İlginçtir bu konuyu FETÖ’ye teslim olmuş CHP gündemde tutuyor. Kendince AK Parti’yi siyasi ayak olarak suçlama saikiyle ‘siyasi ayak’ deyip duruyor. Siyasi ayağın ilk sırasında Başkan Erdoğan’ın bulunduğunu açıkça söyleyerek de niyetlerini izhar ediyorlar.
Önce siyasi ayak deyiminin içini doldurmak gerekmez mi?
Kastedilen nedir ‘Siyasi Ayak’tan?
CHP’nin açıklamalarından örgütün devlete sızmasına yardımcı olanları kastettiği anlaşılıyor.
***
Tamam sorumluluk vardır. Ama mesleğinde yirminci otuzuncu yılını doldurmuş olanların AK Parti döneminde devlete girmiş olmaları düşünülebilir mi?
Örgüt devlete yetmişli yıllardan buyana sızmış.
Mesela ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlardan 71’i general rütbesinde askerler. 2002 de orduya katılıp 10 sene sonra general mi oldu bunlar?
Elbette ki değil.
Herkes kabul ediyor ki devlete sızmalar AK Parti dönemiyle sınırlı değil. ANAP döneminde de, DYP/SHP döneminde de DSP/ANAP/MHP döneminde de bu sızmalar olmuş!
***
Diğer taraftan bu örgütün kurumları da meşru kurumlar olarak faaliyet sürdürdüğü döneme kadar yani terör örgütü ilan edildikleri 2013 yılına kadar ilişkili olanları suçlamak, itham etmek ne kadar isabetlidir?
Bu bağlamda ne ANAP’ı ne DYP/SHP’yi ne DSP/ANAP/MHP’yi iham etmek doğrudur.
Gazeteleri, sendikaları, vakıfları, eğitim kurumları, bankaları, yardım kuruluşları neleri varsa tamamı yasal kurumlar olarak faaliyet gösterdikleri için her dönemde siyasiler iktidar ya da muhalefet -Erbakan hoca ve partileri hariç- bu ülkenin meşru bir parçası olan bu grup ve kurumlarıyla ilgilenmişlerdir.
En fazla ilgilenen ve yakınlık duyan da DSP Genel Başkanı Ecevit’tir. Örgüt liderine, şiir sohbetleri yapacak kadar yakındı!
Bütün bunlar bu cemaatin ve kurumlarının meşruiyet çerçevesinde olduğu döneme aittir.
O yüzden de hiçbir siyasi partiyi ve lideri siyasi ayak olarak itham etmek doğru değildir!
Belki bu örgütün gizli emellerini okuyamamakla itham edilebilirler!
O zaman da itham doğrudan CHP’ye yönelir! Çünkü 2010’a kadar Baykal liderliğindeki CHP, F TİPİ diyerek tehlikeye dikkat çekerken, 2010’dan sonra Kılıçdaroğlu liderliği döneminde bu söylemi bırakıp FETÖ’yu savunma pozisyonuna girmiştir!
***
Evet 2011 yılına kadar bu cemaat ve kurumlarıyla her siyasi parti gibi AK Parti de ilgilenmiş, heyetlerini kabul etmiş, toplantılarına her düzeyde katılmış ve faydalı gördüğü etkinliklerine destek vermiştir!
Ama bunların hepsi bu örgütün meşru sınırlar içinde olduğu dönemlere aittir.
Meşruiyet sınırlarını zorladıkları ve yasa dışına çıktıkları da 17/25 Aralık yargı darbesi teşebbüsüyle açığa çıkmış, AK Parti iktidarı döneminde MGK bu cemaati terör örgütü olarak ilan etmiş ve bu terör örgütüyle o gün bugün mücadele edilmektedir.
Başkan Erdoğan bunların geçek yüzünü görünce mertçe aldatıldığını söylemiş ve amansız bir mücadele başlatmıştır.
Dolayısıyla 17/25 Aralık darbe girişimine kadar bu cemaatle ilgilenmiş ziyaret etmiş fotoğraf çektirmiş etkinliklerine katılmış olan hiç kimseyi itham etmek doğru değildir. Siyasetçileri de siyasi ayak olarak itham etmek doğru değildir.
