FETÖ tehdit ve tehlikesinin bitmediğini görmek için Anadolu Ajansı’nın sadece son birkaç gün içinde geçtiği haberlere bakmak yeterlidir:
“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün TSK yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen ‘Gazi Turgut Aslan’ operasyonunda 118 muvazzaf asker tutuklandı.”
“Şırnak merkezli 7 ilde, Fetullahçı Terör Örgütü’ne yönelik operasyonda, 6'sı muvazzaf 15 şüpheli yakalandı.”
“Kayseri'de, FETÖ/PDY’nin ‘adliye yapılanması’na yönelik soruşturma kapsamında, aralarında adliye icra ve seçim müdürlerinin de bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı.”
“Kırıkkale merkezli 7 ilde örgütün ‘askeri mahrem yapılanması’na yönelik operasyonda gözaltına alınan 7'si muvazzaf, biri meslekten ihraç edilen 8 zanlıdan emniyetteki işlemleri tamamlandı.
“Çanakkale'de FETÖ'nün TSK içindeki ‘kripto mahrem yapılanması’na yönelik soruşturma kapsamında, aralarında muvazzafların da bulunduğu 20 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.”
“Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ soruşturması kapsamında 35'i muvazzaf, 55 asker ile 9 ‘sivil mahrem imam’ hakkında gözaltı kararı çıkardı.”
“Muş merkezli 8 ilde FETÖ yapılanmasına yönelik operasyonda 10 kişi gözaltına alındı.”
“Ankara’daki FETÖ soruşturması kapsamında haklarında yakalama kararı çıkarılan, Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki 12'si muvazzaf, 34 kişiden 30'u gözaltına alındı.”
“İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’nda görevli 41 şüpheliden, aralarında subayların da bulunduğu 22 muvazzaf askerin tutuklanmasına hükmedildi.”
Bunlar son birkaç gün içinde FETÖ’ye yönelik operasyonlardan bazıları. Hala muvazzaf olan, yani hala silah başında olan askeri personele yönelik FETÖ iddiasıyla yargısal işlem yapılıyor.
İstihbarat ve güvenlik birimlerimizin ankesörlü telefon ve mahrem imam çözümlemesi sonucu ulaştığı bilgiler hayati derecede önemli sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Çok büyük ve çok başarılı bir mücadele verilmesine rağmen TSK’da kripto FETÖ’cülerin tamamen temizlenmediği, yeni ulaşılan bilgiler ışığında mücadelenin aynı kararlılıkla sürdürülmesi gerektiği anlaşılıyor.
Benim vurgulamak istediğim husus şudur:
FETÖ’cü hainlerin hala ordu içinde varlığını sürdürüyor olması ne kadar büyük bir tehlikeyse diğer devlet kurumlarında kripto şekilde varlıklarını sürdürme ihtimalleri de o kadar büyük bir tehlikedir. Bu yüzden hükümet çok boyutlu bir mücadele yürütüyor.
İş dünyasından üniversitelere kadar her alanda ciddi bir mücadele var. Kamu kuruluşlarında varlığını bir şekilde sürdüren FETÖ’cülerin kirli oyunlar, sabotajlar ve algı operasyonları içine girebilmesi de pekâlâ mümkündür.
İnsan hatasıyla veya insan faktörünün müdahalesiyle vahim sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Kamu hizmetlerinde aksamaya veya olumsuz durumlara yol açabilecek sabotajlar konusunda duyarlı olmak kaçınılmazdır.
Hiçbir kutsal tanımayan FETÖ’cülerin bulundukları pozisyonda halkı kışkırtacak hainlikler yapmaları ihtimalden uzak değildir.
FETÖ’nün ve uluslararası işbirlikçilerinin Türkiye’yi zorda bırakmaya yönelik kara propagandalarını hızlandırdığını görüyoruz. Batı medyasında artan yalan haberler açık bir dezenformasyon kampanyasına işaret ediyor.
Bu kirli oyunun bir ayağı da Hükümet’e yönelik toplumsal bir tepki oluşturma gayretidir. Bunun için farklı kurumlarda bulunan kripto FETÖ’cülerin hainliklerine karşı daha fazla müteyakkız olunmaktan başka çare yoktur.
Güvenlik birimlerindeki FETÖ’cüler de, kamudaki veya özel alandaki FETÖ’cüler de aynı derecede risk oluşturmaktadır. Bu yüzden hükümetin FETÖ’ye karşı topyekûn mücadele stratejisi çok yerindedir ve herkes tarafından desteklenmelidir.