YALÇIN: Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor. Erdoğan’ı her devirme girişiminden sonra devrilmeden geri gelip, gözlerine bakarak bu lafları etmesi statükocuları çılgına çeviriyor.
BM 71. genel kurul toplantısında odak noktası Türkiye idi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da manifesto niteliğinde bir konuşma yaptı. Toplantıyı bölgedeki ve dünyadaki gelişmeler açısından değerlendirmehnizi isteyeceğim?
İçeriği çok yoğundu. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye konusundaki çıkışları son derece haklı ve güçlüydü. Batılı liderlere ikiyüzlü yaklaşımlarını hatırlattı. Etkisi ne olur derseniz, üzgünüm derim. Bu manifestonun haklılığını zaten biliyorlar. Ama işlerine gelmiyor. Bu nedenle rahatsız oluyor görmezden geliyorlar. Böyle de sürecek. Hâlbuki Erdoğan bir BM’de adil bir sistem kurmaktan bahsediyor. Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor. Erdoğan’ı her devirme girişiminden sonra devrilmeden geri gelip, gözlerine bakarak bu lafları etmesi statükocuları çılgına çeviriyor. Diktatörlük lafları ve hakaretler tam da buradan çıkıyor. Maalesef bu devam edecek.
DARBENİN ARKASINDA AÇIKÇA AMERİKA VAR
- Türkiye terör örgütlerinin saldırısı altında. 15 Temmuz’da darbe girişimine maruz kaldı. Bunlar yaşanırken uluslararası toplum, Batı dünyası Türkiye’nin yanında değildi. Neden?
Sadece “yanında değildi” demek nazik bir ifade olur. Artık kimse saklamıyor. Uluslararası toplum Türkiye’nin karşısında, darbe ve terörün arkasında pozisyon aldı. Bunu bilerek kullanıyorum. Darbenin lideri ABD’de oturuyor. ABD bu adamı iade etmemek için ilk günden beri top çeviriyor. Batılı ülkelerin çoğu teröristleri destekliyor. Kimse lafı eğip bükmesin. Darbenin arkasında Amerika var. Darbeyi FETÖ yapmıştır. Amerika göz yummuş ve desteklemiştir. Bu işler genelde böyle olur. Ülke içerisinde bunu yapacak bir aktör bulunur ve cesaretlendirilir.
- Amerika’nın PKK’ya da benzer bir desteği var?
Terör örgütlerini desteklemek için onlara örgütlenme alanı, finans ve silah sağlanması yeterlidir. PKK’nın her başkentte çadır, her şehirde dernek kurmalarına ve yayın yapmalarına müsaade ediliyor. PKK’nın çekiç güç döneminde zirveye ulaşması tesadüf değildir. Bugün Amerika PYD’ye her türlü silahı vermiyor mu? O silahlar PKK tarafından Türkiye’ye karşı kullanılmıyor mu? Bunu Amerikalılar bilmiyor mu? Buna rağmen neden hala böyle bir beklenti içindeyiz ki. Bunu ilk kez yaşamıyoruz. Son da olmayacak. Erdoğan’dan kurtulmak isteyenler her şeyi deneyecek.
SURİYE’DE YALNIZ KALAN ÜLKE AMERİKA
-Darbeden ötesi mi var?
Darbe hiç aklıma gelmezdi. Bu kadar irrasyonel bir çizgiye savrulmuş olabileceklerini zannetmezdim. Fakat oldu. Batı’nın Türkiye’deki yetersiz ve üçüncü sınıf Türkiye uzmanları başkentlerini kandırmaya, Türkiye nefreti ve küçümsemesiyle beslemeye devam ettikçe tüm bu saçmalıkları deneyebilirler. Türkiye yıkılmadıkça güçleniyor.
- Sizinle üç ay önce yaptığımız röportajda Başbakan Yıldırım’ın “daha az düşman, daha çok dost” sözünden hareketle dış politikada sıkışan Türkiye’nin çıkış yollarını konuşmuştuk. Yeni dönem nasıl gidiyor sizce?
