İsmail Küçükkaya’nın yaptığı şey gayrı ahlakiliğin ötesinde bir şey.
Bunun adına düpedüz kumpas denir.
Kumpas gayri ahlakiliği içerir elbette.
Lakin gayrı ahlakilik iş bu eylemi tarif için denizden bir katredir.
Tuzak, kalleşlik, pusu kurmak, güvensizlik, ihanet, arkadan iş çevirmek vs...
Küçükkaya’nın yaptığı bütün bunların toplamından daha başka bir şeydir…
Ne olduğuna varın siz karar verin…
Hangi nedenle olursa olsun siz bir moderatör olarak program öncesinde bu şekil gizli bir görüşme yapamazsınız.
Soru verip vermediğinizle alakalı bir durum değildir bu.
Görüşecekseniz aleni bir şekilde iki tarafla görüşürsünüz.
Programın formatı ve genel anlamda soruların çerçevesi hakkında bilgi vermek benim açımdan sorun oluşturan bir durum değil. Tersine, yapılması gereken bir durumdur.
Lakin siz CHP adayı ve danışmanlarıyla programdan iki gün önce otel odalarında gizli-kapaklı görüşüyorsanız bunun adına tarafsız gazetecilik veya moderatörlük denmez; düpedüz bir taraf adına öteki tarafa kumpas kurmak denir.
Bunun adı kalleşliktir.
Bunun adına güven suikastı denir.
Küçükkaya kendisine güvenen Binali Yıldırım’a ihanet etmiştir.
Onun güvenini suistimal etmiştir.
Böylece güvenilmez bir kişiliğe ve tuzak kuran bir karaktere sahip olduğunu ortaya koymuştur.
Bir daha sakın ola ki ağzına “yandaş” kelimesini almasın.
Yandaşlık onun bu eylemi karşısında çok daha şerefli kalır.
***
Programı izlediğim ilk anda kumpasın farkına varmıştım.
Daha başlarken CHP adayını “Millet ittifakının belediye başkanı” olarak takdim etmesi ve CHP adayının konuşmasının akabinde “Bravo!” demesi nasıl kirli bir kumpasın aktörü olduğuna delalet ediyordu.
CHP adayının bir iki yerde kendisini paylamasını bile kişilik sorunu etmeyen moderatörün Binali Yıldırım konuşurken saygısızca araya girmesi ise yandaşlığın ötesinde bir karaktere sahip olduğunu gösteriyordu.
Küçükkaya’nın saygısız bir dille ve dahi haddini ziyadesiyle aşarak Binali Yıldırım’a “Seçimi kaybederseniz tekrar itirazda bulunur musunuz? Seçim sonucunu kabul eder misiniz?” mealinde bir soru sorması, Binali Yıldırım’a ortaklaşa kurulan kirli kumpasın bir ifadesiydi.
Bu kumpas iki kişilik bir kumpastır.
Bir tarafında Küçükkaya öbür tarafında CHP adayı ve danışmanlar ekibi vardır.
Bir aday rakibine kurulan kumpasın bir parçası olmayı içine sindirebiliyorsa dürüstlükten, şeffaflıktan ve ahlaktan bahsetmesin.
Küçükkaya’nın okumadığı Sayıştay raporuna atıfla soru sorması ile CHP adayının olmayan Sayıştay raporuna atıfla konuşması arasında ahlaken hiçbir fark yoktur.
Bu bile kumpasın hangi ayak üzerine kurulduğunu göstermektedir: Yalan ve kandırmaca!
Sayıştay’dan yapılan açıklama hem CHP adayının hem de moderatörün nasıl bir yalana tenezzül ettiklerini göstermiştir.
***
“Ortak yayın” için “ortak kumpas” demek gerekir.
Bir yayında bile kumpası esas alan zihniyetin sandıkta neler yapabileceğini varın siz düşünün derim!
“Çaldılar!” dediğimizde “Kim çaldıysa açıklayın!” diyenler “ortak yayın” üzerinden nasıl bir çalma eylemi içinde olduklarını göstermiş oldular.
Güveni çalan her şeyi çalar.
Kumpastan medet uman her şeyi yapar.