Söz gazeteci-yazar Atılgan Bayar’a ait.. “… Erdoğan’ı korumaları gerekirken, Erdoğan'dan korunma talep eder hale geldiler…” Bu, içinden geçtiğimiz durumu çok çok iyi özetleyen bir tanım.. Genişletebiliriz.. Bayar bu sözü başka bir olay karşısında söyledi besbelli.. Ancak öyle yerinde bir tespit ki, milletvekillerine, gazetecilere, Beştepe bürokratlarına, bakanlara, bakanlık bürokratlarına, teşkilatlara kadar genişletebiliriz… Aklınıza kim geliyorsa.. Topyekün ve hedefe kilitlenmiş bir biçimde Erdoğan’ı savunmamız gerekiyordu.. Ama bakıyorsunuz konuşurken kırdığı bir pot için Erdoğan’ı kalkan yapıyor adam kendine.. İşe alırken yaptığı adam kayırma ortaya çıkmış, Erdoğan.. Aldığı hatalı bir karar uçuruma sürüklemiş memleketi, Erdoğan’a atıyor topu.. Herkes saklanıyor Erdoğan’ın arkasına.. İşler o zaman öyle kolay halloluyor ki.. Misal Lider diyor ki; “.. FETÖ konusunda yanılmışız..”.. Bir Allah kulu da çıkıp, ‘lideri ben yanılttım’ deyip harakiri yapmıyor.. “..Erdoğan’ın yanıldım dediği yerde ben ne yapabilirim?..” diyor ve elini yıkayıp gidiyor.. Yahu Lider çıkıyor, “.. Çözüm süreci konusunda yanılmışız..” diyor.. “..Lideri ben yanılttım..” diyen yok.. Siyasi siperlenmeler neyse.. İşten atılan da Erdoğan’a gidiyor, karısından boşanan da.. Ama yetti artık.. Ya çıkın ve adam gibi lideri savunun.. Ya da o makamı gündelik meselelerinizle meşgul etmeyin.. Ümmetin derdi var daha..
Kim Bu Ahmet Takan?
Yeniçağ gazetesinde bir yazar var.. Ahmet Takan.. Oda TV, Diken, T24 falan gibi siteler bayılıyor bu adamın yazılarına.. Sebebi şu.. Ahmet Takan her kapalı ortamda, kendisini Abdullah Gül’ün eski danışmanı olarak tanıtıyor.. Dolayısıyla her yazısı, “Gül’ün eski danışmanından ifşaat” lezzetinde etki gösteriyor.. Ben Yalçın Topçu’nun BBP Genel Başkanı olduğu dönemde basın danışmanı olarak tanımıştım.. Bir ay ya da iki ay sonra ise yollarının ayrıldığını öğrendim.. Başbakanlıktaki (Gül zamanında) bazı isimlere de ‘kimdir bu arkadaş?’ diye sorduğumda,“bir ay falan burada çalıştı, ‘çalışılamaz biri’ olduğu düşünüldüğünden yollar ayrıldı” cevabını vermişlerdi..Yani devlet kademelerinde deşifre olmuş durumda.. Oysa şimdi yazdığı her yazıya bir gizem katıyor.. Sanki hâlâ derinlerden bir takım bilgiler alıyormuş gibi cümleler kuruyor.. Yahu işin aslı şu; bildiğin palavra hikayeler uyduruyor.. Kötüsü, Ahmet Takan’ın yazdıkları, ciddiye alınıp da Abdullah Gül ofisi tarafından yalanlanmadıkça, sanki Gül konuşturuyormuş gibi bir algı ortaya çıkıyor.. Ahmet Takan üzerinden Gül okuması yapmak isteyenlere tavsiyem şudur.. Halen hem Ahmet Sever hem de Fehmi Koru, zaten bir fotoğraf veriyorlar.. Ayrıca nereye hizmet ettiği belli olmayan başka isimlerden şifre çözmeye çalışarak enerjinizi harcamayın..
O işadamları kendini biliyor
Cumhurbaşkanı’nın, bu topraklarda edindikleri malı mülkü yurt dışına kaçıran işadamlarına dönük sözlerine iş dünyası tepki göstermiş.. “.. Biz değiliz o..” diyorlar.. Eğri oturalım doğru konuşalım. Bu ülkenin büyük sermayesi dediğimiz bazı ailelerin şirket merkezlerini dahi dışarıya taşımış olmasını eleştirmek suç mu?.. Eleştirmesin mi bu ülkenin lideri?.. Her gittiği ülkeye dünyanın en büyük uçağıyla taşıyor işadamlarını Erdoğan. Oralarda kendi kurduğu siyasi irtibatı ekonomik partnerliğe dönüştürecek adımlar atılsın diye.. Normalde iş dünyasının kurduğu ilişkiler üzere oluşturulan siyasi partnerlikler vardır. Misal büyük bir Alman markası Türkiye’de fabrika kurunca, iki ülke liderleri ister istemez bir araya gelir yani.. Ama burada resmen Erdoğan taşıyor işadamlarını dünyanın dört bir yanına.. DEİK başta olmak üzere pek çok dış iktisat birlikteliğine hamilik yapıyor. Yapılan her iş konseyinde, Türk işadamlarına ‘devlet’ olarak referans olduğunu söylüyor.. Ama bazı işadamları malı mülkü taşımış, tabir yerindeyse kaçırmış memleketten.. E bir zahmet, buna da tepki göstermeye hakkı olsun Erdoğan’ın.