FETÖ'nün Endonezya sorumlusu (imam) olduğu belirtilen Hakan İslamoğlu savcılıkta, etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini belirterek itirafçı oldu.
Aynı zamanda FETÖ'ye bağlı Kaynak Holding'in Endonezya temsilcisi olduğu belirtilen İslamoğlu, geçen hafta MİT ve emniyet birimlerinin ortak operasyonuyla gözaltına alınmış ve Türkiye’ye getirilmişti.
İslamoğlu’nun, yaklaşık 80 FETÖ üyesi ile örgütün yurt dışı yapılanmasındaki 5 ülke imamının ismini verdiği, 50 örgüt üyesini fotoğraflarından teşhis ettiği öğrenildi. Örgütün başka ülkelerdeki yapılanması hakkında bilgiler de aktaran İslamoğlu, yurt dışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
FETÖ yapılanması içinde bu seviyede birinin verdiği bilgiler çok önemli. Türkiye içinde örgüt yapısı, özellikle emniyet, yargı ve TSK’daki “mahrem imamlar”ın itirafları ile büyük ölçüde çözüldü. Ama yurt dışı yapılanması konusunda buna paralel bir ilerleme olmadı.
Endonezya imanının verdiği bilgiler, şüphesiz Pensilvanya’ya uzanan önemli bağlantıları ortaya çıkaracak. Çünkü bu seviyedeki imamlar, yılda iki defa Pensilvanya’daki ülke imamları toplantılarına katılıyor. Ayrıca FETÖ elebaşı Gülen’in, ülkelerle ilgili ne tür talimatlar verdiği de görülecek.
Ülke imamlarının itirafları, FETÖ ile mücadelede ayak sürüyen ülke yöneticilerinin uyanması, gerçeği görmesi adına da faydalı olacaktır.,
FETÖ örgütü içinde itiraflar giderek artıyor. Bilhassa mahkemelerde örgüt üyesi olmaktan 7.5 yıldan başlayan mahkûmiyetler, darbecilere verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları, örgütü çözmeye başladı.
F. Gülen 4 yıldır tabana umut zehri aşılıyordu. Bununla da kalmıyor, gaybubet (gizli) evleri ve kuryeler vasıtasıyla yargılananlara, tutuklulara, işini kaybedenlere ciddi para yardımları yapılıyordu. Halen de yapılıyor. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, bilhassa ByLock kullananların sayısının iki yüz bin civarında olması kaçanların, saklananların, tutuklananların sayısını birden artırdı.
Hazıra dağ dayanmaz. Bu FETÖ bünyesinde ciddi sıkıntılar doğurdu.
İkinci önemli bir gelişme de Türkiye’den kaçanların yabancı ülkelerde farklı statülerde ağırlanması/sahiplenilmesi oldu. “Büyük abi”ler ve onların çömezleri lüks hayat sürerken, aşağı statüdekiler (ki FETÖ içinde katı bir kast sistemi vardır) dışlanmışlık sendromuna girdiler.
Endonezya imamının itirafçılığı F. Gülen’i nasıl etkilemiştir?
Röportaja gelen gazeteciler yanında tansiyonunu ölçtürerek acındırma numarası yapan Gülen “çok hasta” haberleri yayarak sağlığının kötü etkilendiğini ve kalp krizi geçirdiğini söylettiriyordur.
F. Gülen’in Türkiye’ye ihanet için yabancılar tarafından görevlendirildiği artık bütün itiraf, belge ve karineler ile ortaya çıktı. Bir CIA taşeronu olduğu, kendi ifadesi ile Batı’ya hizmet için arkadaşlarıyla hazır olduğu, Haçlıları övgüye kadar sapıttığı da ortada...
Görevli bir haininin hissiyatı, onuru, samimiyeti söz konusu olamaz. Çorap söküğü gibi gelen itiraflar onu hiç etkilemiyordur. Yüz binlerce insanı, kendini Mehdi zannederek mağdur etmesi, hala onların direnmesini, ayağa kalkmalarını istemesi tam bir gözü dönmüşlük, insafsızlık ve ahlaksızlıktır.
Etrafındaki o derin hipnozdan çıkamayan akılsızlar, inananınız Gülen’in Mehdiliğine iman ettikleri için hala ABD’yi, İsrail’i, Avrupa’yı, CIA’yi kullandıklarını düşünüyorlar.
Atlantik Cephesi’nin, NATO, ABD ve AB’nin gücü ve imkânları karşısında asıl kullanılanın FETÖ elebaşı Gülen olduğunu akledemiyorlar... Kimisi de aklediyor ama menfaat bağları vicdanlarını susturuyor.