1. CHP’nin gafları, potları, saldırganlıkları: Referanduma 5 gün kala ‘Hayır’ cephesi panikledi. CHP milletvekilleri zıvanadan çıkmış durumda. Saldırgan bir ruh hali içindeler.
CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt; “Diyelim ki Evet çıktı. Ulan sizi İzmir’e kadar kovalar, denize dökeriz” dedi.
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, Trabzon Maçka’da vatandaşa “terbiyesiz, edepsiz, defol oradan sarı it” diye bağırdı.
İki milletvekili de kamuoyunda infial meydana gelince inkâr yoluna saptılar. Biri, sözüne “diyelim ‘Evet’ çıktı” diye başladığı halde, “Evet diyenleri kast etmedim” dedi. Diğeri de “it demedim, git dedim” diye kafa buldu.
Muharrem İnce, Yalova’da güya espri yaptı; “Hayır pankartlarını kesenlerin canını yakmayın, afiş yerine, keseni oraya asın” dedi.
‘Evet’ oranını asıl yükselten ise CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu oldu. 15 Temmuz darbe girişimi için “kontrollü darbe” demeye ısrarla devam ettiği için Cumhurbaşkanı da eleştirinin dozunu artırdı: “Kontrollü koltukta oturan, her işin o şekilde yürüdüğünü sanır. Kasetle geldi ya kontrollü koltuk…”
Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz gecesi havaalanından sıvıştığı, Bakırköy’e bir eve gittiği de çıktı ortaya. Bir de demez mi; “Cumhurbaşkanı arasaydı ben de orada olurdum...” diye. Meğer darbeye karşı çıkmak için davetiye beklemiş.
2. Avrupa’dan yükselen Erdoğan düşmanlığı:Kararsızları, ‘Evet’ lehine etkileyen faktörlerden biri de Almanya, Hollanda, İsviçre, Avusturya, Bulgaristan’dan peş peşe gelen Erdoğan aleyhtarlığı, Türkiye düşmanlığı saldırıları oldu. Erdoğan’a, başbakana, bakanlara konuşma yasağı getirilirken ‘Hayır’cıları davet etmeler, Bayan Bakanı arabasında hapsetmeler, hele hele vatandaşlarımız üzerine atlarını, itlerini sürmeler… Cumhurbaşkanımızın şakağına tabanca dayalı kocaman afişe izin vermeler… FETÖ’cülere hemen sığınma hakkı tanımalar… FETÖ organizesi ile Almanya’da gazetelerin Türkçe ‘Hayır’ manşetleri atmaları... Cumhurbaşkanımız, “Nazileri, Hitleri” hatırlatınca kin ve öfke kusmaları...
Bunların hepsi milli onurumuzu rencide etti. İş bir referandum oylamasından çıktı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsı üzerinden Türkiye’ye aleni düşmanlığa dönüştü.
Bu düşmanlığın ‘Evet’i nasıl yükselttiğini 16 Nisan’da göreceğiz. Bilhassa Avrupa’daki vatandaşlarımızın oyunun rengi, hortlayan Haçlı zihniyetine en güzel cevap teşkil edecektir.
3. MHP’nin, Bahçeli’nin kararlılığı: Devlet Bahçeli’nin milli ve yerli duruşu, ‘Evet’ için çok müspet bir sinerji oluşturdu. MHP’nin ‘Evet’ kararı ile 16 Nisan sonrası için Türkiye yeni bir heyecan, şevk ve birlik mayası karıyor. MHP’nin desteği ile referandum parti meselesi olmaktan çıkmış, beka meselesi olmuştur.
4. Milletimizin Erdoğan sevgisi: ‘Evet’i garanti eden dördüncü şey, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan sevgidir. Meydanlarda bu sevginin tezahürü dalgalanıyor. ‘Evet’ diyecek insanların çoğu sandığa Erdoğan sevgisi ile gidiyor. Onu yalnız bırakmamak için, ona destek olmak, yürüyen kalkınma, huzur ve refah hamlesinin, istikrarın devamını sağlamak için yürekten ‘evet’ denecek.
Menderes ve Özal’dan sonra Erdoğan, bu milletin kendinden biri olarak sevdiği liderdir. Erdoğan bu sevgiyi, mütedeyyin tavır ve duruşları ile çok derinleştirdi. Annesi için camide Kur’an okuması etrafındaki sevgi halesini büyüttü. Darbe teşebbüsünün olduğu gece torununa Kur’an öğrettiği o fotoğraf milletin sevgisini katbekat artırdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “milletin adamı” olarak bambaşka bir yerdedir. Seçmen 16 Nisan’da kuvvetli bir ‘Evet’ ile ona olan sevgisini ve desteğini bir daha gösterecektir...