Bu hafta şehirlerin sultanı, sultanların şehri, destanların şehri, kadim şehrimiz Edirne’deydim. Fatih Sultan Mehmet Han’ın doğup büyüdüğü Edirne’den İstanbul’un fethi için Urbain Usta’ya döktürdüğü büyük top ‘Şahi topu’ diğer toplarla beraber 1452 yılı ocak ayı sonunda Edirne’den yola çıkmıştı. Bugün ise doğumunun 585’inci yıldönümünde, törenlerle anıldı Edirneliler’in “Selimiye’nin dört minaresini görmezsek yaşayamayız” diyerek ifade ettikleri Selimiye Camii’nin ön kısmında Sera Park’ta birebir yapılan Şahi Topları ve Fatih Sultan Mehmet anıtı yerini aldı.
Edirne Valisi Günay Özdemir’i makamında ziyaret ederek kendisinden önemli bilgiler edindim. Vali Özdemir, turizm sektörünün birleşenleriyle ayrı ayrı toplantılar yaparak Edirne turizminin gelişimi için çalışma ve faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade etti. Medeniyetlerin zirvesi olmuş, hoşgörünün ötesinde şehirlerin sultanı Edirnemizde görev yapmak, yaşamak, tanımak, tanıtmak, bu şehri yaşamak apayrı bir mutluluk diyen Vali Özdemir, Edirne’nin ortak yaşama biçimiyle dünyanın ihtiyacı olan bir anlayışı tarihte yaşatan bir şehir olduğunu ifade etti.
Edirne’nin Medeniyet, Fetih ve Şehir olgularını geçmişi, günümüzü ve hangi değerlere göre geleceği planlamamız gerektiği sorularının en güzel cevaplarını yaşatan, yol gösteren bir şehir. Edirne’nin dünya tarihinde, insanlık tarihinde ve insanlığa barış ve huzurun gelmesinde ne kadar önemli bir yeri olduğunu bilmek gerekir.
Edirne ; Peygamber Efendimiz’in (S.A.V) “İstanbul fetih olunacaktır, onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden asker ne güzel askerdir” hadisi bu önemden ayrı bir önem arz eder. Çünkü İstanbul’u fetheden medeniyet, 100 yıl boyunca Osmanlı’ya başkentlik yapan Edirne’de hayat bulmuştur.
Edirne’de kurulan medeniyetin İslam ve Doğu kültürünün temel alınmasının yanında, kesinlikle Batı kültürünün de Roma kültürünün de, Yunan kültürünün de, Avrupa kültürünün de şekil verdiği yeni bir medeniyet anlayışı, dünyaya yeni bir barış ve huzur getirerek anlayış ve yaşam biçimi olduğunu görürüz. Bunu bize açıklayan olaylardan biride Fatih Sultan Mehmet Han sefere çıkmadan önce Ulu Camii (eski camii) de fetih namazını kılar (günümüzde Ulu camii de her cuma namazı hutbesinde camii imamı mimbere kılıç kuşanarak çıkar) sonra bedestan çarşına gider, çarşıda alışveriş yapacaktır. Girdiği ilk dükkandan bazı istediklerini aldıktan sonra diğer istediklerini alacağı sırada dükkan sahibi derki ben şimdi Siftahımı yaptım daha komşum siftahını yapmadı, diğer isteklerinizi oradan alınız. İşte; daha sonraki yıllarda İstanbul’da Kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi tercih ederiz denmesinin sebebi bu medeniyettir.
Geçmişimizin bu değerli hazinelerini aslında anlamız, günümüzde yaşatmamızın ne kadar anlamlı olduğunu gözler önüne sermek adına tarihi geçmişimizle köklerimizle, özümüzle manevi bir bağ bir köprü kurması açısından da Edirne çok önemlidir.
Selimiye
Selimlerden kalma muhteşem miras,
Sinanlardan kalma şanlı hediye,
Kuvvetin Turası,
Sanatın mührü,
Kubbeler kubbesi bir Selimiye
İşte tarih, işte batıyla doğu…
Görenler göstersin böyle bir kuğu!
