Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Polis Akademisi Mezuniyet Töreni'nde konuştu.
FETÖ terör örgütü 40 yıllık sinsi bir hazırlıkla, en büyük tahribatı üç yerde yaptı: Emniyet, yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri…
Cumhurbaşkanı şunu söyledi:
“Biliyorsunuz geçmişte pek çok kurumumuz gibi maalesef polis akademimiz de bir grup tarafından sinsice kontrol altına alınarak kendi amaçlarına hizmet eder hale getirilmişti. Sınavlarından terfilerine kadar her konuda hakka, hukuka, ahlaka aykırı yollarla elde ettikleri gücü, devleti ele geçirmek için kullanan FETÖ, sonunda işi millete saldırmaya kadar vardırdı.”
Emniyet’te elde edilen güç; yargıdaki savcı, hâkim ve yüksek yargıdaki diğer elemanların işbirliği ile gazete patronlarının, yazarların, işadamlarının teslim alınmasına ve siyaseti dizayn etmeye kadar hemen her alanda kullanıldı.
Dün, 2010 Mayıs ayında, Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığından istifa etmesine neden olan özel görüntülerin ve 2011 Mayıs ayında MHP'li bazı milletvekillerinin görüntülerinin internette yayınlanması ile ilgili bir gelişme oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma tamamlanarak, düzenlenen iddianame mahkemece kabul edildi. Bir numaralı şüpheli Fetullah Gülen. İki numarada 'Kozanlı Ömer' olarak bilinen FETÖ'nün emniyet imamı Osman Hilmi Özdil var. İddianamede, aralarında eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Gürsel Aktepe, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürü Lokman Kırcılı'nın da bulunduğu çok sayıda eski polis de şüpheli olarak yer aldı.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ihaneti gerçekten akıl almaz boyuttadır. 15 Temmuz darbe girişiminde 250 şehidimiz, 2 bin 193 gazimiz var.
Dün Sayın Cumhurbaşkanı da özellikle vurguladı; Polis Özel Harekât Başkanlığının F-16 savaş uçağı ile bombalanması, 53 polisimizin şehit edilmesi, başlı başına büyük ihanettir. Bu milletin polis evlatları, bu milletin içinden çıkan, Mehdi diye kendisine bağlanılan bir sapık tarafından zehirlenen, aklına, vicdanına ipotek konulan üniformalı hainler tarafından savaş uçağı ile bombalandı, şehit edildi.
Birileri mağduriyet edebiyatı yaparak, CHP lideri Kılıçdaroğlu “hükümetin kontrollü darbesi” diyerek ihaneti, ikinci plana atmaya çalışıyor. Mahkeme salonlarında FETÖ tutuklularının aklımızla alay eden inkârlarını, oynadıkları tiyatroyu görmezden geliyorlar.
Bugün iki önemli husus var: Birincisi FETÖ ile mücadelede kararlılığın korunması. Sayın Cumhurbaşkanı dün sivil imamları, tabanda yöneticilik yapanları kastederek şunu söyledi: “Şimdi bana mektuplar geliyor. ‘Benimki suçsuz’ vesaire… Tamam da o F-16’da seninki vardı ya da onlara komuta eden buydu. ‘İşte onlar bunu bilmiyordu..’ Ne demek bilmiyordu? Bunların hepsi yaşandı…”
Sayın Cumhurbaşkanına mektup yazan, AK Parti milletvekillerine, yöneticilerine ulaşan evet, binlerce insan var. Anne baba duygusu, evladına güvenme, bunlar fıtri ve anlaşılabilir. Ancak bu FETÖ yakınları, liseden sonra evladını, bu FETÖ ağabeyleri/ablaları kadar tanımadı. Evlatlarının nasıl değiştiklerini, nasıl F. Gülen’in emir kulu haline geldiklerini bilmiyorlar. Anlatsanız da inanmak istemiyorlar.
Anne babaların bugün bu millete/devlete bir faydaları olacaksa, evlatlarının pişmanlığını, yeniden normal insan haline gelmelerini sağlamalarıdır.
Çünkü kabahatin büyüğü, FETÖ’cülerde. Pişman değiller. Ailelerine bile pişmanlıklarını değil, bir yığın yalan anlatıyorlar. Adam ByLock kullanmış, hala ‘benim ilgim yoktu’ diyor.
Bundan sonra ikinci önemli husus, FETÖ deliğinden ısırılan milletimizi, devletimizi teyakkuzda tutmak, bir daha böylesine bir tahribatı/ihaneti yaşamamaktır.
FETÖ elemanları pişman değiller ve tekrar kendilerine gün doğacağını hesap ediyorlar. F. Gülen hepsine umut zehri içirmiş. Biraz gevşeme halinde kimlerin nasıl harekete geçeceğini bugün vicdan/merhamet/siyaset yapanlar hiç bilemezler…