Uzun zamandır ziyaret etmeyi düşünüp bir türlü hayata geçiremediğim Özbekistan ziyareti geçen hafta nihayet aziz dostum Esad Kibaroğlu’nun organizasyonu ile gerçekleşti.
İmam Buhari ve İmam Maturidi’den Uluğ Bey’e, Musa el-Harizmi’den Bahaüddin Nakşibendi’ye Müslümanların ilim kaynağı olan Özbekistan, İslam medeniyetine ismini altın harflerle yazdıran muhteşem bir ülke.
Taşkent, Semerkant, Buhara ve Harezm’de ki görkemli medreseleri görünce neden o denli ilim merkezi olduğu gayet net anlaşılıyor.
1867’den itibaren başlayan Rus işgali ve 1917 den sonra hâkim olanKomunizm baskısına rağmen kültürlerine dönüş gayreti içindebuldum Özbekleri.
Çoğunluğun öz kültürlerinden koptuğu görülüyor ama ziyaretgahlardaki saygı, edep ve içtenliği görünce özüne dönüş arayışı içinde olduklarını hissettiriyorlar.
***
Mesela İmam Buharı’nin ve Şahı Nakşibendi’nin türbelerindeki yoğun ziyaretçi akışı ve ziyaretteki saygılı ve samimi davranışlar Ravza-ı Mutahhara’yı ziyaret edenlerin görüntüsünü hatırlatıyor.
Her ziyaret mahallinde daire şeklinde oturuyorlar orada görevli taraflarından biraz Kuran tilavet ediliyor, dua ederek çıkıyorlar.
Özbekler sadece görmek için değil o kültüre sahip çıkmak için geliyorlar izlenimi bırakıyorlar insanın üstünde.
***
Dikkatimi çeken bir diğer husus ise camilerin gençlerle dolup taşması oldu. Cami âdâbı ise Özbekistan’da zirve yapmış durumda.
İmam Buhari hazretlerinin türbesi yakınındaki büyük camide Cuma namazı kıldık. Camiin içi dışı doluydu. Ve cemaat öylesine edepli oturup vaaz dinliyor ve namaz kılıyor ki nefes sesi dahi duyulmuyordu. Araplarda o âdâp zaten yok ama Özbeklerin Türkiye Müslümanlarının da ilerisinde bir cami ve namaz âdâbına sahip oldukları görülüyor.
Yalnız Özbekistan’da ezan sesine hasret kalıyorsunuz! Ezanlar cami içinde veya avlusunda okunuyor.
Cumhurbaşkanı Şevket Mirzayayev, İstanbul’u ziyaret ettiğinde ezan seslerini duyduktan sonra emir vermiş Özbekistan’da ezan sesi cami dışına verilmeye başlamış ama kısa süre sonra tekrar eski haline dönmüş.
Komünizm ve Kerimov dönemindeki yerleşik baskı sisteminin değişime direndiği anlaşılıyor.
Televizyonlarında Türk dizileri yayınlanıyor. Kimi görsek ilk sözüErdoğan oluyor. Kurtlar Vadisi’nden sonra Diriliş dizisi hayranı olmuşlar.
Öyle birTürkiye hayranlığı var ki, Türkiye’den geldiğimizi öğrenen gençler bizimle fotoğraf çektirmek için sıraya giriyorlardı.
***
Yeni Cumhurbaşkanı Mirzayayev’in ülkenin veçhesini değiştirme istikametinde son derece müsbet bir yol izlediği görülüyor.
İslam medeniyetinin bıraktığı eserlerin restorasyonları, çevre düzenlemeleri, bakımları ne yalan söyleyeyim bizden çok çok ilerde.
Taşken’ti, Semerkan’tı, Buhara’yı ve Hiva’yı görünce İslam medeniyetinin bir başka boyutuna şahit oluyorsunuz.
***
Özbekistan’ın bir başka özelliği yeşilin içinde bir ülke olmasıdır. Şehirler yeşilin içinde, iki tarafı ağaçlı geniş yolar, üç dört katı geçmeyen birbiriyle uyumlu binalarıyla ve parklarıyla bence Özbekistan, İslam dünyasına mimaride ve şehircilikte örnek olacak bir ülke.
Eski baskı sisteminin değişime direndiği anlaşılıyor.
Fakat, Cumhurbaşkanı Mirzayayev’in öze dönüş ve normalleşme politikası bağlamında takdire şayan bir politika izlediğini görmek insanı gerçekten mutlu ediyor.
Biz oradayken devlet dairelerinde ve okullarda başörtüsünü serbest kılan bir düzenleme yapıldığını söylemişti rehberimiz.
Yazacak çok şey var ama sütunumuz doldu maalesef.
Teşekkür:
Özbekistan ziyaretine teşvik ve refakatleriyle aziz dostum Esad Kibaroğlu beye; ziyaretimiz boyunca bize yakın ilgi gösteren ve misafirperverliklerini esirgemeyen, Taşkent’te Mircemal, Zafer ve Ekmel; Semerkant’ta Ekber, Bahadır ve Ekmel; Buhara’da Celal, Ravşan, Sabir ve Ekmel; Harezm’de Serdar beylere en samimi duygularımla teşekkür ediyorum.