Bugün Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile görüşecek. Belki de siz bu yazıyı okuduğunuzda görüşmüş olacak.
ABD basınıbu görüşmenin Trump’ın en zor görüşmesi olacağını yazmış.
AB basınının Trump aleyhtarlığı göz önünde bulundurulduğunda bu değerlendirmeyi farklı ele almak mümkündür ancak gerçeklik tarafını görmemizde fayda var.
***
Erdoğan her şeyden önce hem haklı, hem özgüven sahibi, hem de fikir ve teklif sahibi güçlü bir lider olarak konuşacak.
Haklıçünkü müttefik devlet başkanı olarak muhatabını terör örgütleriyle işbirliği yaptığını ispat edecek elinde kuvvetli delilleri var.
Özgüven sahibiçünkü referandumdan halk desteğini alarak çıkmış, Çin’deki“Kuşak ve Yol” ve toplantısında doğunun üçüncü önemli ülkesinin başkanı olarak ağırlanmış bir lider.
Fikir ve teklif sahibi,çünkü terörle ve özellikle DAİŞ ile nasıl mücadele edileceğini Fırat Kalkanı’nda göstermiş ve Rakka’nın kurtarılmasında da alternatif teklifleri var.
Kısaca Erdoğan buluşmada başı dik ve proje sahibi bir lider konumunda.
***
ABD ise tam tersine mahcup ve savunma pozisyonunda.
Trumpdünyanın en güçlü devletinin başı ama kendisi aynı oranda haklı ve güçlü değil. Çünkü savunma argümanları çok zayıf.
Bir defa devlet kurumlarına hâkim değil. CIA Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) destek verilmesini ve Türkiye ile birlikte olmanın gereğini savunurken,Pentagon terör örgütü PYD/YPG’ye destek veriyor.
Bu ikilem Trump’ın birinci yumuşak karnı.
***
Ayrıca Trump, Münbiç şehrinden PYD/YPG’yi çıkartacağı sözünü verdiği halde henüz çıkartmayarak sözünde durmayan bir ülkenin başkanı konumunda.
Öte yandan Trump, 15 Temmuz'da darbe ve işgal girişiminin başı olduğu ispat edilmiş bulunan FETÖ liderini ve firarileri korumak gibi bir müttefiklik kavramıyla bağdaşmayan politikalar güden bir devletin başkanı durumunda.
Sadece bu konular bile ABD’nin mahcup ve savunma pozisyonunda olduğunu göstermesi için yeterli.
***
Bu şartlarda gerçekleşecek görüşmede zor durumda olan tarafın Trump tarafı olduğunda şüphe yok. Bu ilkeyi uygulamaktan çekinmeyebilir.
Eğer öyle yaparsa Erdoğan’ın cevabı hazırdır. ABD’ye gitmeden önce gazetecilere yaptığı açıklamada, “Müttefik değilsek başımızın çaresine bakarız” demişti.
ABD’ye Çin’den (!) geçen Erdoğan tavrını net olarak ortaya koydu.
***
ABD’nin 6-7 bin kişilik bir terör örgütünü Türkiye gibi bir müttefikine tercih etmesi elbette ki düşünülemez.
PYD/YPG’ye verdiği desteği bu görüşmeden sonra hemen çekeceğini düşünmek de ABD’yi küçümsemek olur.
Erdoğan’ın “Müttefik değilsek başımızın çaresine bakarız” restini görmediklerini söylemek de makul olmaz.
Hülasa, ABD Erdoğan’a yeni bir takım vaatlerde bulunarak durumu idare etmeye çalışacak diye düşünüyorum.
Bu vaatler FETÖ ile mi yoksa PYD ile mi ilgili olur orasını bilemiyorum ama Trump Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamayacaktır.
Trumphakikaten en zor görüşmesini yapacak.
Akşama belli olur!