Kısa özgeçmişine şöyle bir baktım. 1938’de Hendek’te doğmuş, küçük yaşta eğitim aldığı Hasırcılar Kur’an Kursu’ndan biriktirdiği ilimle vaizlik ve imamlık yapmış, üniversite eğitimi, İstanbul Hukuk… Uzatmayayım, 1980’de profesör oluyor, ABD’de uzun yıllar yaşamışlığı da var…
AKİT yazarı Prof.Dr. Yusuf Ziya Kavakçı’dan söz ediyorum. Belli, mütefekkir bir insan, kızlarından biri, Merve Kavakçı 28 Şubat rüzgarındakiBülent Ecevit’in başörtüsü nedeniyle Meclis’ten kovmaya çalıştığı dönemin milletvekili, diğeri, halen AK Parti İstanbul Milletvekili Revza Kavakçı Kan…
Prof.Dr.Yusuf Ziya Kavakçıgeçen gün köşesinde “Fethullah Gülen olsam” başlıklı bir yazı yazdı.
Yazıdaki fikir kurgusu korkunç!..
Sabrınıza sığınarak bir-kaç satırını aktarmam gerekebilir:
Bunun nesi akıl verme…
“Askerde, sivilde, ticarette, sanayide, istihbaratta, dünyanın her yerinde paralı pullu bir teşkilat olan Feto esas itibarıyla eğitim ve öğretim hizmeti iken açıktır ki Batının istihbarat ve güç kuvvetleri hegemonyası sonucu bugünkü duruma evrilmiştir.(…) Bence bu teşkilat aslî hizmetine dönmeli ve saf ve temiz mensuplarının güzel duygularına bağlanmalıdır(…)Fetullah Gülen dramatik bir kararla Türkiye’ye dönmelidir, açık bir beyan ile ‘hata ettik, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan ve arkadaşlarının iyiliğini aldık, suiistimal ettik, yanlış yaptık, tevbe, hem de tevbe-i nasuh ile tevbe ediyorum’ demelidir.(…) Türkiye’ye dönünce ve iktidar ile iyi münasebetlerini tesis edince, eminim, ona muamele de iyileşecek...”
Yazı bu!.. Pekiyi, bunu yazanın kimliğine, yetiştirdiği evlatların konumuna göre kulağımızın üzerine yatıp, görmezlikten gelecek miyiz, hayır!..
FETÖ denilen ihanet şebekesi ve onun elebaşısı ile mücadelede karşımıza evladımız çıksa, mezarından babamız çıkıp gelse tanımayız.
Çünkü bu yazı, yalnız “fikri skandal” değil, açık bir suçtur.
Sabırla bekledim…
Ravza Kavakçı Kan,tartışma kamuoyunda dal-budak saldıktan, FETÖ ile mücadele-AK Parti hattı neredeyse tartışılır hale geldikten sonra, hayli geç bir zamanlamayla açıklama yaptı:
“Fetullah Gülen Olsam başlıklı yazı, başta 15 Temmuz şehitlerimizin aileleri ve yakınları ile 15 Temmuz gazilerimiz ve hain darbe girişimine karşı kahramanca direnen insanlarımız olmak üzere, kamuoyu vicdanını yaralamış ve herkesi olduğu gibi şahsımı ve ailemi de derinden üzmüştür.”
Bu geç ve özellikle AK Parti tabanında kopan fırtınayı yatıştırmaya dönük açıklamada yazarın 80 yaşını aşmış olmasına ve bundan kaynaklanan bazı sağlık sorunları yaşıyor olabileceğine ilişkin sözleri anlayışla karşılıyorum.
Derdim, sözü edildiği gibi yaşıyla bağlantılı bir sağlık sınavından geçiyorsa, neden yazarlığı sürdürdüğüdür.
FETÖ mücadelesi çifte standart kaldırmaz!..
Prof.Kavakçı,FETÖ’yü temiz niyetle yola çıkıp istihbarat örgütleri tarafından sonradan yoldan çıkarılmış bir örgüt olarak tarif ediyor, yanlış… İlk günden itibaren emperyalizmin kurguladığı bir örgüt olduğu, elebaşının 1999 yılından bu yana onların topraklarında yaşadığı açık gerçektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013’ten bu yana kendisi hakkında beddua seansları düzenleyen elebaşının 1 Dolar’lık askerleri tarafından öldürülmeye çalışılmış, 15 dakikalık tesadüflerle canını kurtarabilmiştir.
Böyle bir adam “tevbe” edecek, millet tarafından af edilip son günlerini köyünde yaşayacak öyle mi, geçiniz…
Yazıya tepki gösteren AKİT’teki meslektaşlara teşekkür ederim, çünkü FETÖ ile mücadele çifte standart kaldırmaz, doğru yolda, “ama”sız “fakat”sız yürümek zorundayız. özellikle yapılanın cezasız kalması düşünülemez.
Yazıyı Hasan Cemal yazsaydı ne yapardınız?..
Bu yazı, Prof.Kavakçı’yı hırpalama yazısı değildir, aksine bir hayal kırıklığından kaynaklanan yazıdır. FETÖ ile mücadelenin ana omurgasını oluşturan medya ve her konuda öne çıkan köşe yazarları, bu yazıya tepki geliştirmekte “denge kollayıcı” bir görüntü verdiler, bu olmaz!..
Muhatabın kimliğine değil, fikrine ve ne yaptığına göre davranacağımız çok kritik bir dönemden geçiyoruz.
Emperyalizmin üzerimize saldığı proje örgütlere karşı duruşumuz beka mücadelemizin ana zeminidir.Asla uzlaşmayacağız!..
Kişiye göre muamele yapacak halimiz de yok.
–Yazmaz ya-aynı yazıyı Hasan Cemal gibi bir kalem döktürseydi(!) kopacak fırtınayı şimdiden tahmin edebiliyorum, bunu yapmayın.
Erdoğan-Bahçeli ikilisinin verdikleri amansız mücadeleye destek olmak mı istiyorsunuz, o zaman yanlışı söyleyin, dengelerin değil, doğru bildiği yolda kimseye borcu olmayan insan olarak yürüyün…
Başa dönüyorum: Adamına göre mi, konuşup, susacağız?..