15 yaşındaki Eren Bülbül, Trabzon Maçka’da köylülerin erzaklarını çalan PKK’lıları jandarmaya ihbar ederken şehit oldu. Bu güzel ve cesur çocuğu bu haberle ve sosyal medyada paylaştığı “biriniz de demiyorsunuz ki, iyi ki varsın Eren” mesajıyla tanıyan Türkiye’nin yüreği tam anlamıyla dağlandı.
Eren’in katillerinin başında “kırmızı” kategoride aranan PKK’lı bölge sorumlusu “Zeynel” kod adlı Mehmet Yakışır vardı ve güvenlik güçleri bir yıldır onu ve bölgeye musallat olan diğer PKK’lıları arıyordu.
Müjdeyi önceki gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu verdi: “Eren Bülbül, şimdi rahat rahat ismini anabiliriz. O kalleşler cehennemde, sen cennettesin.”
Eren’in annesinin yüreği bir nebze olsun soğumuşken bu kez azıcık insaf, izan ve vicdan sahibi olan herkesin midesini bulandıran bir gelişme oldu.
Eren’in katili Mehmet Yakışır’ın defin törenine HDP’den iki isim katıldı; Diyarbakır vekilleri Remziye Tosun ve Musa Farisoğulları!
Peki, Gazi sıfatına sahip Meclis’in, namusu ve şerefi üzerine yemin eden bu iki üyesi nasıl oluyor da teröristleri ululayabiliyor, katillerin ardından gözyaşı dökebiliyor ve hatta “halkın vekili olmak bunu gerektirir” diyebiliyor?
PKK’lıların, PKK muhiplerinin ve PKK listesinden HDP milletvekili seçilenlerin böyle konuşması normaldir. Sonuçta çocuk kadın yaşlı demeden masum sivilleri, ülkede güvenliği sağlamak için canını ortaya koyan asker polisleri şehit edenler de onlar, terörü ve teröristleri savunanlar da onlar. HDP için kanıksanmış bir durum yani.
Bu durumda şunu sormalıyız. PKK’nın FETÖ’nün şehit ettikleri için değil de çatışmada öldürülen teröristler için gösterişli biçimde ağlaşan bu provokatörler nasıl girdi Meclis’e?
HDP düşüşte, net. 7 Haziran’da halktan aldığı oyu PKK’nın emrine veren ve Kürtlerin çoluk çocuğunun hendeklere gömülmesinde, evlerinin başlarına yıkılmasında payı büyük olan PKK çizgisindeki siyasi hareket bölgeden büyük tepki görüyor. HDP 1 Kasım’da, 16 Nisan’da ve 24 Haziran’da görüldüğü üzere anlamlı bir oy kaybediyor.
Kürtler tam kan emici PKK’nın uzantısı konumundaki partiyi Meclis dışında tutma kararı vermiş ve 24 Haziran’da baraj altına itmiş iken Kemal Kılıçdaroğlu yetişti imdatlarına. Teröristlerin ardından yas tutan HDP’liler Kılıçdaroğlu’nun tercihi, vatansever CHP’lilerin oyuyla girdi Meclis’e.
Bütün stratejisini AK Parti’yi Meclis’te zayıflatmak üzerine kurdu Kemal Kılıçdaroğlu. Akşener’in ipine neşeyle sarılıp 15 adet CHP milletvekilini iade-i taahhütle İP’e postalarken de, 20 yıl önce her türlü hakareti reva gördüğü Refah Partisi’nin mirasyedisi SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na ilanı aşk ederken de, CHP listelerini HDP barajı aşsın hesabıyla oluştururken de Demirtaş’a düzenli ziyaretçiler gönderirken de gayesi buydu.
Nasıl bir HDP için yaptı bunu? PKK ile bağını koparmadığı gibi bilakis PKK hedefleri için bütün imkanları seferber etmiş, demokratik hukuk devletinin siyasi partilere sağladığı meşru hak ve özgürlükleri, önemli siyasi fırsatları mundar etmiş bir HDP için. İlk icraatlarıyla bunu yeniden ve yeniden teyit ediyor zaten HDP.
Seçimlerde bir kez daha oy ve itibar kaybeden Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce muhalefeti ve terör aklayıcısı olma eleştirisi karşısında tutunabilmek için Erdoğan’a ve AK Parti’ye yükseliyor, güya. Dün grup toplantısında yaptığı konuşmanın iler tutar yanı yok ama böyle bir işlevi var.
Ez cümle; Türkiye hep bir ağızdan “İyi ki varsın Eren Bülbül” derken, PKK’sından FETÖ’süne terör örgütleri ve bu örgütlere bel bağlayanlar “iyi ki varsın Kemal Kılıçdaroğlu” diyor olmalı!