17/25 Aralık buz gibi bir FETÖ’cü darbe girişimiydi.
Emniyet ve yargı içindeki FETÖ’cü unsurlar eliyle yapılmaya çalışıldı..
Apaçık oluşturulmuş bir ya da birden fazla cunta, devleti-hükümeti ele geçirmenin kavgasını veriyordu.. Birden fazla ifadesini bilerek kullandım.. Zira 17 Aralık sonrası vatanseverlerin yaptığı temizlik harekatında karşılarına çıkan kadrolar tek bir merkezden emir alan kadrolar değildi. Bu geride bıraktığımız süreç içinde verilen kavgalara bakarsanız bunu çok net göreceksiniz.. Tamamı FETÖ içinde oluşturulmuş ve zaman içinde farklı operasyonlar için kullanılmaya hazır halde bekletilmiş paralel mekanizmalardan söz ediyorum.. Kısa bir arşiv taraması yaptığınızda zaten göreceksiniz. Aynı dönemi anlatan yapı deşifrelerinde iki ayrı emniyet imamı, iki ayrı yargı imamı gibi isimlerle karşılaşacaksınız.. Bu zararlı, kökü yabancı gizli servislerdeki unsurların devlet içinden tamamen temizlenemediğini öğrendik. 17/25 Aralık gibi ağır bir saldırıya kalkışmış olan emniyet içindeki cuntanın varlığını sürdürdüğünü, önceki gün yapılan 13 bin polis tasfiyesiyle daha net gördük.. Çok açık söylüyorum. Bu haldeki bir emniyetle, biz bu 15 Temmuz girişimini püskürttük ya.. İnsan bazen hayret ediyor..
Lozan cinayeti
Lozan görüşmeleri devam ediyordu.. Doğu Trakya, Ege adaları mübadele, Yunanistan’la savaş tazminatı, Patrikhane, borçlar, boğazlar, Musul, İstanbul’un boşaltılması gibi bir dünya meselenin masada olduğu günler.. İsmet İnönü başkanlığındaki heyet gidiyor-geliyor, Meclis’e bilgi sunuyordu.. Devam eden görüşmelere dair Mustafa Kemal’in Hâkimiyeti Milliye Gazetesi başka bir şey yazıyor, Trabzon vekili Ali Şükrü Bey’in Tan Gazetesi başka.. Ali Şükrü Bey, yabancı basını dikkatle tarayıp, Türkçeye çeviriyor, heyetin yalanlarını bir bir ortaya çıkarıyordu.. Kürsüye çıkıyor ve; “İsmet Paşa, feraset ve basiret yoksunu hamlelerle Mehmetçiğin süngüsüyle kazanılan muazzam zaferi Lozan’da heba ediyor” diyordu.. Ali Fuat Cebesoy o oturumlardan birini şöyle nakledecekti; “... (Mustafa Kemal) Paşa, sözlerini tamamladıktan sonra Ali Şükrü Bey’in, ‘Ben de konuşacağım’ demesi üzerine hiddetli bir tavırla, ‘Bir haftadır konuşmalarınızla memleketi zarar-dide ediyorsunuz’ (kayba uğratıyorsunuz - E.D.) diyerek elleri cebinde, asabi bir halde kürsüden indi ve ‘Maksadınız ne?’ diye bağırarak Ali Şükrü Bey’in üzerine yürüdü....” Bir gece Ali Şükrü Bey ortadan kayboldu.. Topal Osman Ağa’nın evinde boğularak öldürüldüğü ortaya çıktı.. Topal Osman da cinayetin bir numaralı şüphelisi olarak aranırken öldürüldü.. Hem kafasına onlarca mermi sıkılmış, hem de başı bedeninden ayrılmıştı.. Kim bilir belki de Topal Osman bu cinayetten yar
gılanabilmiş olsaydı, Ali Şükrü Bey’i kimin talimatıyla öldürdüklerini de söylerdi.. Kısmet olmadı..
Atatürk’e ait olmayan sözler
Hemen hemen her konuda, Gazi Mustafa Kemal’in söylediği bir sözü bulmak mümkün.. Bu nedenler hatipler, konuşmalarını süslemekte zorlanmıyorlar.. Her türlü oda, STK veya meslek birliği, Atatürk’ün kendilerini öven bir sözünü bulup çıkarır, konuşmalarına katarlar.. Ama bu ne kadar gerçekçidir, kimse bilmez.. Bir kaçını başlıklar halinde verelim isterseniz..
- Adalet Mülkün Temelidir: Hz.Ömer..
- Egemenlik Milletindir: Ünlü Fransız düşünür Jean Jacques Rousseau
- Köylü Milletin Efendisidir: Kanuni Sultan Süleyman..
- Sağlam Kafa Sağlam Vücutta Bulunur: Latin Edebiyatının ünlü taşlama şairi Juvénal
- Hayatta en hakiki mürşit ilimdir-fendir: Hz.Ali
- Ya İstiklâl ya ölüm: Kazım Karabekir
Hepsi hatta buraya nakledemediğimiz daha da fazlası, Gazi Mustafa Kemal’in verdiği istiklâl mücadelesine elbette yakışıyor.. Ama ona ait olmadığı gerçeğini değiştirmiyor..