16 Nisan’daki ‘Evet’in ilk sonuçları, AK Parti ve CHP açısından farklı oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün duygusal bir törenle partisine üye oldu. Başbakan Yıldırım, 21 Mayıs’taki olağanüstü kongrede Sayın Erdoğan’ı genel başkanlığa aday göstereceklerini açıkladı.
AK Parti ‘Evet’ sonrasında 15 gün içinde büyük bir coşku, heyecan ve sinerji yakaladı. Âbâd oldu. (Âbâd: Mutlu, şen, rahat, huzurlu) 2019’a hazırlık yolunda yakalanan dinamizm ve yüksek moralle, yarışın gerektirdiği metafizik gerilim yakalanmış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, ‘Evet’i tarihî bir dönüm noktası olarak çok istedi. Çünkü milli irade, Parlamenter sistemi kayıt dışı kullanan vesayetten kurtarılacağı gibi, devlet-siyaset ilişkileri de Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine adapte edildi. Aynı zamanda AK Parti’nin içiyle oynamak isteyenler, Gezi olaylarından beri “Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın” planından bir türlü vazgeçmeyen iç ve dış güç odaklarının da hevesi kursaklarında bırakıldı. Şer cephesinin tuzaklarına rağmen 2019 hedefinde AK Parti otobana çıkmış oldu.
CHP ise 16 Nisan’daki ‘Evet’ten çok kötü etkilendi. Birkaç gündür CHP’de kazan kaynıyor. Baykal, Kılıçdaroğlu ile sürpriz bir görüşme yaptı. Muhalifler, olağanüstü kurultay istiyorlar. Baskıyı hafifletmek için Kılıçdaroğlu olağan kurultayı bu yılın kasım ayına çekeceklerini açıkladı. Ama birden parti içi demokrasiyi falan unuttu, bir diktatör edasıyla; “parti içinde kavga çıkaranları kapının önüne koyarım” dedi…
‘Evet’ten sonra CHP neden köşeye sıkıştı? CHP için neden berbat bir durum var?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yürütme, 2019’da sandıkta belirlenecek. Seçilen Cumhurbaşkanı, yardımcılarını ve Parlamento dışından bakanlar kurulu üyelerini belirleyecek. Sayın Recep Tayyip Erdoğan AK Parti Genel Başkanı olarak Cumhurbaşkanı adayı olacak.
Pekiyi CHP’nin adayı kim olacak?
Referandumda yüzde 49’a yakın ‘Hayır’ çıktı. Bu, CHP’nin yüzde 25-30 bandının üzerinde bir oran. Aday belirlenirken “bu yüzde 49’u tutmanın çaresi aranmalıdır” deniliyor.
Zurnanın zırt dediği yer de burası. Nasıl bir adayla, kiminle bu yüzde 49, yüzde 50’nin üzerine taşınacak? Baykal, “yüzde 49’u tutmanın yolu, adayı hemen netleştirmek” diyor. Ve arının kovanına çomağı sokuyor. Yani Kılıçdaroğlu’na “adaysan bir an önce açıkla” baskısı yapıyor.
CHP yönetimindekiler, “AK Partideki gibi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu aday olmalı” diyorlar.
Muhalifler ise “Kılıçdaroğlu bu yüzde 49’u kendinden bilmesin. Kılıçdaroğlu ile seçimi asla kazanamayız” diyorlar. Hatta Deniz Baykal, “Eğer Kılıçdaroğlu aday değilim derse kurultayı toplamalı ve aday olacak kişi genel başkan olmalı. Abdullah Gül yüzde 49'un adayı olabilir. Gül aday olursa değerlendirilmesi lazım" diye konuşuyor. Öteden Muharrem İnce, “Devşirme adayı kabul etmeyiz. İkinci bir Ekmeleddin vakasına karşı kanımın son damlasına kadar mücadele edeceğim” diye sesleniyor.
Baykal’ın Gül ismini telaffuz etmesini Sayın Erdoğan, “virüs, fitne sokma hareketi” diye nitelendirdi.
Referandum öncesi ‘Hayır’ diyeceğini açıklayan Sayın Gül’e yakın bir gazetecinin, “parti de kurulur, harekete de geçilir” yaklaşımı, bazı odakların iştahını kabartıyor olabilir. Sayın Gül’ün bu konuda açıklama yapması spekülasyonları bitirir.
AK Parti’ye geçiş töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok alkışlanan sözlerinden biri şuydu: “Bugüne kadar bu davaya, bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmüyorum…”
Şöyle bitirelim; 16 Nisan’daki ‘Evet’ AK Parti’yi coştururken, CHP’nin paçalarını tutuşturdu…