Gençlerin büyük çoğunluğu aileleri ile paralel değer ve inançlara sahip olur. Örneğin çocukların %80’den fazlası ailenin futbol takımını tutar. Başörtülü annelerin kızlarının büyük çoğunluğu başörtülü olur. Allah inancı meselesinde de durum benzerdir. Bu sebeple deizm ve ateizm meselesinde paniğe kapılacak bir durum yok. Türkiye’de dindarlık toplumun ana damarı olarak yerleşmiş durumda. Ana akım dindarlık yönünde iken, daha küçük/ara akımların gelişmesi olabilir bir durum. Deizm ve ateizm bu ara akımlar içinde dikkate alınır bir hareketliliğe sahip olduğu için dikkate alınmaya değer.
Bir önceki yazımda anne babaları kendilerini dindar olarak tanımlarken, çocuklarının kendilerini deist ve ateist tanımlamasının sebeplerini sınıflamıştım. Bunlar; bireysel travmatik yaşantılar, aile içinde dindarlığın kötü temsili, toplumda dindarlığın kötü temsili, deizm ve ateizmin taraftarlarının düşüncelerini yaymaları, modernleşen dünyanın trendi şeklindeydi. Bu yazımda da bu değişimi etkilemenin muhtemel yollarını yazmaya çalışacağım
Çocukları travmatik yaşantılardan korumak ve travmayı onarmak
Normalde insanlar inanma eğilimi ile doğuyor. Bunu hem “fıtrat” kavramı üzerinden dinin diliyle hem de modern psikoloji çalışmalarından biliyoruz. Aslında inanmamaya başlamak bir doğal halin bir bozulması. Bu bozulmanın nedenlerinden biri de travmatik yaşantılara uğramak. Tacize uğramak, dövülmek, sürekli eleştirilmek, huzursuz bir aile ortamında büyümek, yalnız büyümek gibi travmatik yaşantılar kişiliğin gelişimini bozuyor. Travmaya maruz kalmış kişilerin doğal inanma hali bozuluyor. Bir kısmı travmayı anlamlandırma biçimiyle daha dindar olurken, önemli bir kısmı öfke tepkisiyle dinden uzaklaşıyor.
Travmayı onarmak, adaleti yerine gelmesini sağlamak, travmatik kişiyle insani ve şefkate dayalı ilişkiler kurmak psikolojinin onarılması ile birlikte doğal inanma haline de geçmeyi sağlayabilir.
Dini temsilin olumlu hale getirilmesi
Ergenlik döneminde inancını yenileme sürecinin bir kısmı akıl yürütme iken büyük kısmı duygu, sezgi ve algılar üzerinden oluşur. Dindarlığın; sert, katı, cezalandırıcı, şiddet içeren bir şekilde ifadesi antipatiye neden olabilir. Özellikle dindar görünümlü ama şiddet üreten DEAŞ gibi örgütler hümanist anlayışların güç kazandığı toplumsal kesimlerde dinin olumsuz algılanmasına yol açabilir.
Dindarlığın pozitif temsili dindarlığı besler. Dindar olup kıymete değer yaşam öyküsü olan, dindar olup topluma katkı sağlayan, dindar olup işini çok iyi yapan kişi veya kurumların görünür olması toplumsal dindarlığı besleyici rol üstlenir.
Bilim din ilişkisi üzerine anlayışlar üretmek
Deist veya ateist olanların bir kısmı inançları için bir felsefi düşünme zeminine sahiptirler. Bu kişilerin hem kendilerini hem başkalarını ikna etmeye yönelik argümanları var. Bu kişiler bilim - din gerilimi oluşturarak, bilim dilini dinin karşısına koyma alışkanlığına sahipler.
Aslında bilim din karşıt olma zorunda değil. İslam dünyasında bilimsel faaliyetler İslam bilginleri tarafından yapıldı. Modern dönemde Batı’da bilim faaliyetlerini yapanların büyük kısmı halen dindar.
Din ve bilim dilini uyumlu bir şekilde iki taraftan da konuşmak bu lüzumsuz gerilimi azaltmaya yardım edip, deizm veya ateizmin suni yayılmasını engelleyici bir faktör oluşturabilir.