FETÖ’nün medyayla ilk ilişkisi Sızıntı adlı dergidir. Türk toplumunun ta bağırsaklarına alçak sürünmeyle girmeyi tasarlamış bir hareketin dergisi için uygun bir isim aslında. Sözlükte, “deri ya da mukozada iltihaplanma sonucu beliren sıvı” diye de tanımlanmakta. Dergi tam 449 sayı çıkacaktır, Temmuz 2016 kapağında asker üniforması giymiş birinin açtığı kapıdan güneşli, çiçekli bir bahçe görünür. Bunun yorumu da aslında cehenneme giden yolu cennet gibi gösterme çabası olsa gerek..
Sızıntı’ nın hedef kitlesi, 15 Temmuz’dan sonra, Gülen’in yıllarca yanında bulunmuş kişilerin yaptığı açıklamalara göre, ortaokuldan üniversiteye kadar giden öğrencilerdi. Adı üstünde dergi, öğrenilerin beyinlerine sızacağından, onları devşirmeyi amaçladığından, aileler “uyanmasın” diye önceleri Allah’tan ve Peygamber Efendimizden hiç söz edilmiyordu. Sonraları dini kavramlar açıkça yazılmaya başlandı.
FETÖ’nün basına girme çabası bir gazeteyle sürmeliydi Fetullah efendiye göre! Zaman gazetesini çıkarırken FETÖ gerek yetişmiş insan açısından gerekse de maddi anlamda hazır değildi, der bu gün bülbül kesilen kimi dostları. Gülen “biz arkadaşlara burs verdik; New York Times, Le Figaro, The Sun gibi gazetelerde çalıştılar, uzmanlaştılar.” demişti Fetullah efendi. Yorumlar onun için çok önemliydi. Hepsi cemaatin ilke ve görüşleri doğrultusunda yapılmalıydı. Bu yüzden Zaman’a başka gazetelerde uzmanlaşmış kimseyi almamaya özen gösterir FETÖ. Zaman’ı çıkarmadan önce FETÖ’nün hayalleri vardır:
“Acaba Hürriyet’i Miliyet’i alabilir miyiz diye çok düşündüm. Gazetelerin fiyatlarını öğrenince Jules Verne gibi deniz altında 20 bin fersah yolculuğa hazır olmadıklarını düşündüm. Onun için pusuya yatıp bekledim. Ama fiyatlar o kadar yüksekti ki, on yılda bu borcu ödeyemeyiz diye düşünmedim değil..”
Peki Gülen’i gazete çıkarmaya yönelten güç neydi? “Gülen bu gücü imamlarla yaptığı toplantılarda basını düşmana karşı kullanılacak en güçlü silah olması gerçeğine bağlıyordu.” İlk dönemde 100 bin satacak bir gazete “dengeleri (!) bizim lehimize çevirir” demekteydi. Günler geçtikçe gerek tiraj 1 milyona kadar tırmandı. Abone yöntemi Sızıntı dergisi için nasıl çalıştırıldıysa Zaman gazetesi içinde devreye sokuldu.
Abone kampanyalarına soyundu FETÖ. İnsanlar onlarca, yüzlerce, binlerce gazete almaya zorlandı. Parası varlıklı kişilerden alınan bu gazeteler başkalarına bedava dağıtıldı. Kimi zaman da balyalar hiç açılmadan gzeteler yumurta kolisi, kesekâğıdı yapılmak üzere fabrikalara gönderildi kamyon kamyon. Resmi rakamlar gazetenin tirajını satışa göre belirliyordu. Aslında gazetenin okunma oranı satışının onda biri bile değildi. Gülen’in dediği gibi düşmanına karşı kullanacağı en güçlü silahı elde etmişti; düşman kim olursa bu silah ona yöneltilecekti!
Gülen her şeye, bilse de bilmese de, burnunu sokan; yönetmeye sıvanan bir kişiliğe sahipti. Bu yüzden Zaman gazetesinin yönetmenliğini kimseye bırakmadı. Amerika’ya gittikten sonra da gazetenin üzerinden elini hiç çekmedi.
Özel televizyonlara izin çıkınca Gülen buna da el attı hemen. Ancak televizyonun giderlerini karşılayacak durumda değildi cemaat. Önceleri birileriyle ortak girmeyi düşündü. Ortaklıktan nefret ediyordu ancak paranın yetmemesi nedeniyle bu yola girdi.
Rahmetli Enver Ören’le iş birliğine kalkışma girişimleri, Yücel Çakmaklı’nın yönetiminde yeni bir kanal kurma çalışmaları başlatıldı. Ancak Gülen bütün dizginleri elinde tutamayacağı bu girişimleri kerhen destekledi hep. Sonunda TGRT, Gülen işin içinde olmadan yayına başladı . Bunun üzerine FETÖ, Samanyolu televizyonu için kolları sıvadı...
(Latif Erdoğan’ın yazdığı Şeytan’ın Gülen Yüzü adlı kitabı okumanızı öneriririm efendim.”