15 Temmuz darbesinin en önemli taraflarından biri, F. Gülen’in, silahlı kuvvetleri, tahminlerin çok ötesinde ele geçirdiğidir. Kimse bu çapta bir hâkimiyeti tahmin etmedi. Şu anda yaşanan şaşkınlığın, şokun en büyük sebebi budur.
Düşünebiliyor musunuz, Cumhurbaşkanımızın Başyaveri, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığı, Genelkurmay Başkanının ve Genelkurmay 2. Başkanının emir subayları, Milli Savunma bakanının özel kalem müdürü darbecilerle birlikte hareket ettiler. En kritik birlik komutanlarının aralarında bulunduğu yurt çapında 103 general ve amiral şu anda gözaltında. Darbenin başında hep “küçük bir grup”tan bahsedildi. Ama ne gördük, Meclis bombalanıyor, Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi bombalanıyor, Polis Özel Harekât merkezi F-16 jetleriyle bombalanıyor, 47 polis şehit ediliyor, helikopterlerden masum vatandaşlar taranıyor. Tanklar, yollarda insanların, içinde vatandaş varken arabaların üzerinden geçiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Marmaris’te bulunduğu otele yarım saatlik bir gecikmeyle helikopterlerle özel kuvvetler indiriliyor. Emniyet teşkilatında büyük çapta tasfiye yapıldığı halde, halen görevde olan pek çok emniyet mensubunun da darbecilerle birlikte hareket ettiği görülüyor. İntikam hissi ile dolu FETÖ’cüler asker kıyafeti giyerek tankların içine giriyor. Hiçbir darbede görülmemiş canilik, kahpelik, kalleşlik sergileniyor...
Fethullah Gülen’in nasıl cani bir ruh taşıdığı, cinnet içinde olduğu, ihanette sınır tanımadığı artık ortadadır. Kör gözlerin bile göreceği kadar nettir. Hala ona “Hocaefendi” diyebilen, öyle gören, destek verenler de eli kanlı gözü dönmüş darbeciler kadar suçludur. Haini himaye eden, destek çıkan, sempati besleyen de haindir.
FETÖ’cü darbeciler yıllardır kendilerini böylesine nasıl gizledi?
İki yıldır Beyaz TV’de her Pazar iki saat, Star’daki yazılarımda her hafta, Gülenist tehlikenin, Fethullahçı terör örgütünün nasıl büyük bir tehlike olduğunu anlatmaya çalıştım. “Komünistlerden de tehlikeli bunlar” sözü bana ait... Gülen, adamlarını korumak için “arkadaşlarım çakı bile taşımazlar” dediğinde, “inanmayın bu adam yalan söylüyor, en büyük silahlı örgüt budur, çünkü polisin, askerin silahı var” dedim. İşte gördük, çakı taşımıyorlar ama F-16, helikopter uçuruyorlar, tank, silah kullanıyorlar.
İki yıl önce emekli bir yarbaydan dinlediklerimi anlattım; Teğmenlikten itibaren ikişer kişi bir “abi”ye zimmetleniyor. Her biri bulunduğu yerdeki askeri faaliyetleri bu ağabeylerine rapor ediyor, onlar üstteki abiye, o da Gülen’le irtibattaki “büyük abi”ye ulaştırıyor. Gülen Türkiye sathında TSK’nın nabzını tutan tek adamdı...
FETÖ mensupları kendilerini, takiyyenin kralını yaparak gizliyorlar. İçki içmek, eşlerini bikini ile denize sokmak, her türlü ahlâksızlık meşru ilan edilmiş. Bu adam, haramları helale çevirerek kendisine tapanlardan insanlık dışı bir yapı kurmuş. “Kirli Hesaplar Çarşısı” isimli kitabımda Gülen’in takiyyelerini, iki yüzlülüklerini deşifre ettim. Polis, yargı ve TSK içindeki Gülenistlerin, Gülen’i, “seçilmiş kurtarıcı”, “beklenen salih zat” kabul ettiklerini, Gülen’in -haşa- peygamberimizle istişare ettiğine inandıklarını, dolayısıyla ondan gelen her talimatı yerine getirmekte asla tereddüt etmeyeceklerini defalarca anlattım, anlattım...
Öyle ki, Gülen’i korumaya kalkan kimi yazarlar, utanmadan sıkılmadan benim “Hocasını satan adam” olduğumu yazdılar. Hâlbuki ben ihaneti görüp hainleri terk ettiğimi söylüyordum. Şimdi hepsi “meğer Gülen ne büyük tehlikeymiş” diyor...
Tehlike hala devam ediyor.