Gül ve Davudoğlu hakkında hemen her gün parti kuracakları hususunda haberler ve yorumlar okuyoruz.
Medyada kimileri Davudoğlu’nu, kimileri de Gül ve Babacan’ı parlatmaya çalışıyor.
Hatta kimileri Gül ve Babacan’ın muhtemel partisinin daha şanslı olduğunu yazıp söylüyorlar.
En son Davudoğlu’nun Diyarbakır konuşmasından anlam çıkarmaya çalıştı birileri.
Gül’ün sonbaharda hareket geçeceği haberi ise evvelki gün medyaya yansıdı.
***
Ben parti içinde farklı düşünenleri zenginlik olarak görenlerdenim. Gül gibi değerlerin kaybedilmesine şiddetle karşı çıktım onlara yönelik karalamaları da onaylamadığımı bu sütunda açıkça yazdım.
Mutabakat sağlansaydı CHP adayı olacağını açıkladığı güne kadar da Gül’ü savundum. Ama maalesef kendisinin cumhurbaşkanı seçilmesi için fedakârlık yapan kardeşine karşı muhalefetin ortak adayı olmayı kabul ettiğini açıkladığı gün, Gül hayatının hatasını yaptı ve bence siyaseten intihar etti.
İnşallah öyle bir hata yapmaz ama bir parti kurarsa bence, bir bölen olarak tarihe geçmekten öte bir kazanım elde etmez!
***
Çünkü kuracağı partiye ne CHP tabanı ne MHP tabanı ne de HDP tabanı iltifat etmez. Hedef kitlesi yine AK Parti tabanı olacaktır. AK Parti tabanı da o talihsiz açıklamasından sonra Gül’e olan sevgisini büyük ölçüde kaybetmiştir.
Karalamak için söylemiyorum sadece fotoğrafı okuyorum, öyle birilerinin iddia ettiği gibi ne Gül’de ne de Babacan’da kalabalıkları arkalarından sürükleyecek siyasi potansiyel görünmüyor!
Gül’ü 1991’den beri takip ediyorum. Sevdiğim ve saygı duyduğum bir değerdi. Parti içinde de sevilen ve sayılan biri olduğu için ne bakanlığına ne başbakanlığına ne de cumhurbaşkanlığına kimse itiraz etmedi!
Şimdi AK Parti karşısında kalabalıkları hangi söylem ile arkasından sürükleyecek doğrusu merak ediyorum!
***
Buna mukabil bence Davudoğlu kalabalıkları cezp etme açısından Gül’den daha başarılıydı. Liderlik potansiyeli vardı ve bu alanda bir hayli de mesafe kat etti. Ama geldiği noktaya kimsenin lütfuyla değil alnının teriyle gelmiş ve topluma kendisini kabul ettirmiş Erdoğan gibi bir karizmaya rağmen partiye liderlik edemeyeceği öngörüsünü gösteremedi!
Erdoğan ile uyumlu olsaydı bugün tartışmasız ikinci adamdı. Çekilme erdemini göstererek puan da topladı ama o günden beri de partinin çalışmalarından koptuğu için, seçim sonrası yayınladığı manifesto ve hele de YSK kararı hakkındaki açıklaması ile ‘partimiz’ demesine rağmen parti ile arasına koyduğu mesafeyi iyice açtı!
Buna rağmen hala ‘partimiz’ diyebildiği için doğrusu ben kendisinden 23 Haziran’da partisinin adayı Yıldırım’ı mı yoksa FETÖ ve PKK’nın açıkça destek verdiği CHP adayını mı destekleyeceği hususunda bir işaretini göremedim!
***
Şimdi hem Gül’ün hem de Davudoğlu’nun önünde 23 Haziran gibi önemli bir imtihan var.
Kendilerinde kimi konularda fikir beyan etme hakkını gören cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapmış bu iki değerin dünyanın tartıştığı bu seçim hakkında doğrusu ne düşündüklerini ben merak ediyorum.
Gül’e yakın kimileri 31 Mart öncesi ‘Partide Yıldırım’dan başka adam mı yoktu, İstanbul’da İmamoğlu, Ankara’da Yavaş!’ diyerek tavır koymuştu.
Dolayısıyla Gül’ün CHP adayına destek vermesine şaşırmam ama beni yalanlamasına da sevinir ve kendisinden özür dilerim!
***
Davudoğlu’nun ise hala ‘partimiz’ dediği için partisinin adayını desteklemesi umulur.
Sessiz kalması bile CHP adayına dolaylı destek olacaktır ve kendisini PKK
ve FETÖ ile aynı konuma düşürecektir. Onun için de en azından 23 Haziran’da kime oy vereceğini açıklaması gerekir diye düşünüyorum.
Evet soru şu, ‘Gül ve Davudoğlu İBB adayları hakkında ne düşünüyorlar?!’
Cevap?!