(Arif Nihat Asya)
Edirne’yi yüreğinizde benimseyip mevsim geçişleriyle sevmeli. Dünya üzerinde metrekareye en fazla tarihi eser barındıran şehirlerin başında gelen Edirne’yi gezip görmek, keşfetmek, yazmak, anlatmak eksik kalır. Dolu dolu karakteriyle, ruhuyla sınırların ötesinde iz bırakan unutulmazların şehri. İster faytonla, ister bisikletle ya da benim gibi yürüyerek saraçlar caddesinden başlayarak Tunca ve Meriç köprülerini adımlayarak Arda nehri üzerindeki köprüden geçerek Karaağaç’a kadar yürümelisiniz. Sarayiçi bölgesi, Trakya Üniversitesi Sultan II. Bayezit Külliyesi Sağlık Müzesi mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Şehrin neresinden bakarsanız bakın Selimiye Camii’nin minarelerini görürsünüz ama camiinin içine girdiğinizde mimarisinden en ufak detayına varana dek adeta büyülenip başınızı kaldırdığınızda Mimar Sinan’ın muhteşem şaheseri bu camiye hayranlıkla bakakalırsınız.
Türk İslam Eserleri Müzesi, Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi, Eski Camii, Ulu Camii, Hıdır Ağa Camii, Arasta Çarşısı, Bedesten Çarşısı, Rüstem Paşa Kervansarayı, Ali Paşa Çarşısı, Tahtakale Hamamı, Deveci Han, Matbah-ı Amire, Fatih Köprüsü, II. Bayezit Köprüsü, Muradiye Camii, Şükrü Paşa Anıtı, Eski Edirne Evleri yazmakla bitmez Edirne’nin gezilip görülecek yerleri…
Büyük efsaneyi görür gibiyim
Tarih dehlizinde yürür gibiyim
Eyvah! Heyecandan ölür gibiyim
Edirne Kırkpınar Er Meydanı’nda (Beyazıt Sansı)
Edirne Kırkpınar yağlı güreşleri; bu yıl 656’cısı düzenlenecek olan ve UNESCO dünya miras listesinde yer alan Ata Sporumuz, çınarımız geleneksel Edirne Kırkpınar Yağlı Güreşlerimiz ülke turizmimizin tanıtımında milli ve yerli, bize özgü oldukça ilgi çekici ve çok önemlidir.
Edirne’de 5-6 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen Kakava Hıdrellez Festivali de yoğun ilgi görmektedir.
Edirne’nin denizi de var
Saroz Körfezi, dünyanın kendini kendisini temizleyen ender denizlerinden. Dalgıçların vazgeçilmezi. Özellikle yaz aylarında deniz tatili için Keşan Enez civarındaki Gökçetepe Tabiat Parkı Plajı, Erikli Plajı, Mecidiye İtalyan Plajı, Sazlıdere Plajı, Enez Plajı Edirne’de dikkatleri çekiyor.
“Tavası var Ciğeri var, yanında da biberi var; a be güzel Edirne’m sende daha neleri var”
Edirne tava ciğeri meşhurdur. Edirne’ye gelen mutlaka tadına bakar. Ciğerci Niyazi Usta, Edirne’nin gönüllü turizm elçisi Tarihi Ciğerci Bahri Bey ve Ciğerci Aydın Usta Edirne’de ciğer denilince akla ilk gelen isimlerin başında geliyorlar. Edirne’ne toplam 38 tane ciğerci var, 22 tanesi en gözde olanları. Coğrafi işaretli bu ürünün özelliği Trakya’da yetişen 2 yaşını geçmemiş danaların karaciğerinden olması. Ciğerin el emeği, göz nuru doğranması büyük zahmet ve ustalık gerektiriyor. Lezzetli bir ciğer için 4-5 günde tüketilmesi taze olması, pişirilmesi, yağının temiz olması ve değiştirilmesi önemli. Edirne’den dönerken Kavala Kurabiyesi, Badem Ezmesi ve Gül Kolonyası alabilirsiniz.
Edirne turizminde gözlemlediğim ve geliştirilmesi gereken Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye’den gelen ziyaretçilerin konaklamalı olarak Edirne’de kalması günübirlik ziyaretlerden çok daha verimli olacağı kanısındayım. Bunun içinde gerek otellerin, gerek hizmet ve servis sektörünün daha iyi olması gerekliliği ve otel sayılarının bilinçli bir şekilde çoğalması önemlidir.
Unutmayın ki bir şehir ne kadar güzel olursa olsun o güzellikleri sevdiren anlamlı kılan hoş bir seda bırakan insanlarıdır. Her birimiz şehirlerimizin gönüllü turizm elçileri olmalıyız tıpkı Edirne’deki Saraçlar Caddesi Zindanaltı’ndaki Berber Güray Özsaygılı gibi…