Batı Avrupa’da merkezci, statükocu siyaset 2008 krizinin ardından dağılmaya başladı. Merkezin dağılmasının en son örneği, İtalya’da yaşandı. İtalya şimdi sokaktan gelen ve ‘popülist’ diye anılan partilerin iktidarında.
İngiltere’nin Brexit’i, merkezin çöküşünün bir başka örneği… Almanya’da Merkel zemin kaybedip zayıflıyor. Fransa’da da Macron muhtemelen türünün en son örneği olacak. Üstelik Macron-Merkel ikilisi, Liberalizmin küresel silahşörleriydi. Macron’un 2022’ye dek görev süresini sürdürüp sürdürmeyeceği artık kuşkulu. Rostchild bankerinin statükocu hareketi, siyaseten yeniden yetki alamayacak.
Üstelik Fransa’da demokratik sisteme karşı inançsızlık da başladı. Mesela bazı sarı yelekli asiler Macron’un istifasını ve yerine eski Genelkurmay Başkanı General Pierre de Villiers’in gelmesini istiyor.
De Villiers, Macron’un savunma bütçesi kısıntılarını protesto için Temmuz 2017’de Genelkurmay Başkanlığından istifa etmişti. Yeni Cumhurbaşkanının bürokratik statüko ile ilk el-ensesi bu olaydı. Fransa, seçimle işbaşına gelmiş iktidarın, askeri bürokrasi ile pasta paylaşımı kavgasını yaşadı. General istifa etti ama anlaşılan hatırası ve mirası hala ortada.
Meğer ileri demokratik Fransa’da askeri etki de fazlaymış…
Asilerin ‘General’ istemesi, eski zamanlara, de Gaulle gibi bir baba’ya özlem mi? De Gaulle’ü 1968 isyanı devirmişti. Şimdi bir başka isyanın ‘General’ talebi, ileri demokrasinin cilvelerinden olsa gerek...
1968 isyanının liderlerinden Daniel Cohn-Bendit Fransa’nın gidişatından umutsuz. Fransa’nın sosyal bir kriz yaşadığını düşünüyor ve tarihsel olarak Avrupa’da bu krizlerin aşırı sağın yolunu açtığını biliyor. Cohn-Bendit’in örneği, 1930 Almanyası: “O zaman Almanya ekonomik krizdeydi. İşsizlik büyümüştü ve Komünistler, Almanya’nın sola, sosyalizme döneceğini sandılar. Dönmedi... Böyle sosyal krizler sola dönmez. Her zaman sağa döner...”
Bu işlerin içinde olan siyasetçi 2018 Fransası’nı Hitlerin yükseldiği 1930 Almanyası ile karşılaştırıyorsa, bir bildiği vardır... Her durumda Macron ile birlikte Fransa’nın merkez siyaseti biterse, Avrupa başka yerlere savrulur. Fransa’da olan, Fransa’da kalmaz.
Genel beklenti, ilk dalganın Mayıs 2019’daki Avrupa Parlamentosu seçiminde gelmesi. Bu seçimi merkez siyasetin Avrupa çapında kaybetmesi bekleniyor. Ondan sonra da ülkeler birer ikişer çözülür. Trump’ın ve ideoloğu Steve Bannon’un da beklentisi bu.
‘Avrupa Ordusu niyeti yüzünden Macron’un başının derde girdiği’ yorumlarına gelince: ABD bunu bir küstahlık saydı, ama ciddiye almadı… Dünyanın dört yanında operasyon çekebilen bir Fransa kendi evinde operasyon yer mi? Ya da neden yer?
Paris bulvarları ne ferah
Paris ne kadar geniş ve ferah bulvarlara sahiptir... Yürü yürü, bulvarlar bitmez... Fransa’nın şehircilik estetiğine methiye yazmadan önce, bu durumun tarihi bir ihtiyaçtan kaynaklandığını bilmek gerekiyor: Fransa, sokak eylemlerini önlemek, sokaklarda barikatlar kurulmasını zorlaştırmak için o geniş bulvarları kurmuştur.
1832 ayaklanmasında da Paris sokakları barikatlarla kapanınca, Fransa imparatoru genel güvenlik için mimari çareler aramaya başladı. Asker, barikatlı sokaklara giremiyordu... Üçüncü Napolyon, Paris’e bir kent planı yapılması ve geniş bulvarlar açılmasını Baron Haussmann’dan istedi. O zamana dek Paris caddeleri dar ve kolay barikat kurulur cinstendi. Geniş bulvarları ise kapatmak zordu. Askerin kolayca aşabilmesi ve hızlı müdahale edebilmesi için geniş bulvarlar yapıldı.
Geniş bulvarlar, beşli yıldız şeklindeki meydanlara açılıyordu. Meydana konumlanacak asker, geniş görüş açısına sahip olacak ve bulvarları kontrol edebilecekti. Paris’in ferah şehircilik anlayışının arkasında İmparatorun güvenlik korkusu vardır.