En başta şunu söylemeliyim, Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ), Genelkurmay Başkanının göreve devam etmesi kararının alınması, FETÖ ile mücadelede devlet aklının bir başarısıdır. YAŞ’la ilgili fitne kazanı kaynatılması önlenmiştir.
Elbette TSK’da FETÖ ile mücadele bitmemiştir. Yeni Genelkurmay karargâhının, terörle mücadele ederken aynı kararlılıkla FETÖ ile de mücadele edeceğine dair kuvvetli işaretler YAŞ’ta verilmiştir
TSK, FETÖ yüzünden yıprandı, yaralandı, büyük bir sarsıntı geçirdi. Ancak Sayın Cumhurbaşkanının kararlılığı, Genelkurmay karargâhının dirayeti ile büyük çapta toparlanıldı. Bunu da PKK ile mücadeledeki başarılarda net olarak görüyoruz. Hatta FETÖ hainlerinden arınan ordu bünyemiz şimdi daha donanımlı, daha güçlü, daha operasyonel ve çok daha güven vericidir.
FETÖ ile mücadelede en önemli kurum TSK’dır. Yeni komuta kademesi ile bundan sonra FETÖ artıklarının temizlenmesi, daha etkili şekilde devam edecektir. TSK, hızla rehabilite olacaktır.
FETÖ’nün ordu içinde beli kırılmıştır. Ama Akıncı Üssü yargılamalarında, diğer davalarda görülen şudur: FETÖ hainleri asla pişmanlık göstermiyorlar, her şeyi inkâr ediyorlar, bilirkişilerin 700 bin görüntüyü tarayarak “karargâhta görülen sivil, Kemal Batmaz’dır” demesine rağmen hain, “O ben değilim” diyor. Hala “Ben üs yakınlarına tarla bakmaya gelmiştim” diyor.
Pişman değiller, pes etmiyorlar, fırsat bulsalar kaldıkları yerden ihanetlerine devam edecekleri tehditlerini alenen savuruyorlar.
Demek ki FETÖ ile mücadelede devlet ve millet olarak katiyen gevşememeliyiz.
FETÖ ile mücadelede bugün gelinen nokta şudur: 15 Temmuz’da aziz milletimizin, Cumhurbaşkanımızın, TBMM’nin, Başbakanımızın, hükümetimizin, vatansever ordu mensuplarımızın kahraman emniyet müdürleri ve polislerimizin yiğitliği ile FETÖ’ye en büyük darbe indirilmiştir. Milletimizin yüzde 99’unun vicdanında FETÖ’nün mahkum olması, ihanet, zulüm ve millet düşmanlığı ile damgalanması, F. Gülen ve tayfasının en büyük yenilgisidir.
Devam eden yüzlerce yargılama ile binlerce itirafçının somut bilgileri ile FETÖ’nün Türkiye çapındaki yapılanması neredeyse tamamen deşifre edilmiştir. FETÖ terör örgütü mensupları, peş peşe cezalar aldıkça umutlarının tükeneceğini, hapishanede çürüyeceklerini kabullenmeye başlayacaklardır.
Her geçen ay, her geçen yıl daha da tükenecekler, biteceklerdir.
FETÖ ile mücadelede bundan sonra ne olur?
Önce önemli gördüğüm bir hususun altını çizeyim. İyi niyetle de olsa FETÖ’nün hala çok güçlü olduğunu, yenilmesinin zor olduğunu ekranlarda söyleyenler yanlış yapıyor.
Bundan sonra Türkiye’de, Pensilvanya’da, Avrupa’da, diğer ülkelerde FETÖ’nün kendi arasında bölünme ve çatışmalar çıkacaktır.
İçerde şimdiden il imamlarının altındaki kadrolarda, “kendilerini yurt dışına kaçırttılar, bizi sattılar” diye söylenmeler başladı. Cezalar alındıkça, “yeniden geleceğiz” yalanının mumu söndükçe bu söylenmeler küskünlüklere dönüşecektir.
Hele F. Gülen’in o en yakınında olup da birbirini hiç sevmeyen, birbirinin yüzüne küfredecek kadar kavgalı olan yakın kadro en büyük çatışmayı yaşayacaktır.
Bunun en önemli sebebi de paranın kontrolünü ele geçirme hırsı ve eski hesapların görülmesi olacaktır.
FETÖ’yü güçlü göstermek isteyen, şer ittifakıdır. Elbette Haçlı zihniyeti, Batı istihbarat servisleri bu taşeron örgütün bitmesini istemeyecek, kullanma tarihini uzatmaya çalışacaktır.
Batı medyasının, Batı başkentlerinin F. Gülen’e sağladıkları himaye azalmadı. İçimizdeki medyanın sinsi desteği ve FETÖ ile mücadeleyi sekteye uğratma çabaları devam ediyor. En üzüntü verici olanı da ana muhalefet partisi liderinin “kontrollü darbe de kontrollü darbe” demekten vazgeçmemesi…
Her şeye rağmen, FETÖ kaybedecek, milletimiz ve DEVLETimiz kazanacak...