Antalya oyuna çok iyi başlarken, Galatasaray’ın özellikle ilk yarı itibariyle ev sahibinin presli ve baskılı oyununa pek cevap veremedi. Antalya bir kaç yüzde yüz gol pozisyonu bulmasına rağmen, Galatasaray kalecisi Muslera özellikle Eto’o’nun gol vuruşunu iyi bir reflexle önledi. Bir takımın kalecisini olağanüstü önemserim. Eğer iyi bir kaleciye sahipsen, rakiplerin gol şansını asgariye indirmen lazım. Muslera da hep bunları yapıyor zaten.
Rodrigues’i beğendim. Geçtiğimiz dönemlerdeki Bruma’ya benzettim. İlk yarıda Antalya ceza sahasına sert kesme ortasında topa süper hamle yapan Gomis’in golünü gördük. Topu ayağına beklemeden topa hamle yapan her futbolcu gole böyle yakındır. Gomis de bunu yaptı. Galatasaray sıkıntılı olduğu dönemde bu golle öne geçmesine rağmen ikinci yarıda yakın zamandaki aktif futbolu, basıkılı oyunu biraz yavan kaldı.
Antalya ise her zaman olduğu gibi Samuel Eto’o’nun liderliği ile maçın skorunu tayin etti. Ben Antalya’nın bu maça kadar nasıl galip gelemediğini şaşkınlıklar içinde seyrettim. Eğer Galatasaray karşısında böylesine yüksek tempolu futbol sergileyen Antalya varsa, ilerideki maçlar için taraftarlarına umut ışığı yakan olur.
Galatasaray’ın Gomis’le attığı golün ardından gole yaklaşan net pozisyonunu göremedik. Eğer Muslera’nın hünerli elleri olmasaydı, Antalya bu mücadeleyi bir kaç gol farkıyla kazanan bile olabilirdi. Galatasaray’ı biraz durağan, temposu düşük gördüm. Belki havanın sıcaklığı etkilemiş olabilir ama futbol adına asla mazeret değildir. Galatasaray gibi büyük bir takımsan üç maçlık mükemmel performansını asla yeterli görmemen lazım. Onun için şampiyonluğa baş koymuş olan Galatasaray, Antalya karşısında bir golle öne geçtikten sonra daha fazla gol atması gerekirdi.