Ankara’nın gündeminde başlık sayısı, tek konuda yazmayı zorlaştırıyor.
Bugüne üç ‘sıcak’ başlığı sığdıralım.
Yerli otomobilin ‘iletişimi’
Dün yerli otomobil için bir araya gelen ‘babayiğitleri’ tanıttı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Anadolu Grubu, BMC, Kıraça, Turkcell ve Zorlu.
Geleneksel otomotiv endüstrisi ile geleceğin ‘akıl’ endüstrisini birleştiren bir ortaklık.
Beş ‘babayiğit’ de bu alanlarda yetkinliklerini kanıtlamış isimler.
Devlet arkalarında, önlerinde ‘teknik’ engel yok.
Ancak ‘algı engelleri’ var ve onları kaldırmaları gerekiyor.
‘Biz yapamayız’engeli kırılıyor gibi.
Ama ‘adamlar aşmış, nasıl rekabet edeceğiz’ engeli hala duruyor.
Bugüne kadar yapılan açıklamalardan, yerli otomobilin ‘esasen’ elektrikli olacağını, ancak yanında sıvı yakıtlı motorlu modellerin de üretileceğini biliyoruz.
‘Algı engeli’ni kırmak için elektrikli otomobil hakkında kamuoyunu aydınlatmak gerekiyor.
Dünya markaları bunun için envai çeşit iletişim yöntemleri kullanıyor.
Sözde ‘sızdırma’ haberlere varıncaya kadar.
Ürün ortaya çıkmadan ‘efsanesi’ oluşturuluyor.
‘Postmodern kaykay’diyebileceğimiz ‘Ginger’ öyle çıkmıştı.
İphone’un her yeni modeli öncesi ‘sızdırılan’ haberler satış günü mağaza önlerindeki kuyrukları arttırmaya yönelik.
Elektrikli otomobil efsanesi Tesla, daha otomobili üretmeden tüm dünyada ‘marka’ olmuştu bile…
Önümüzde iki yıl var.
Sürecin başarıyla tamamlanacağına dair ‘algı’, en az sürecin sonunda başarılı bir otomobil üretmek kadar önemli.
Yerli otomobilin elektrik bataryasını, yani ‘pilini’ TÜBİTAK’ın geliştirdiğini biliyoruz.
En azından ‘pil’ için 4 sorunun tartışılması gerekiyor:
Kaç dakikada dolacak?
Bir pil ile kaç kilometre yol yapılabilecek?
Kaç kilometre hıza erişebilecek?
Pilin ömrü ne kadar olacak/kaç kez dolum yapılabilecek?
Bunları sordum, çünkü rekabet için ‘asgari şartları’ taşıyan pil üretildiğini biliyorum.
Her yeni gelişme, yerli otomobile duyulan güveni arttıracak şekilde kamuoyunda tartışmaya açılabilir.
Eğitim şart, teknoloji şart ama ‘iletişim’ de şart…
Ankara’ya kim gelecek?
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, yarın yapılacak ‘temayül’ yoklamasıyla netleşecek.
Ankara milletvekilleri, il yönetim kurulu, ilçe belediye başkanları ve büyükşehir belediye meclisi üyeleri oy kullanacak. Çıkan sonucu Erdoğan değerlendirecek. Sincan, Altındağ, Keçiören ve Elmadağ belediye başkanları en çok konuşulan isimler. Ama Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, bir isimden yana izlenim vermedi. Kaynaklar, “Cumartesi isim netleşir, pazartesi açıklanır” diyorlar.
‘Sırada kimler var’sorusunun cevabı belli değil. Zira AK Parti çok sayıda belediye için araştırma yapıyor. En önemlileri de İstanbul’daki 3-4 büyük belediye. Bazı başkanların ‘uyarı’ ile göreve devam etmesi, bazılarının ise istifasının istenmesi mümkün. Son seçimlerin sonuçları, milletvekilleri ve teşkilatlarla ilişkiler ve halk nezdindeki karşılıkları kararda etkili olacak.
Erken seçim olur mu?
Sorunun kısa cevabı ‘olmaz’…
Hala ‘olur, olacak’ yönündeki yorumlar üç temel ‘varsayım’ üzerine kurulu:
1- AK Parti’deki belediye ve teşkilat başkanlarının değişim süreci partiyi olumsuz etkiler.
2- Yerel seçimlerde genel seçimden düşük oy çıkar, bu seçimin doğasında var.
3- AK Parti de, yerel seçimde düşük oy almış, belki İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirleri kaybetmiş bir parti olarak genel seçim ve cumhurbaşkanlığı seçimine girmek istemez.
AK Parti’de ise bu varsayımlara şöyle cevap veriliyor:
1- Erdoğan’ın prensibi -olağanüstü bir şey olmazsa- seçimlerin zamanında yapılması şeklinde.
2- Belediye ve teşkilat başkanlarının değişimi sonrası süreç ‘güven arttıran’ bir süreç olacak.
3- Önemli il ve ilçelerde ‘güçlü isimler’ aday gösterilebilecek.
Rakip partilerin adayları şekillenmeye başladığında, özellikle büyükşehirler ve önemli ilçelerde ‘bakan’ düzeyinde adaylarla karşılaşabiliriz.
Zira AK Parti 15 yılda ‘yönetim başarısı’ ve ‘kamuoyu algısı’ yüksek çok sayıda isim yetiştirdi.
O yüzden bugünden oluşan algı veya anketler çok bir şey ifade etmiyor.