Galatasaray rahat/seri/etkili başladığı maçın erken dakikalarında, bir-iki pozisyon da buldu. Ama sonrasında; kendi yarı sahasından bıktırıcı, anlamsız, etkisiz ve yararsız paslaşmalarla çıkmaya başladığında, sıradanlaştı. Rakibinin istediği gibi oynadı.
Bundan yararlanan Denizli’nin, kafa tutmaya başladığı endişe dolu dakikalarda; G.Saray’ın imdadına VAR destekli sürpriz penaltı kararı geldi. İlk seyrettiğimde ve VAR tekrarı alındığında; neye göre penaltı verildiğini hiç anlamadım. Zaten ilahi adalet, kaçan penaltıyla gerçekleşti. Polonyalı kalecinin becerisini de pas geçmemek gerek... İster kaçtı deyin, ister kaleci kurtardı deyin; hata kendi kendini telafi etti.
Marcao’nun kırmızı kart görmesine neden olan iki hareket de, sarı kartlıktı. Rakibine sorumsuzca yüklenirsen, olacağı buydu,
***
Denizlispor sonraki dakikalarda, oyunun kontrolunu eline alan bir görüntü sergiledi. Devre bitene kadar, Galatasaray hiçbir şey yapamazken, evsahibi arka arkaya kritik pozisyonlar üretti. G.Saray’ın baskılı olduğu ilk anlardaki dönemde, hareketli görünen Jimmy Durmaz; bir anda ortalıktan yok oldu. Yeni transfer Seri’nin ön liberoluğu, manda sesinin tenorluğu gibi kaldı. Durum hiç iyi değildi,
***
İkinci yarı da Denizlli’nin sokuluşları ile başladı. Lyundama-Donk ikilisinin kolları arasında gezinen top için bir karar çıkmadı. Diagne-Babel-Belhanda üçlüsünün, oyunun ruhuna girmeyen isteksiz tavırları devam ediyordu. Emre Mor da çare olamadı.
G.Saray, sanki ligin başladığının farkında değil gibiydi. Hazırlık maçı oynuyormuşcasına, garip bir havadaydı. Zaman hızla geçmesine rağmen, bir türlü kendine gelemedi. Neler oluyor?