Bence son derece kırılgan bir dönemi atlattık. İyi yönde gelişmeler artıyor. Başbakanın üslubu hem içeride hem dışarıda çok işe yaradı. İçeride muhalefet partilerini darbe karşıtı bir zeminde birleştirebildi. Darbe sonrası süreç muhalefetle istişare ediliyor. Başbakanın çok önemli performanslarından birine darbe gecesi şahitlik ettik. İlk andan itibaren son derece kararlı, kısa, net, rahat ve ikna edici bir tavır sergiledi. Darbenin tarihi yazıldığında tüm darbe karşıtlarının cesaret ve ferasetine başbakanın cesaret ve feraseti de eklenecektir. Başbakan aslında böylesi bir süreçten başarıyla geçerek toplum üzerinde büyük bir güven de inşa etmiş oldu. Başbakanın sahici tavırları halkın üzerinde olumlu etkiler yaratıyor denebilir.
- Asıl sıkışmışlık dış politikada yaşanıyordu?
Dostları artırmak için atılan adımların oldukça kritik sonuçlar verdiğini söyleyebiliriz. Bunların hiç şüphesiz en önemli örneği Rusya ile varılan uzlaşma sonrası Fırat Kalkanı Operasyonu’nun başlatılabilmesidir. Dostları artırmanın ne tür bir sonuç ürettiğini hepimiz gördük. Uzun yıllar zorlandığımız Suriye’de bir anda resim tersine döndü ve yalnızlaşan taraf biz değil Amerika oldu. Başbakan ve Cumhurbaşkanı yine bunu da çok kastırmamaya özen gösteriyorlar. Amerika’yı da bütünüyle uzaklaştırmak bu sefer Türkiye’yi Rusya’nın kucağına itebilir. Bunun farkında olduklarından Amerika’nın tüm duyarsızlığına rağmen temkinli davranmayı ihmal etmiyorlar. Türkiye’nin önü gerçekten açıldı. Suriye’deki pus dağıldı. Bundan sonra aşırı yayılma ve köpürtme gibi bir hata yapılmazsa kritik eşik aşıldı diyebiliriz. Türkiye’nin operasyonları kendi güvenliğini sağlayacak düzeyde kaldıkça sorun olmayacaktır.
OYNANAN OYUN SATRANÇ DEĞİL TAVLA
- Bunun bir kaç hamle ile olması ilginç aslında?
Uluslararası politikanın basit kuralları olduğunu unutmamak gerek. Hikâye basit. Ne kadar az dostunuz varsa o derece kıymetsiz ve düşman için hedef olursunuz. Dostunuz için de çantada keklik. Dostunuz çoksa kıymetiniz artar. Kimseyi yok yere tehdit etmeyeceksiniz. Uluslararası ilişkiler satranç falan değildir. Kim satrançtır diyorsa kendini ve uzmanlığını fazla önemsemektendir. Bana göre uluslararası politika tavla kadar basittir. Attığınız zar neyse yapabileceğiniz o kadar. Bunu unutmak felaket olur. Tavlayı kolunuzun altına sıkıştırırlar.
PYD ŞANTAJ ARACI
- ABD’nin PYD ısrarı neden?
Çünkü elinde tek PYD kaldı. Önceleri PYD Türkiye’ye yapılan şantajın aracıydı. Türkiye’ye “sen yoksan PYD’ye destek veririz” deniliyordu. Buna karşılık Türkiye’nin ABD çıkarları uğruna savaşması bekleniyordu. Türkiye uzun yıllardır buna direndi. PYD dahil 15 Temmuz itibariyle ABD’nin kullandığı kaldıraçların hepsi kırıldı. Çünkü Türkiye için ölüm kalım savaşına dönüştü. Türkiye de Rusya ile anlaştı ve bence Amerika’ya rağmen Cerablus’a girdi. Şimdi ABD Türkiye’yi aldatmayı deniyor. “Gel beraber Rakka’ya gidelim” diyor. Neden? Niye şimdi? Hiçbir anlamı yok. Bunu Türkiye iyi biliyor. Amerikalıların elinde de Türkiye’yi kandırmaya çalışmaktan başka araç kalmadı. Amerika PYD konusunda ısrarlı. Fakat aşılabilir. PYD kullanışsız hale gelebilir ve geldikçe de terk edilir.
