle lanetliyorum! Allah affetmesin!