Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için aday gösterdiği Tunç Soyer’in babası üzerinden, çocuklar babalarının suçundan dolayı yargılanır mı yargılanmaz mı tartışması başladı. İyi Parti ve HDP’nin de desteklediği Soyer’in babası Nurettin Soyer 12 Eylül’ün işkencecilerinden olduğu ortaya çıktı.
1980 darbesinin askeri savcılarından olan Nurettin Soyer, Ankara Mamak zindanında tutulan Ülkücülere yapılan işkenceli sorgulara bizzat katıldığı işkence mağdurları tarafından dile getiriliyor. Hatta o dönem Soyer’in işkencesine mâruz kalan Ozan Arif “C5” isimli şiirinde Soyer’in de kulaklarını çınlatmış:
“Allahsız-kitapsız sekiz on ayı,
Suçsuzum dedikçe vurdu sopayı,
Burnuma soktular tornavidayı
Bükerek yaptılar benim sorgumu.
Biri bu Soyer'de domuzun dölü!..
Sesinden tanıdım değilim deli.
Tenasül uzvuma ceryanlı teli
Takarak yaptılar benim sorgumu.”
CHP/HDP/İP yapılanmasının İzmir Büyük Şehir Belediye Başkan adayı Tunç Soyer babasının yaptığı ve yaptırdığı işkenceler hakkında, “Eski yaraları kaşımanın faydası yok” demekle yetinmiş. Kendini Ülkücüler’in anası ilan eden İP Genel Başkanı Meral Akşener de Tunç Soyer’i, “Babadan oğula suç geçmez, oğuldan babaya da suç geçmez” sözleriyle savundu. Akşener’in sözlerine katılmakla birlikte mevzuyla alâkalı Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik’in, “Baba oğulun oğlu babanın suçunu üstlenmez ama tarihin yükü diye de bir şey vardır” hatırlatmasını da Akşener’in sözünün yanına şerh düşeyim. Görünen o ki ne Tunç Soyer ne de CHP/HDP/İP yapılanması işkenceci bir babanın karanlık tarihini yüklenmek istemiyor. “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek” diyenler suspus!
Benim mezkûr vak’a üzerinden bahsetmek istediğim, hazır Şubat ayına da girmişken, 20 yıldır devam eden “Babalar üzerinden çocukları yargılama” ayıbı, adaletsizliği. Evet, ne güzel söyleniyor “Babadan oğula suç geçmez, oğuldan babaya da suç geçmez” diye ama hâlâ 28 Şubat cuntasının fişlemeleri üzerinden çocuklar suçlu ilan edilip resmi görev alamıyor, memur olamıyorlar.
Bu adaletsizliği defaatle yazdım. Güvenlik birimleri hâlen 28 Şubat darbe fişlemelerini esas alarak insanlar hakkında menfi güvenlik raporları düzenliyor. Ailesinden herhangi biri 28 Şubat cuntası tarafından fişlenmişse memur olmanız oldukça zor. Bu zorluk 15 Temmuz Anadolu’yu işgal teşebbüsünden sonra iyice arttı. 28 Şubat fişlemeleri nedeniyle hakkınızda düzenlenen menfi güvenlik raporuyla devlet bir anda sizi FETÖ’cülerle bir tutmaya başlıyor. Üstelik güvenlik raporları hazırlanırken fişlenen kişiler hakkında sonradan mahkeme tarafından verilmiş beraat kararları dikkate alınmıyor. Hoş o dönem verilen mahkûmiyet kararlarının da nasıl verildiği hepimizin mâlûmu. Bir yandan 28 Şubat’ın darbe olduğunu ve bu darbeyle FETÖ’cülere yol açıldığını mahkemeyle tescilleyen ama diğer yandan da 28 Şubat cuntasının yasadışı fişlemeleriyle iş görmeye devam eden bir devlet!
28 Şubat cuntası ve FETÖ işbirliğiyle 20 yıldır mağdur olan anne-babalara şimdi çocuklar da eklendi. “Babadan oğula suç geçmez, oğuldan babaya da suç geçmez” diyenler bir an önce bu adaletsizliği giderilmesi hususunda harekete geçmeli. Tabiî ki ilk başta Ak Parti. Tarihin bu utanç yükünü kaldırmak Ak Parti’nin boynuna borçtur ve bu borcu ödemekte oldukça geç kalmıştır.
28 Şubat utanç fişlemeleri, bir daha ulaşılamayacak şekilde imha edilmelidir. 28 Şubat cuntasının hukuksuzluğunun vebalini hâlâ insanlara çektirmek zulümdür.