CHP, FETÖ elebaşı F. Gülen’in taktiği doğrultusunda, 15 Temmuz darbe girişimini, AK Parti’ye fatura etmek için bir algı operasyonu yürütüyor.
Hâlbuki Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz’da F-16 savaş uçağı ile bombalanan ve 53 şehit verdiğimiz Gölbaşı'ndaki Özel Harekât Daire Başkanlığı'nı 26 Temmuz’da ziyaret etmiş ve şöyle demişti:
“FETÖ örgütünün özellikle silahlı kuvvetler içerisinde böyle yayılması hepimizin düşünmesi gereken bir konudur. Bir darbe girişimi söz konusu oldu. Fethullah Gülen'in kesinlikle Türkiye'ye iade edilmesi gerekiyor.”
Yine Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimine karşı milli heyecanı yansıtan ve 5 milyon kişinin katıldığı 7 Ağustos 2016’daki Yenikapı’daki mitinge de gelmiş ve bir konuşma yapmıştı.
İki olaydan sonra CHP Genel Başkanı değişti. 25 Ağustos 2016’da CHP konvoyuna yönelik PKK’nın saldırısı ve ardından ABD Büyükelçisi ile görüşmesi, Kılıçdaroğlu’nu başkalaştırdı. FETÖ’yü bir daha ağzına almadığı gibi, 15 Temmuz darbe girişimi için “hükümetin kontrollü darbesi” demeye başladı. Son olarak partisinin geçen haftaki grup toplantısında; “Kontrollü darbe girişiminin ipliğini yakında pazara çıkaracağız” dedi.
Kılıçdaroğlu bu tutumu ile doğrudan FETÖ’nün yanında yer alıyor, FETÖ ile mücadeleyi zayıflatıyor, engellemeye çabalıyor.
Bunu yaparken de FETÖ ile mücadeleyi büyük bir kararlılıkla yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AK Parti iktidarını asıl suçlu ilan ediyor. FETÖ yargılamalarındaki binlerce itirafın hiçbirini görmüyor, tankları, uçakları, silahları kullanan üniformalı teröristler için bir şey demiyor. Dink cinayetinde ortaya çıkan gerçeklere dönüp bakmıyor. Sınav sorularının çalınmasını, polis kolejlerinin ve askeri liselerin ele geçirilmesini hiç mesele yapmıyor.
F. Gülen gerçek yüzünü ilk defa 7 Şubat 2012’deki MİT krizinde gösterdi. Ardından 2013 Mayıs-Haziran Gezi olayları, 17/25 Aralık 2013 siyasi darbesi, Ocak 2014 MİT TIR'larının durdurulması ve 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlıklarının AK Parti’den alınarak Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı seçilmesinin önlenmesi hamleleri geldi.
Bugün “Kim FETÖ’cü, kim değil” sorusunun cevabı, “Bu 5 FETÖ hamlesi sırasında, hangi siyasiler ve hangi medya ne yapmıştı” sorusunun cevabında aranmalıdır.
AK Parti, Erdoğan ve bugün eski defterleri/fotoğrafları karıştırarak 17/25 Aralık öncesinde “Hizmet, diyalog, hoşgörü, eğitim, sağlık, burs, hayır” işi diyerek destek verenleri hedef gösterenler, gerçek FETÖ hamilerini, işbirlikçilerini gizlemeye çalışıyor.
FETÖ’nün gerçek yüzünü gördükten sonra o yapıyı terk ederek FETÖ ile mücadeleye katılanları suçlamak değil, takdir etmek gerekir.
Hâlbuki CHP, 5 hamlesinde de FETÖ’nün yanında yer aldı. FETÖ terör örgütünün işine gelen bir duruş sergiledi. Operasyon yapılan FETÖ medyasını başta Kılıçdaroğlu, uykularından uyandırılan CHP milletvekilleri savundu. 5 FETÖ hamlesinde CHP’ye bakalım:
1. 7 Şubat 2012 MİT krizinden bir hafta önce CHP lideri, "yargıda cemaat kadrolaşması var diyemem” dedi.
2. Gezi militanları için “onlar bir diktatöre ders verdiler ve ona diz çöktürdüler” diye konuştu.
3. 5 Aralık 2013 tarihinde, yani 17-25 Aralık darbe girişimlerinden 12 gün önce CHP heyeti Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde ABD'de cemaat heyetiyle görüştü. Türkiye'ye dönüşünde CHP'liler, "yakında öyle şeyler açıklanacak ki Erdoğan ülkeyi terk edecek" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, örgütün montaj kasetlerini parti grup toplantısında tüm Türkiye'ye dinleterek Fetullahçı hainlerin her iftirasını medya ile paylaşarak bir FETÖ üyesi gibi hareket etti.
4. 20 Ocak 2014’te durdurulan MİT TIR’larıyla ilgili CHP liderinin söylediği şuydu: “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin uluslararası alanda meşruiyeti tartışılır konuma getiriliyor…”
5. Yerel seçimlerden sonra CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler "Her ne kadar parti yönetimimiz inkâr etse de 30 Mart seçimlerinde CHP cemaatle ittifak yaptı” dedi. Disipline sevk edilince de partisinden istifa etti.
25 Aralık 2015’te Kılıçdaroğlu, "Fethullah Gülen ile ilgili ne düşünüyorsunuz" sorusuna "Mazlumun yanında oluruz" cevabını verdi.
FETÖ’nün siyasi ayağını nerede aramak lazım?