Gökyüzünden bir meteor taşı düşse bunu Erdoğan’dan bilen patolojik bir kafa yapısı var.
Sahiden Erdoğanfobizm, CHP’nin başını çektiği eski Türkiye bloğu mensupları tarafından salgın bir hastalığa dönüştürülmek isteniyor.
Her şeyin müsebbibi olarak Erdoğan gösteriliyor.
Terörün müsebbibi olarak da Erdoğan gösteriliyor.
Zaman zaman bunu kaba ve açık bir dille yapıyorlar, zaman zaman da terör dolayısıyla milletin öfkesinin yoğunlaştığı dönemlerde daha sofistike ve örtük bir dille yapıyorlar.
Kılıçdaroğlu’nun, “Anayasal değişikliklerden vazgeçersiniz terör biter” veya “Başkanlık ısrarı teröre neden oluyor” biçimindeki sözleri işte bu anlayışın bir ürünü.
Bir farkla: Sofistike değil ama örtük.
Darbe sürecinde de aynı şeyi yapmışlardı.
Darbe gecesinde hiç beklemedikleri şanlı millet gerçekliğiyle karşı karşıya kalınca, “Biz de darbeye karşıyız, FETÖ’nün kökü kazınmalı” dediler.
Üzerinden çok zaman geçmeden de tornistan ettiler.
Bu kez, “Böyle darbe mi olur? Bu bir senaryo, bir tiyatro… Erdoğan’ın, kendi Başkanlık emelini gerçekleştirmek için tertiplediği bir oyun” demeye başladılar.
Önce örtük bir dille, sonra açık ve kaba bir dille bunu demekten kaçınmadılar.
Terör için de gerekçeleri aynı.
Güya Erdoğan, milleti, kendi Başkanlık isteği doğrultusunda safına geçirmek için devletin ve milletin tehlikede olduğu algısını oluşturmaya çalışıyormuş!
Terör bunun bir enstrümanıymış!
***
Ülkemizde her Allah’ın günü bir terör eylemi gerçekleşiyor neredeyse.
Bazen PKK’lı alçaklar, bazen DEAŞ’lı teröristler, bazen de FETÖ’cü haşhaşiler tarafından…
Ana muhalefetin başkanı veya sözcülerine bir bakıyorsunuz önce teröre şiddetle karşı olduklarını açıklıyorlar.
“Terörle mücadele konusunda sonuna kadar Hükümetin yanındayız, ne istiyorlarsa getirsinler, destek verelim” diyorlar.
Tam “bravo, işte bu!” demenize fırsat bırakmadan, ertesi gün boca ediyorlar eski genlerini ve alışkanlıklarını:
“Erdoğan ve AK Parti Hükümeti Suriye’nin içişlerine karışmasaydı bütün bunlar olmazdı. Erdoğan’ın Başkanlık sevdası ülkeyi bu hale getirdi. Erdoğan Başkanlık ısrarından vazgeçmezse kan dökülür, terör devam eder.”
Gene her şeyin müsebbibi olarak
Erdoğan’ı ve AK Parti Hükümeti’ni suçlayan bir dil…
Sözde FETÖ’nün kökü kazınsın istiyorlar ama gerçekte, kökünü kazımak istediğimizde de karşımıza dikilip, “Herkesi FETÖ’cü diye etiketlendirip kamudan atıyorsunuz, hapse tıkıyorsunuz, zulüm işliyorsunuz, masumların canını yakıyorsunuz” yollu suçlamalar getiriyorlar.
FETÖ’ye bu yolla arka çıkıyorlar açıkçası ama kendilerini gizlemek için de, “FETÖ’cülerin kökü kazınsın!” yollu ön demeçler veriyorlar kurnazlıkla.
Bize dedikleri şu:
FETÖ’yle mücadele edin ama gazetelerini ve televizyonlarını sakın kapatmayın!
PKK ile mücadele edin ama zinhar gazetelerine ve televizyonlarına dokunmayın!
Kapatırsanız, dokunursanız karşınızda bizi bulursunuz…
Gerekçeleri hazır:
Demokrasi!
Medya ve ifade özgürlüğü!
Yani FETÖ’nün ve PKK’nın gazete ve televizyonlarını kapattığımız andan itibaren karşımıza dikilen bir CHP var.
Kılıçdaroğlu’na “DEAŞ’ın bir partisi Meclis’te olsun ister misiniz, DEAŞ terör örgütünü öven ve devlete/hükümete zalim ve katliamcı diye saldıran gazeteleri ve televizyonları olsun ister misiniz?” diye soracak olsanız kıyameti kopartır.
Bu kez “Demokrasilerde buna izin verilmez!” der.
***
Terör örgütleri arasında fark gören ve bazı terör örgütlerini koruyan/kollayan bu tavrın nasıl bir Erdoğanfobizme yaslandığını görüyoruz.
Rusya Büyükelçisi’ni alçakça ve kalleşçe öldüren FETÖ’cü haini el-Nusracı yapmak için CHP Genel Başkan Yardımcısının sarf ettiği çaba, kimlerin gerçekte kimlerle iş tuttuğunun delili.
Erdoğanfobizm, Türkiye düşmanlığına savrulmuş tedavisi gayr-ı kabil patolojik bir olgu.