Avrupa ülkeleri ABD ve İngiltere’den bağımsız ordu kurmayı tartışıyor. Yapalım diyen Fransa’nın caddeleri aniden alev aldı! Güçlü bir savunma sanayiine sahip olan İngiltere, ilk robot ordusuyla tatbikat gerçekleştirdi! Türkiye ise 103 şehidin katili 18 teröristi geçen hafta “eşek arısı” adlı mini dronla imha etti. Anladınız; sözü savunmada bağımsızlığa ve potansiyele getirmeye çalışıyorum. Detayları AYBÜ öğretim üyesi Dr. Merve Seren’e sordum. Konunun uzmanı olan Seren çarpıcı bilgiler verdi: “Türkiye’nin İHA’da kat ettiği mesafe bir derinlik başarısıdır. Bunun ürün skalasına sirayeti gerek. 2002’de Türk savunma sanayiindeki proje sayısı 66 iken rakam 2016’da 553’e çıktı. Ciro da 6 milyar dolara yükseldi. Ancak yeterli değil”.
TSK PKK’ya karşı daha önce olmadığı kadar başarılı operasyonlar yapıyor. Bunun arkasında siyasi netlik, bütünlük, kararlılık var elbette ama askeri bir kapasite de var. Bunda yerli üretim silahların etkisi ne kadar?
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı aynı zamanda savunma sanayiinin eskiye nazaran çok daha pro-aktif bir yapıya kavuştuğunu gözler önüne serdi. Sizin askeri gücünüz; haiz olduğunuz tüm imkan ve kabiliyetleri ihtiva eder. Bu salt ordu mevcuduyla yani istihdam edilen asker sayısıyla açıklanacak kadar basit bir mevzu değil. Keza terörle mücadeledeki başarınızı, sahip olduğunuz silah sistemlerine dayandırmak da bir o kadar indirgemeci bir yaklaşım olur. Zira TSK’nın muzaffer olmasının arkasında; mesleki tecrübe, profesyonellik, askeri teknolojiyi edinim ve kullanma becerisi, mobilizasyon, esneklik, harekat sahasına adaptasyon, kuvvetler arası koordinasyon, finansal yeterlilik, ulusal güvenlik mekanizması içerisinde yer alan kurum ve kuruluşların uyum ve işbirliği -MİT-TSK işbirliği- gibi, devlet-dışı silahlı aktörlere operatif yeterliliğin kazandırılması -Özgür Suriye Ordusu- gibi birçok unsur kritik rol oynar. Öte yandan maddi unsurların yanı sıra, manevi ve moral unsurları da hesaba katmak durumundasınız. Bu anlamda zafer, askeri taktik ve stratejiler kadar; ordunun moraline, azim ve cesareti ile kararlılığına da bağlıdır.
STRATEJİ Mİ SİLAH MI?
Zaferi getiren şey silah mıdır strateji mi?
İster konvansiyonel savaşta ister terörle mücadelede olsun, doğrulttuğunuz silahtan daha ziyade akılcı stratejiler ve doğru hamleler belirleyici bir üstünlük kazandırır.
Hem siyasi atmosferi hem harekat sahasını iyi analiz etmeli; askeri strateji ve taktiklerinizi belirlemek durumundasınız. Rakiplerinize karşı izleyebileceğiniz en akılcı yöntem ise, “savaşmadan zafer kazanmak” prensibidir.
PKK’NIN KABUSU “EŞEK ARISI”
Terörle mücadelede İHA ve SİHA’ların rolü mühim. 103 şehidin katili 18 terörist “eşek arısı” adlı mini drone sayesinde etkisiz hale getirildi mesela. İHA’lar SİHA’lar nasıl bir avantaj sağladılar?
İHA’lar en fazla kullanılan platformlar olarak devredeler ve şüphesiz bir ‘oyun değiştirici’ konumundalar. Bu bağlamda BAYRAKTAR İHA sistemleri, TSK’nın sınır ötesi harekatlardaki en büyük vurucu gücü olarak görev yapıyor. Ancak unutulmamalıdır ki, İHA’nın tespit, gözetleme ve imha gibi tüm görev yazılımları ve en nihayetinde komuta ve kontrolü ‘insan’dadır. Açıkça; insan aklının yerini makinalarla ikame edemezsiniz. Dolayısıyla savunma sanayiinde ve operatif misyonlarda istihdam ettiğiniz ‘mühendis’ ve ‘asker’ en büyük yatırımınızdır. Zira bugün İHA’ların yerini yarın daha farklı otonom sistemler alabilir, harekat sahasındaki değişim ve ihtiyaçlara göre askeri teknoloji kendisini sürekli yenilemekte. Yarın harp meydanlarında bahsettiğiniz “Eşek Arısı” yerine belki yürüyen ve uçan 16 gramlık mini piyadeler göreceğiz.