TÜRKİYE’Yİ BU BASKIDAN DİRENCİ KURTARACAK
Uluslararası kamuoyu Türkiye’de olup biteni pek tabi ki biliyor, anlamaktan özellikle kaçınıyorlar çünkü Türkiye’yi desteklemiyorlar. Türkiye’nin kontrol edilemez olması en temel sorunları. Kontrol etmek için çok araç denendi. Medyada aşağılamaktan, Türk hükumetlerini ve liderliğini suçlayıcı resmi açıklamalara, terör ve darbe destekçiliğine kadar. Darbenin bastırılmış olmasına “büyük bir şansın kaçırılması” olarak bakıyorlar. Tabi ki uluslararası topluma derdimizi anlatalım. Ama Türkiye’yi kurtaran dışarıda harcanacak çaba değil, içeride gösterilecek dirençtir. Direnci kırılmayan toplum her türlü komploya direnebiliyormuş. Dış güçlerin de gücünün sınırları varmış. Onu görüyoruz.
Fırat’ın doğusunda da terör devletine izin verilemez
- ABD’nin YPG’yi silahlandırma gerekçesi DAEŞ’le mücadele idi. Fırat Kalkanı bunu boşa çıkardı. Cerablus’tan sonra sırada El Bab var. Musul ve Rakka da konuşuluyor. Ne olacak sizce?
Musul ve Rakka’ya operasyon ihtimalini ciddiye almıyorum. Ne Amerika şimdilik bunu yapacak durumda ne Rakka ve Musul Türkiye’nin umurunda. Musul belki ama sonra. Rakka belki de hiçbir zaman. Türkiye’yi ilgilendiren Suriye’nin kuzeyindeki koridordur. Hatay’dan Irak’a kadar olan koridor. Fırat’ın batısı güvence altına alındıktan sonra ilk hedef doğusu olmalı. Orada da terör devletine izin verilemez. Benim sıralamam El-Bab, Münbiç, Afrin, Ayn el-Arab, Telabyad ve Haseki. Halep sınırına kadar.
- Halep sınır mı olur?
Daha fazlası zarar verir. Doğu batı hattında ise Rusya ve İran ile anlaşarak Kuzey Suriye’yi tutabilir. Sınırında terör yapılanmasına müsaade edemez. Bu Türkiye’nin varoluş meselesidir. Türkiye’yi uzun vadede bölgesel aktör seviyesinden küçük devlete çevirecek sonuçları olur. Bu kritik dönemde bunu yapabilecek boşluğa da sahibiz. ABD seçimlere gidiyor, PYD ile baş başa kalabiliriz. Yeni Başkan yeni planla gelecektir. O planda PYD taraf olmamalı. Suriye’de hedef şehirler değil teröristler. PYD’nin örgütsel mekanizmasını çökertmek gerek.
ABD’YE MAHKUM DEĞİLİZ
- ABD Türkiye’nin kendisine mahkûm olduğunu düşünüyordu. Ancak Rusya ile yakınlaşan Türkiye kendisine operasyon için alan açtı. Yıllardır ABD çıkarları için Suriye’de savaşa sokulmayı reddeden Türkiye, kendi planları için Suriye’ye girdi. ABD Türkiye’nin ilerleyişini durdurmak için her şeyi deneyecektir. Rakka ve Musul’a beraber operasyon yapalım teklifi böyledir. Uçuşa yasak bölge meselesi de böyle. Ama artık Türkiye sahada.
PKK MASAYA NEDEN ÇAĞIRIYOR?
- Demirtaş “Erdoğan düşmanları var” diyor, Salih Müslim “Kürt devleti kurmayacağız”. Ne oluyor, PKK’ya bunu kim söyletiyor?
Savaş sırasında en sert sözleri söyler, savaşla ilerlemek mümkün olmadığında rakibin hızını kesmek için masaya dönmesini istersiniz. Salih Müslim Fırat Kalkanı başladığı gün tehdit dili kullandı. Baktı işe yaramıyor, yumuşak dile dönüş yaptı. Bu Türkiye’nin doğru yolda olduğunun göstergesidir.
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