Ankara’da görülen Fethullahçı Terör Örgütü Çatı Davası’nın gerekçeli kararı açıklandı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi, terör örgütünün lider kadrosundan Hidayet Karaca, İlhan İşbilen, Alaeddin Kaya ve Kazım Avcı'ya “Anayasayı ihlal”den ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdiği kararın gerekçesinde FETÖ’yü, “nihai amacının cemaat zümre egemenliğine dayalı teokratik/totaliter rejim kurmak” isteyen bir örgüt olarak tanımlamış.
Mahkeme heyetinin FETÖ’yü, “nihai amacının cemaat zümre egemenliğine dayalı teokratik/totaliter rejim kurmak” diye tanımlaması FETÖ’yü tanıyamadıklarını ve anlayamadıklarını gösteriyor. FETÖ, kendi başına bir herhangi bir adla rejim kurmak salâhiyetinde olan, böyle bir irade gösterebilecek örgüt değil. FETÖ, kendisine ne görev verilirse yapan, bağlı bulunduğu uluslararası güçler adına başta Türkiye olmak üzere dünyanın her yerinde casusluk faaliyetleri yürüten ajan bir yapılanmadır.
15 Temmuz Anadolu’yu işgal teşebbüsü sırasında FETÖ’nün “Yurtta Sulh Konseyi” adıyla televizyondan yayınladığı bildirideki şu ifâdeleri hatırlayalım: “Devletimizin ve milletimizin kaybedilen uluslararası itibarını yeniden kazanmak; Uluslararası ortamda barış, istikrar ve huzurun temini için daha güçlü bir ilişki ve işbirliğini tesis etmek maksadıyla yönetime el koymuştur. Devletin yönetimi teşkil edilen Yurtta Sulh Konseyi tarafından deruhte edilecektir. Yurtta Sulh Konseyi Birleşmiş Milletler, NATO ve diğer tüm uluslararası kuruluşlarla oluşturulmuş yükümlülükleri yerine getirecek her türlü tedbiri almıştır.”
İşgal bildirisinde Türkiye’nin kaybettiği iddia edilen ‘uluslararası itibar’dan kasıt nedir? Hangi uluslararası güçlerin nazarında Türkiye ‘itibar’ kaybetmiştir? Ya, “Yurtta Sulh Konseyi Birleşmiş Milletler, NATO ve diğer tüm uluslararası kuruluşlarla oluşturulmuş yükümlülükleri yerine getirecek her türlü tedbiri almıştır” sözünden kasıt nedir?
Bu suallere cevap bulamadıktan sonra yüzbinlerce FETÖ mensubuna yargılamanın, tutuklamanın, ağır müebbette mahkûm etmenin hiçbir mânâsı yok! “Birleşmiş Milletler” adındaki “Domuzlar diktatoryası”nın göbeğinde “Dünya 5’ten büyüktür” diye haykıran bir lideri devirmek için neden üst üste hamleler yapılır? Bu sualin cevabı, yukarıda sorduğum suallerin cevabında!
Mezkûr suallere cevap ararken bize yardımcı olacak bir ipucu Cumartesi günkü Star’ın manşetindeydi. Yazdığı “İşgalin Yapı Taşları” adlı kitabıyla FETÖ’nün nasıl bir ajan yapılanma olduğunu delilleriyle anlatan gazetemizin editörlerinden Kemal Gümüş imzalı haberde, 17-25 yargı darbesinde aktif rol aldığı gerekçesiyle tutuklanan ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz’un sahte MİT kimliğiyle istihbarat faaliyeti yaptığı tespit edildiği yer alıyordu. Hâkeza, 15 Temmuz gecesi FETÖ unsurlarının Türkiye’deki ABD unsurlarıyla telefon görüşmeleri de kayıtlara geçmişti. 15 Temmuz’un organizatörü olarak hâlen aranan Adil Öksüz’e işgal teşebbüsü gecesi ABD Konsolosluğu’ndan açılan telefonda neler söylendi?..
Sadede gelirsem, mahkemeler kolaya kaçıp FETÖ’yü başına buyruk bir terör örgütü olarak niteleyip buna göre hüküm kurup dosyaları kapatırlarsa Türkiye uluslararası güçlerin gövde gösteri yaptığı ve yeni taşeronları rahatlıkla bulduğu bir ülke olmaktan kurtulamaz.