1 Eylül 2016’da, “Doktorlar Gülen’e ne teşhis koydu?” başlıklı yazımda FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’le ilgili Prof. Dr. Sefa Saygılı’nın yazdıklarını paylaşmıştım.
Sayın Saygılı, hepsi de yılların tecrübeli psikiyatri uzmanı ve akademisyen dostlarıyla bu konuyu müzakere etmişler ve özetle şu sonuca varmışlardı:
“FETO kendini Mehdi veya Mesih zanneden paranoyak bir ruh hastası. Megalomanyak (büyüklük) hezeyanı içerisinde. Gözünü kırpmadan insanların üzerlerine bomba yağdıran bağlıları ise paylaşılmış paranoidler.
“FETO kendisinin Mehdi olmadığını bilen ancak mehdiymiş gibi davranan bir yalancı. İnsanlara rol yaparak, artistlikler göstererek onları kandıran psikopat ve narsist bir hain. Yalancılıkta zirve yapmış, davranış ve sözlerinde ikiyüzlülük, samimiyetsizlik gösteren, kibir ve enaniyette zirvelerde olan patolojik bir kişilik… Temelinde antisosyal kişilik var, üzerine paranoya binmiş. Kısacası hezeyanlar yanında yalancılık, vicdansızlık, acımasızlık, merhametsizlik, suç işlemeye eğilim, empati yoksunluğu gibi psikopatlık belirtilerini aynı anda gösteren kriminal bir kişi.
“Aynı zamanda hipnotizma gücü olan, insanları etkileme becerisindeki ağır bir psikopat. Tarihte bu tiplerin örneği çok. Hitler, Stalin gibi narsist (kendine hayran olan, kendini herkesin üzerinde gören) liderlerin bir benzeri bu cani. Onlar gibi bir hain ve zalim.”
Geçen hafta iki doktor arkadaşla sohbet ederken onlar da F. Gülen’in “sosyopat” özellikler taşıdığına dikkat çektiler.
Harvard Üniversitesi’nden psikolog Dr. Martha Stout, The Sociopath Nex Door (Yanı Başınızdaki Sosyopat) isimli kitabında bir sosyopatı ele veren 10 işareti yazdı. Bazılarını sıralayayım ve siz F. Gülen ismi ile bunları birlikte okuyunuz:
İnsanları etkileme ve kandırma konusunda kimse sosyopatın eline su dökemez; kolay kolay kimsenin inanmayacağı yalanları, allayıp pullayarak yutturmakta çok beceriklidirler.
Genellikle karizmatiktirler; çevrelerinde çoğunlukla bir hayran kitlesi bulunur.
Tehlikeli ve mantıksız eylemlerde bulunmaktan çekinmezler. Utanma, suçluluk veya pişmanlık duymazlar. Dolayısıyla en ufak bir vicdan azabı duymadan insanları kolayca kandırabilir, tehdit edebilir veya zarar verebilirler. Kendi çıkarları için başkalarına zarar vermekten çekinmezler.
Beklenmedik yalanlar icat etmekte çok ustadırlar. Çarpıtılmış gerçekleri bir öykünün arasına ustaca gizleyerek, saf ve iyi niyetli insanları yalanlarına kolayca kandırırlar.
İnsanlara hükmetmeye bayılırlar. Bedeli ne olursa olsun her kavgada kazanan taraf olmak isterler.
Çoğu zekidir, ancak zekâlarını diğer insanları kandırmak için kullanırlar. Yüksek IQ’lu olanlar toplum için gerçek bir tehdit unsuru olabilirler. İşte bu nedenle yasalara yakalanmadan cinayet işleyebilen seri katillerin çoğu sosyopattır.
Sevme ve âşık olma yeteneğinden yoksundurlar. İstediklerini elde etmek için severmiş, empati duyarmış gibi yaparlar. Gerçek yaşamlarında kimseyi sevmezler.
Şiirsel bir dilleri vardır. Sözcükleri çok ustaca kullanırlar. İnsanları konuşmalarıyla kendilerine hayran bırakacak kadar iyi hatiptirler.
Hiçbir zaman özür dilemezler. Yanlışlık yapmış olduklarına inanmazlar; suçluluk hissi duymazlar. Hatalı oldukları kanıtlanmış olsa bile özür dilemezler ve saldırılarına devam ederler.
Derin bir hayal âleminde yaşarlar.”
Sanki Fetullah Gülen tarif ediliyor. Böyle birinin Batı istihbarat servislerine taşeronluk yaptığını da hatırlarsak FETÖ tehlikesinin boyutlarını- ki 15 Temmuz darbe girişiminde gördük- daha iyi anlarız...