16 Nisan’daki referandumda ‘Evet’ çıkma ihtimali en çok FETÖ mensuplarının uykularını kaçırıyor. FETÖ’yü kullanan devletlerde de 16 Nisan telaşı ve tedirginliği var.
Belli ki hem F. Gülen hem de onu kullananlar yeni bir psikolojik saldırı başlattılar. FETÖ cenahı 15 Temmuz darbe girişimi öncesi yaptığı gibi yine “bahar müjdeleri” pompalıyor. Üst Akıl da yeni bir lojistik destek veriyor.
Almanya'da Başbakanlığa bağlı dış istihbarattan sorumlu Federal Haberalma Servisi'nin (BND) Başkanı Bruno Kahl, haftalık Der Spiegel dergisine verdiği mülakatta; "15 Temmuz'un arkasında FETÖ yok, kanıt yok. Türkiye bizi ikna edemedi. FETÖ terör örgütü değildir, sivil toplum örgütüdür" diye durduk yerde boşuna konuşmuyor.
Bu söylenenlerden üç şey anlamalıyız:
Bir, Almanya devlet olarak FETÖ’ye resmen sahip çıkıyor.
İki, 15 Temmuz’da FETÖ ile işbirliği yaptıklarını itiraf ediyor.
Üç, ihanet şebekesinin Pensilvanya’daki elebaşına mesaj gönderiyor, bundan böyle de FETÖ ile birlikte çalışacaklarının teminatını veriyor.
F. Gülen’e verilen teminat şudur: “12 Temmuz’da yarım kalan girişiminizi devam ettirin. Bu defa daha hazırlıklı, organize ve toplu saldırı yapacağız…”
Almanya’nın Türkiye’den giden bakanları konuşturmazken PKK’ya her türlü imkânı sağlaması, açıktan FETÖ ve bütün terör örgütlerine destek vermesi bu teminatın izahıdır. Keza AB’nin diğer ülkelerinin Türkiye düşmanlığı, ABD’nin PYD’ye ısrarla silah yardımı yapması 15 Temmuz saldırısının devam ettiğini anlatıyor.
Bu hatırlatmayı asla moral bozukluğu ya da endişe izhar etmek için yapmıyorum. 15 Temmuz’daki Çanakkale ruhu dipdiri ayakta dururken evet, biz devlet ve millet olarak her türlü saldırıya hazırız. Evet, bizi yıldırmak için yeniden devreye sokulan psikolojik harp ve algı operasyonları için teyakkuzdayız. Ama FETÖ alçaklarının darbe mırıltılarını da ciddiye almalıyız. Çünkü 15 Temmuz öncesinde de Abdullah Aymaz, “2016 beklenen salih zatın yılı olacak” diyerek aslında darbenin işaretini verdi.
F. Gülen, kendisinin kurtarıcı olduğuna çocukluğundan beri inanıyor. Bu yüzden her türlü sapıklığı, ihaneti meşru görüyor. Ona puta tapar gibi tapan Fetöperestler de bu sapık inancın müritleridir. 15 Temmuz ihanetine, 249 masum insanımızın alçakça şehit edilmesine, binlerce gazimize rağmen hala “Hocaefendi”, “Hizmet Hareketi” diyen FETÖ’cüler tam bir terör destekçisi, teröristtir.
F. Gülen’in karakterini de doğru okumak lazım. Şahsi tespitlerimi söyleyeyim: 7 Şubat 2012 MİT krizinden itibaren, Gezi olayları, 17/25 Aralık darbe girişimi, MİT TIR'larının durdurulması, nihayet 15 Temmuz ihaneti ile asıl yüzünü gördüğümüz bu terörist başı, iki şeye tahammülsüzdür:
1. Eleştirilmeyi, sorgulanmayı, hata yaptığının söylenmesini asla kabul etmez. Bunu ima yollu yapanların bile hepsini tasfiye etmiş, harcamış ve çoğuna hayatı zindan etmiştir.
2. Yenilmeyi hiç kabullenemez. Yuvalar yıkılmış, ocaklar sönmüş, on binlerce aileyi ateşin içine atmış, hiç umurunda değildir. “Bizden öncekiler de bu sıkıntıları çekti, az kaldı aktif sabır gösterin, Firavunlara teslim olmayın, kaçanlar kaçsın” diye sürekli umut zehri aşılar.
Darbe üstüne darbe yediği halde hep saldırı halindedir. Polis şefleri cezaevine düşse onları bir gece baskını ile tahliye edecek hâkimler bulur. Darbenin orta yerinde yakalananlar onun talimatıyla inkârcı olurlar. Hemşireye tekme atan adamı hemen serbest bırakan hâkimleri ile iktidarı boy hedefi haline getirir.
Ama beli kırıldı artık. 15 Temmuz’da olduğu gibi 16 Nisan’da da perişan olacak...