Bulduğu isabetli isimden dolayı MHP’yi tebrik etmeliyiz: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi…
Referandumda ‘Evet’ çıktıktan sonra yürütmenin (hükümetin) başında ‘Başbakan’ değil, Cumhurbaşkanı olacak. Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve bakanlar kurulunu belirleyecek. Türkiye’yi, başında Cumhurbaşkanının bulunduğu hükümet yönetecek. Rejim değil, hükümet etme sistemi değişmektedir. İşte bu sebeple doğru ifade; Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir.
CHP, referandumu var olma yok olma meselesine çevirmeye çalışıyor. Israrla “rejim değişiyor”, “tek adam, diktatörlük gelecek” diye korku siyaseti güdüyor. Demokrasilerde korkutmak yok, ikna etmek vardır. Korkutmayı bu ülkede 70 senedir vesayetçiler yaptı. Başbakan da astılar, gazeteci-sendikacı da katlettiler, Alevi-Sünni çatışmaları da tezgâhladılar, Türk- Kürt çatışması için PKK’nın palazlanmasına göz de yumdular... 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden önce, darbe şartları oluşsun diye, iki darbe öncesi bu ülkede toplam 5 bin üniversite öğrencisi sağ-sol çatışması gibi gösterilen katliamlarda hayatlarını kaybettiler. Yanlış okumadınız beş bin genç katledildi.
Bir manada doğru; rejim değişiyor. “Vesayet Rejimi” değişiyor. Onun yerine, doğrudan milli iradenin sandıkta belirlediği hükümet modeli geliyor. Artık vesayetçilerin Parlamento çatısı altında milletvekillerini partilerinden istifa ettirme, motel odalarında milletvekili pazarlığı yapılması falan bitiyor. Görevdeki kuvvet komutanlarının, kendi yandaşları medya ile işbirliği yaparak Türkiye’nin Başbakanına (Bülent Ecevit’i kastediyorum) görevi bırakması için olmadık baskıları yapma devri bitiyor. Meclis Cumhurbaşkanı seçerken yüksek yargının 365 garabeti icat etmesi, CHP’nin buna can simidi gibi sarılması, Genelkurmay’ın gece yarısı e-muhtıra yayınlaması da bitiyor...
CHP’nin yaptığı düpedüz suyu bulandırmaktır. Referandumda oylanacak metne bir bakılsın. 18 maddenin içinde Anayasanın “değiştirilemez” denilen hangi maddesi değiştiriliyor? Türkiye devleti bir cumhuriyettir; demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir, teminatı devam ediyor.
Sayın Cemil Çiçek’in altını çizdiği gibi “rejim değişiyor” ithamı, karalaması kafa karıştırmak içindir. Fitneye, başka bir korku katarak, “daha sonra eyalet sistemine geçecekler” de diyorlar.
“Hayır” kampında yer alan FETÖ, PKK, DAEŞ cephesinin terörü devreye sokmasına karşı şüphesiz devletimiz teyakkuzdadır. Biz de millet olarak yılgınlık, bıkkınlık göstermiyoruz. 15 Temmuz’da bir millet yeniden dirildi, ayağa kalktı. Milletimize güvenimiz tam.
Ismarlama anketçilerin çabaları beyhude. Yüzde 60’ın üzerinde “evet” çıkacak. Zihnimi asıl meşgul eden “evet”ten sonrasıdır.
“Evet”ten sonra da CHP ve HDP tabanı, Kemalist-Ulusalcı kesim ile birada yaşamaya devam edeceğiz. “Evet”ten yana olanlar, bu insanları rencide etmemeye özen göstermelidir. Sel gider kum kalır. CHP’nin keskin sözcülerine, Kılıçdaroğlu’nun sertliğine ayni üslupla karşılık verilmemelidir. Kavga etmek isteyenler havayı döve döve bir süre sonra yorulacaklardır.
Biz sadece “Evet”in ülkemiz, devletimiz, yarınlarımız için önemini anlatmalıyız. “Evet”i istemimizin temelinde; devleti güçlü kılma, devlet-millet kaynaşması, vatanımızın bütünlüğü ve birliğimizi güçlü kılma talebi var.
Bunu unutmadan “evet” bloğunda çatlaklar oluşmasına fırsat vermeden, teenni ile hareket ederek üslup güzelliğini korumalıyız. Kristal vazoyu çatlatmadan “evet” demeliyiz.
“Evet” ten sonra her zeminde taşlar yerine oturacaktır. Bugün son defa sesi yüksek çıkanlar canımızı sıkmasın...