İŞ İHA’DA BİTSEYDİ…
Öte yandan terörle mücadele; son derece kapsamlı, derin ve yoğun bir güvenlik yaklaşımına ihtiyaç duyar. Şayet böyle olmasaydı İHA’ları en fazla kullanan ülkelerin başını çeken ABD, bugün Taliban karşısında çoktan zafer ilan etmiş olurdu. Oysa gelinen aşamada Taliban, Afganistan’ın yüzde 70’ini yeniden kontrol altına almış durumda.
PKK’DA DA DRONE VAR!
Terörle mücadelede Türkiye aşama kaydetti ama PKK da karşı taktikler geliştiriyor. İHA kullanıyor mesela?
Tarihte ilk defa sürü halinde İHA kullanarak saldırı yöntemi devlet dışı silahlı aktörlerden tarafından yapıldı. DEAŞ, Irak’ta koalisyon unsurlarına ve Irak Güvenlik Güçlerine karşı saldırırken, HTŞ, Rusya’nın Tarsus ve Humeyyim üslerine saldırdı. Son olarak bu tarz saldırı yönteminin PKK tarafından kullanılmaya çalışıldığını gördük. 2016 ve 2017’de PKK tek İHA ile saldırı denemelerinde bulundu. 10 Kasım 2018’de ise Şırnak’ta 8 adet plastik patlayıcı yüklü İHA ile sürü saldırı girişiminde bulundu. Kamikaze saldırılarda jammerlar sayesinde EYP’ler patlamadı. Yakın gelecekte bu tarz saldırıların sayısında artış olabilir. Bu sebeple İHA konusuna dair en önemli mevzulardan birisi, terör örgütlerinin İHA teknolojisine adaptasyonları ve kullanımın yaygınlaşması olacaktır. Sürü harekatlarının yanı sıra “insansız sistemler odaklı hava savunması” ile “ağ merkezli komuta kontrol ve harekat” önemli başlıklar olacaklardır.
AMBARGO DEVRİ BİTTİ
Türkiye ne yapmalı?
Kendi silahını üretmesinin her zaman için ‘çarpan etkisi’ yaratacağını unutmamalı. Müttefiklerimizle dış politik çıkarlarımız uyuşmadığında silah ambargosuna maruz kaldık. Johnson mektubundaki NATO silahlarının kullanılamayacağına ilişkin tehditkar ve sert üslup hafızalardadır. Fakat Türkiye artık 1970’lerin 1990’ların Türkiye’si değil. Artık İsrail’in İHA’larına muhtaç olmayan bir Türkiye var karşınızda. Bugünün Türkiye’si kendi güvenlik ve savunma politikasını bağımsız icra edebilecek bir düzeyde; ittifaklarına “bağlı” ama “bağımlı” değil.
HER YERDE OLMAK YETMİYOR
Yerli üretim silahlar gerçekten nitelikli araçlar mı yoksa Türkün Türk’e propagandası mı?
Aslında savunma sanayii değil; bilim-teknolojide ve buna bağlı olarak Ar-Ge ve Ür-Ge yatırımlarında geç kalınmışlık yaşandığı kabul edilmelidir. Bu geç kalınmışlık; siyasi konjonktür ve karar alıcı mekanizmayla doğrudan ilintili bir durum. Erbakan ve Özal’ın teknoloji adaptasyonu konusunda son derece girişimci ve öngörülü oldukları aşikar. 2000’lerden sonra savunma sanayiinde yaşanan sıçrama hükümetin bu alana öncelik tanıması ve ihtiyaç duyulan finansman kaynağını siyasi iradeyle beraber sunmasından kaynaklanıyor. Elbette geç kaldığımız için sıkıntılar yaşıyoruz; biz tam bir noktaya ulaştığımızda, diğer devletler bir üst basamağa çıkmış oluyor. Örneğin artık kara, deniz ve havada üstün olmanız yetmiyor. Eğer uzay ve siber-uzay imkan ve kabiliyetlerinizi geliştirmezseniz, girdiğiniz savaştan galip ayrılamazsanız.
HERKES BİRBİRİNİN POTANSİYELİNİ BİLİR
Devletler birbirlerinin savunma-saldırı kapasitesini bilir mi?
