Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un bir polis tarafından suikastla öldürülmesi, bölgemizde oynanan oyunun büyüklüğünü gösteriyor. Rusya ve Türkiye, bu suikastın, iki ülkenin yakınlaşmasını engellemeye yönelik bir provokasyon olduğunda hemfikir.
Suikastın arkasındaki kirli ve kanlı ellerin birden çok hesabı olmalıdır. Suriye’deki Rusya-Türkiye-İran yakınlaşmasının verdiği rahatsızlık dolayısıyla da harekete geçilmiş olabilir.
Bu alçakça saldırının tetikçisi, en kısa zaman da görülecektir ki bir FETÖ uyuyan hücre suikastçısıdır. Zaten F. Gülen, birkaç gün önce yayınlanan bir konuşmasında “dinen yasaklanmasına, büyük günah olmasına rağmen kendisinin içtihadı olarak, intiharın da ‘hizmetin menfaatleri adına bir yol olduğunu” söylüyordu. Etrafındaki örgüt elemanlarına kendisini “beklenen salih zat” diye inandırmış, kendisi de buna inanan ve ruh sağlığı yerinde olmayan birinin, haramları helale çevirmesi, büyük günahlara kendinden menkul içtihatlarla yol vermesi artık kimseyi şaşırtmıyor.
Benim, bu suikastın talimatını F. Gülen’in verdiğinden zerre kadar şüphem yok. Çünkü 15 Temmuz’daki ihanetin boyutlarını, masum insanların kurşunlanmasını, bombalanmasını, tanklarla ezilmesini gördükten sonra kimse “Bunu FETÖ yapmış olamaz” diyemez. Alçaklık ve ihanette FETÖ’nün bir sınırı olmadığı ayan beyan ortadadır.
Pekiyi ama bu alçakça, kalleşçe suikastın F. Gülen’e, FETÖ’ye hiçbir faydası olamaz. Tam tersine FETÖ ihaneti konusunda şimdi Rusya gibi güçlü bir ülke tam anlamıyla devreye girmiştir. Artık F. Gülen’in iadesi için Türkiye ile birlikte Rusya da ABD’yi sıkıştıracaktır. Artık FETÖ meselesi, domino etkisiyle uluslararası hale gelecektir.
Rusya, uçağını düşüren pilotun FETÖ’cü olduğunu gördükten ve bu menfur suikasttan sonra tahminlerin ötesinde tepki verecektir.
Nitekim Rusya konuyu BM Güvenlik Konseyi’ne getireceğini açıkladı. Rusya Milli Güvenlik Akademisi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Talat Enveroviç Çetin, Devlet Başkanı Putin’in Rusya’da ve Türkî Cumhuriyetlerde FETÖ’nün tüm mallarına ve okullarına el koyacağını söyledi.
Türkiye’nin uyarılarını epeydir kulak ardı eden ve ipe un seren başta Kırgızistan, diğer Türk Cumhuriyetlerinde, başka ülkelerde de bundan böyle FETÖ aleyhine çok hızlı, etkin, acımasız tedbirler alınacaktır.
Hal böyle olunca F. Gülen, kendisine en büyük darbeyi vuracağını bile bile bu intihar saldırısını neden yaptı?
FETÖ, ABD’de tamamen kontrol altında tutulan, yönlendirilen, kullanılan taşeron bir örgüttür. Pensilvanya’daki F. Gülen, CIA’nın bir kuklasıdır ve tıpkı PKK gibi ne denirse yapmak zorundadır. CIA tavsiyesi ile ABD’de oturma izni (Yeşil Kart) alan F. Gülen, bölgemizdeki ABD politikalarının maşası olarak asla inisiyatif kullanamaz, kendi kafasına göre hareket edemez. Dolayısıyla suikasta, FETÖ açısından bir izah getirme çabalarının anlamı yoktur.
Suikast, ABD’nin F. Gülen’i terk etmesi, onu sınır dışı etmesi yönünde Washington’un elini rahatlatmış olabilir. Acaba F. Gülen’i harcamak için bu suikast, ABD tarafından bir vesile yapılacak mıdır? ABD, kendisine yük olmaya başlamış işbirlikçileri harcamanın her zaman bir yolunu bulmuştur.
Rusya Büyükelçisine yönelik suikast, içerde de sinsi FETÖ’cüleri tedirgin etti, telaşlandırdı. “Ne çabuk anladınız FETÖ’nün yaptığını, belki de El Nusra yapmıştır” gibisinden kollamalar, hükümeti suçlamalar hemen devreye giriverdi.
Çok sürmez başlarını öne eğerler diyeceğim ama görev elemanlarının mahcubiyet duyguları yoktur…