Maçın daha başında; Marcao çıktığı hava mücadelesinde, topa vuramayıp arkasına kaçırınca... Olanlar oldu. Muhammed hatayı affetmedi!
Gerçi bu pozisyondan sonra, Erzurum sıkça aktı ve başka fırsatlar da buldu. Kimileri; pas vereceği yerde şut atıp ya da şut atacağı yerde pas verince; yanlış tercihler farkın ikiye çıkmasını engelledi.
Erzurum madem bu kadar (Üstelik G.Saray gibi bir rakibe karşı) etkili olabiliyorsa; küme düşme potasına kadar nasıl indi?
***
G.Saray ilk devrenin sonlarına doğru ilk kez canlanma/hedef belirleme/pozisyona girme becerileri sergilemeye başladı. Ondan önceki dakikalarda biraz savruk, biraz fazla özgüvenli ve motivasyon eksikliği içindeydi. Toparlanıyor derken, devre bitti.
Mitroglou, geçen hafta maçın son saniyelerinde attığı şok golle; hem kendini hem G.Saray’ı kurtarmıştı. O ana kadar, bundan sonra ilk onbiri zor görecek kadar kötülükte bir süreç geçirmişti. Dün gece de, “Sivrisinek saz olsa ne olur?” bitikliği içindeydi. Bu oyun, onu ilkonbirde tutmaz!
***
Onyekuru, fazla kişisel oynuyor diye Terim’den fırçayı yese de; huylu huyundan vazgeçmiyor. Aslında orta sahadayken (Hocasının istediği şekilde) arkadaşlarına pas veriyor ama; iş kritik noktalarda yapması gerekeni yapmaya gelince, gene bildiğini okuyor. Terim bu ucuz numaraları yutmaz. Nitekim devre arasında, Onyekuru ağır fırça yemiş olmalı ki; ikinci yarının hemen başında, Belhanda’ya verdiği ilk ciddi pasında gol geldi.
Takım toparlandı. Ama orta saha gerekli ön savunmayı yapmayınca, geri dörtlü zor anlar yaşadı. Erzurum, maç boyu canlarına okudu. Bana göre galibiyet, evsahibinin hakkıydı.