Çok gizli askeri programlar yürütmüyorsanız, evet. Fakat İsrail iseniz, en yakın müttefikiniz, hatta haminiz ABD’den bile gizli programlar yürütmeniz kuvvetle muhtemel. Türkiye’nin bilinmemesi ise söz konusu değil; NATO müttefikisiniz. Her yıl askeri harcamalarınızı bildiriyorsunuz. Envanteriniz de bilinir. NATO üyelerinin askeri kapasiteleri müşterek tatbikatlarda ortaya çıkar. Yanı sıra The World Defense Almanac’ta devletlerin kuvvet bazındaki girdileri tek tek listelenir. Keza literatürde devletlerin askeri güç endeksini ölçen “Military Balance” gibi farklı kaynaklar var. Fakat NATO’lu müttefikler dahi birbirlerinin siber yeteneklerini tam bilemezler. Bunu göstermeniz demek, müdahaleye açık hale gelmeniz demek.
TÜRK ORDUSU REFERANS ORDUDUR
Dünyanın sayılı ordularından birine sahibiz. İnsan unsuruyla mı, silah unsuruyla mı?
Bir ordunun gücü ne asker sayısına ne elindeki silaha bağlıdır. Böyle olsaydı Suudi Arabistan muazzam bir orduya sahip olurdu. Oysa Kraliyeti bugün, özel askeri güvenlik şirketleri (ABD ve İngiltere) koruyor. Veya İskandinav ülkeleri; savunma finansmanı ve askeri teknoloji çok gelişkin. Profesyonel orduya geçmek istediler, başvuru o kadar az oldu ki nasıl cazip hale getireceğiz derdine düştüler. Ya da; Avrupa ordusu kurulmalı mı diye tartışsalar da kimse savaşma kabiliyetine dair fikir beyan edemiyor. Zira ABD ve İngiltere’siz kurulacak bir Avrupa ordusunun “muharip yeteneği” üzerinde ciddi çekinceleri var.
KARAKTERİMİZ SAVAŞÇI
Türkiye’nin ise dünyanın sayılı ordularından biri olarak referans gösterilme nedenleri farklı. En başta tarih ve kültür geliyor. Türklerin “savaşçı” karakteri var. Cengiz Han, Atilla, Alparslan, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim vd. Osmanlı gerçekliği var. Atatürk’ün askeri dehasının yanı sıra Türk halkının Kurtuluş Savaşında verdiği mücadele hala en büyük ilham kaynağı. Mecburi askerlik de önemli.
Diğer husus tehdit algısı. Coğrafyamız, rahat nefes almaya izin vermiyor. Sürekli “hazırlıklı” olmak durumundayız. Sadece devletler değil, devlet dışı silahlı aktörler de tehdit yöneltiyor. Türkiye kadar büyük bir tehdit skalasına sahip olup, ayakta durmayı becerebilen nadir ülke vardır. Silahlı kuvvetler, emniyet, jandarma, sahil güvenlik ve istihbarat güçlü olmasa farklı bir ülkede beka mücadelesi veriyor olurduk.
İLK ROBOT ORDUSU TATBİKAT YAPTI!
İngiltere robot ordusuyla ilk tatbikatı yaptı. Bu olay neyin habercisi?
Artık devletler tamamen otonom sistemlere kayıyor. İngiltere son zamanların en büyük askeri tatbikatında otonom robotik askerleri devreye soktu. Robot askerlere İHA’lar ile otonom kara sistemleri de eşlik ediyor. Tatbikat tam bir fütüroloji çalışması. Geleceğin teknolojilerine ait 70 örnek sahada test ediliyor. Bu tatbikat, geleceğin harp meydanlarında robot piyadeler göreceğimiz bir kanıtı; ütopik dediğimiz film senaryoları gerçeğe dönüşüyor.
PİYADENİN YERİNİ YAPAY ZEKA ALIYOR
Savunmada teknoloji kullanımı insan faktörünü nasıl etkiliyor?
Geleceğin askeri teknolojilerinde otonomi ve yapay zeka var. Kendi kendisini yönetebilen araçlar olan otonom silahlar, barut ve nükleerden sonraki “devrim”. 5. Nesil savaş uçakları belli otonomiye sahip zaten. Pilotun bazı görevlerini bilgisayar yapıyor. Benzer bir otonomi İHA’ya kazandırılıyor. Otonom silah sistemleri geliştirmek isteyen devletler, önceliği yapay zekaya veriyor. Türkiye’nin de yapay zekâya odaklanması ve Endüstri 5.0’i yakalaması gerek.