CHP Milletvekili Enis Berberoğlu'nun “MİT TIR’ları görüntülerinin yayınlanması” davasında suçlu bulunarak 25 yıl hapis cezasına mahkum edilmesinin ardından CHP acil toplandı ve Selin Sayek Böke sokağa çıkalım dediğinde olumsuz karşılayan yönetim, Ankara Güven Park'tan Berberoğlu'nun tutuklu bulunduğu İstanbul Maltepe Cezaevi'nin önüne kadar bir aya yakın sürecek bir yürüyüş eylemi başlattı.
Bugün yürüyüşün üçüncü günü. Oldukça ciddi güvenlik önlemleri eşliğinde yürüyorlar. Bir provakasyona fırsat vermemek için bu çok önemli. Terör tehdidinin dahası fiili saldırıların devam ettiği bir ortamda devletin teyakkuzda olması gayet anlaşılır.
Peki Kemal Kılıçdaroğlu'nun Gandi pozları verdiği, içerideki ve dışarıdaki "Gezi medyasının" "Gandi Kemal sahaya indi" diyerek haberleştirdiği bu eylem gerçekte neyi amaçlıyor? Enis Berberoğlu hakkında verilen kararın yanlış olduğunu duyurmayı mı?
İnanın kimse böyle düşünmüyor.
Bir kere alt mahkemeden verdiği bir kararın yanlış bulunması halinde zaten üst mahkeme yolu açık. Yani hukuki süreç devam ediyor. Üstelik Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ifade ettiği gibi devam etmekte olan bir yargılamayla ilgili yargı makamları üzerinde baskı kurmak maksatlı bu tür girişimler suç kapsamındadır. Üstelik CHP bunu uluslararasılaştırarak yapmaktadır. CHP'li Tekin Bingöl'ün ifade ettiğine göre CHP yurtdışında da eylem yapmayı planlamaktadır.
Amaç Türkiye'de adaletin ortadan kalktığını tüm dünyaya duyurmakmış.
***
CHP Gezi kalkışmasının başladığı günlerde de aynı nihilizm içindeydi. O zaman da Türkiye'yi dışarıya şikayet etmekle meşguldü. Türkiye'de ekonomik verilerin olumlu anlamda en yüksekte seyrettiği, IMF'ye borcun sıfırlandığı, Türkiye'nin yeni pek çok kalkınma hamlesi için kolları sıvadığı bir vasatta hükümeti siyaset dışı yollarla devirmek, Arap Baharı isyanlarının çakma versiyonunu ya tutarsa diye Türkiye'de sergilemek maksatlı bir kaos planı devreye sokuldu. Kılıçdaroğlu o günlerde de halkı sokağa çağırmıştı. Meydandaki terör uzantısı yapıların varlığını görmezden gelmiş sokağı terörize ederek can ve mal kayıplarına yol açan çapulcuları "alnından öpmüştü".
CHP giderek Türkiye üzerinde bir takım operasyonlar yürüten dışarlıklı aktörlere ittifak ilişkileri kurmaya başladı. Bu süreç zarfında yaptığı en temelli iş, tolumdaki kutuplaşmayı derinleştirmek, devletin ve milletin birliği beraberliğine değil parçalanmasına dağılmasına hizmet etmek oldu. FETÖ ile kurulan ilişki bunun çok açık göstergesidir. PKK-PYD politikası da hakeza. CHP bu süreçte AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı devirmek için FETÖ ve PKK'yı bir manivela olarak görmüş, tabanından dahi bu konuda sessiz onay almayı başarmıştır.
FETÖ davalarının devam ettiği, FETÖ'cülerin davalardaki savunmaları üzerinden arka verdikleri ülkelere ve AİHM'ye akılları sıra delil üretmeye çalıştığı bir vasatta CHP'nin çıkmış olduğu bu yürüyüş bir tek anlamı vardır; FETÖ'ye destek olmak.
15 Temmuz darbe girişimi akşamı millet FETÖ'cü alçaklara karşı direnerek can verirken sokağa çıkmayıp bugün sokağa inmek ne Gandi'nin ülkesini İngiliz işgaline karşı savunma yürüyüşüyle kıyaslanabilecek bir eylem ne de hak arayışı manzumesi yazılacak vicdani bir duruştur.
Ülkesini işgal girişimine "Kontrollü darbe" deyip, işgalcilerle mücadele tarihini "Gerçek darbe" diye niteleyen ve arkasında bir tümen asker olan bir fotoğrafla adalet yürüyüşüne çıkacağını duyuran Kemal Kılıçdaroğlu aynı anda hem FETÖ'yü, hem PKK'yı hem de bu iki örgütü kullanan Türkiye düşmanlarını sevindirmeyi başarmıştık.
En iyi yaptığı iş zaten budur.