***
Bu bağlamda siyasi ayak aranacaksa bu cemaat terör örgütü ilan edildikten sonra bu cemaate ve kurumlarına destek verenlerde aranmalıdır.
17/25’ten sonra, terör örgütü ilan edildikten sonra, özellikle de 15 Temmuz’dan sonra bu örgüte hangi siyasi kurum destek vermişse siyasi ayak odur.
Bu örgütle mücadele edenler siyasi ayak değildir!
Bu örgüte destek verenler, söylemlerini sahiplenenler siyasi ayaktır!
***
Peki bu örgüte hangi siyasi parti destek vermiştir?
CHP olduğu açık değil mi?
Baykal yönetimindeki CHP, F tipi diyerek bu cemaatin tehlikesini sürekli gündemde tutarken neden bir kaset kumpasıyla Baykal baypas edildikten sora CHP bu söylemi terk etmiştir! CHP’li Yılmaz Ateş benim de konuk olarak katıldığım bir TV programında açıkça ‘FETÖ’ye karşı iki kurum direndi MHP ve FB ama benim partim FETÖ’ye teslim oldu!’ demedi mi?
FETÖ’yle mücadele eden parti mi siyasi ayaktır yoksa FETÖ’ye teslim olan mı?
Hadi diyelim ki 2013’ kadar CHP de bu cemaati ve kurumlarını yasal olarak niteledi.
Peki, bunların terör örgütü olduğu ilan edildiği ve AK Parti hükümetlerinin bu örgütle mücadele ettiği dönemde CHP ne yaptı?
Bu örgüte açıkça destek verdi!
Şunu da hemen söyleyeyim. CHP FETÖ’cü değildir ama AK Parti ve Erdoğan nefreti ve siyasi çıkar arzusu CHP’yi FETÖ’yle birleştirmiştir!
***
25 Şubat 2014'te, yasadışı ses kayıtlarını CHP Meclis Grubunda dinleten kimdir? Kılıçdaroğlu.
2014 yerel seçimlerinde FETÖ ile ittifak yapan kimdir? CHP Milletvekili Birgül Ayman Güler'in beyanıyla CHP.
Şubat 2015'te Bank Asya'ya kayyum atandıktan sonra destek için hesap açtıran kimdir?
CHP Milletvekili Tanal!
MGK, FETÖ'yü milli güvenliğe tehdit olarak niteledikten sonra 20 Ekim 2015'de STV'de konuk olan kimdir?
Kılıçdaroğlu!
21 Ekim 2015'te Zaman Gazetesine destek ziyaretine giden kimdir?
Kılıçdaroğlu!
***
Hadi diyelim ki CHP bu örgütün gerçek yüzünü göremedi.
Peki 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra bu örgüte destek olmaktan vazgeçti mi ?
Tam tersine örgütün kontrollü darbe, tiyatro gibi söylemlerini kim üstlendi?
Kılıçdaroğlu.
Örgüte karşı mücadele için başlatılan olağanüstü hali ‘asıl darbe 20 Temmuz’da yapıldı’ diyerek darbeye karşı mücadele edeni darbeci olarak niteleyen kim?
Kılıçdaroğlu!
Yine ‘Hükümet teröristlere silah verdi’ diyerek FETÖ’nün söylemini savunan kim?
Kılıçdaroğlu ve CHP.
Mağduriyetleri bahane ederek FETÖ’cüleri savunan kim?
Kılıçdaroğlu!
Hilal Kaplan’ın yazdığı gibi “CHP, şayet Deniz Baykal döneminde benimsediği ve savunduğu FETÖ karşıtı çizgide ısrar etmiş olsaydı, bugün ‘Siz zamanında görmediniz, biz uyarmıştık’ diyerek hepimizi utandıracak bir ahlakî üstünlüğe sahip olacaktı. Ancak CHP, FETÖ karşıtlığı bir yana, sandıkta FETÖ'cülerin bir numaralı tercihi haline getirildi.”