Cumhurbaşkanı Erdoğan önümüzdeki hafta ABD Başkanı Trump ile Washington’da görüşecek.
Türk-Amerikan ilişkilerinde sıkıntılı bir dönem yaşanıyor. Bunun başlıca iki sebebi var. Birincisi, PKK’nın Suriye’deki kolu PYD/YPG’ye ABD’nin alenen silah yardımı yapması. NATO müttefikimiz Amerika’nın Türkiye’nin düşmanı bölücü terör örgütüne böyle bir destekte bulunmasının hiçbir izahı yok. ABD’nin, Güney sınırlarımızda bir PKK devleti kurulması için Türkiye gibi bir müttefiki gözden çıkarması ancak bir akıl tutulmasıdır.
Obama yönetimi, Ortadoğu’da İsrail’in destekçisi bir devlet kurulması ve enerji/menfaat hesapları ile Türkiye’ye büyük düşmanlık yaptı. Acaba Trump yönetimi bu tarihî hatadan dönebilecek mi?
Erdoğan-Trump görüşmesindeki ikinci temel mesele, 18 yıldır Pensilvanya’da yaşayan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı F. Gülen’in Türkiye’ye iadesi konusudur.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Erdoğan’ın ziyareti öncesi ABD Adalet Bakanı ile görüştü. Heyetler arasında da 4 saatlik uzun bir görüşme yapıldı.
15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili binlerce itirafçının hepsi FETÖ’yü işaret ederken, bütün detayları ile FETÖ yapılanmasının hukuk ve meşruiyet dışı eylemleri, organizasyonu ortaya çıkmışken, hala ABD’yi ikna etmeye uğraşmamız, PYD’ye silah verilmesini önlemede yetersiz kalan çabalarımız, ABD’nin kabul edilemez tavrından kaynaklanıyor.
Hâlbuki tek bir belge bile F. Gülen’in iadesi için yeterlidir. Adil Öksüz’ün elimizdeki iki fotoğrafı var. Birincisi Pensilvanya’da ailesi ile birlikte F. Gülen’in dizi dibindeki fotoğraf. Gülen’den 5 yıl ders alan bir “molla” olan A. Öksüz’ün bu fotoğrafı Gülen’e olan yakınlığının belgesi. İkinci fotoğraf da Adil Öksüz’ün darbe karargâhında, kelepçelenmiş don fanila kalmış fotoğrafı. Ayrıca Adil Öksüz’ün Ankara’da bir villada yapılan darbe toplantısı kararlarını onaylatmak için 15 Temmuz öncesinde iki defa Pensilvanya’ya gitmiş olması ve darbeden iki gün önce dönmesi var...
ABD, FETÖ ile ilgili gerçekleri görmek isterse ikna olmaması için bir sebep yok. Ancak Türkiye’de hâkim kanaat; F. Gülen’in ABD hesabına çalıştığı ve ABD için çok önemli olduğu, bu yüzden de kolay kolay iade edilemeyeceğidir.
Eğer Trump’la yapılacak görüşme, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemi başlatacaksa Gülen’in iadesi ile ilgili bir gözaltı kararı çıkabilir. Bu bile FETÖ’nün korkulu rüyalar görmesi için yeterlidir.
Erdoğan-Trump görüşmesi kesinlikle biliyorum ki F. Gülen’i panikletmiştir. Bu görüşmeden olumsuz etkilenmemek için akla hayale gelmedik yollara başvuracaktır.
F. Gülen’in ABD’de etkili bir lobi gücü var. Yıllardır belediye, Temsilciler Meclisi, Senato ve Başkanlık seçimlerinde hem Cumhuriyetçileri, hem Demokratları desteklediler. Etkili insanları heyetler halinde Türkiye’ye getirip gezdirdiler.
Hatırlayınız, Mart 2015’te 100 üyeli ABD Senatosu'ndan 74 senatör, bir mektup kaleme alarak Türkiye’de basın özgürlüğü ihlallerini eleştirdi. Dışişleri Bakanı John Kerry'ye hitaben yazılan mektupta, gözaltına alındıktan bir süre sonra serbest bırakılan Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile hâlen tutuklu bulunan Samanyolu Medya Grubu Başkanı Hidayet Karaca’nın isimlerine yer verildi. Bu mektuba en büyük desteği Yahudi lobisi verdi.
F. Gülen’in ABD’deki gücü hakkında şu kadarını söyleyeyim; eğer Hillary Clinton Başkan seçilseydi ABD Gülen’i asla vermezdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinde Gülen’in iadesi konusundaki olumlu gelişmeler, başka ülkelerde de FETÖ ile mücadeleyi hızlandıracaktır.