İstanbul’da seçimleri ancak ittifak tabanını konsolide ederek kazanabileceğini bilen, hele de 23 Haziran’da tek şansının bu olduğunu fark eden CHP adayı kampanyasındaki “mağdurum” tonunu iyice artırdı.
Öyle ki kampanyada belirgin şekilde işlenen “herkese gülümseyen adam” teması “trajik” bir hale büründü. Gülden Karaböcek albüm kapaklarındaki gibi. Bir gülümseme işareti olarak dudaklar yanaklara doğru yayılmış lakin gözler kederli. Kaşlar endişeyle yukarı kalkık.
Türkiye’de karargah kuran yabancı medyaya konuşurken S-400’lerden EYT’lilere Doğu Akdeniz doğalgazından Brüksel’e selam çakma işine kadar konu çeşitliliği olan Ekrem Bey, Türkiye kamuoyuna yönelik yayınlarda ise HDP ile ittifak, terör örgütlerinden kendisine gelen destek ve FETÖ hakkındaki sorulara bilhassa cevap vermiyor ve şunu diyor:
“Bırakalım ama şimdi bunları... İstanbul’u konuşalım. 23 Haziran’da İstanbul seçime gidecek. Üzülüyorum ama bakın çok üzülüyorum…”
Gazetecilerle polemiğe girip “Gördünüz mü, bana ne sordular, <yandaş medya> tarafından mağdur ediliyorum” havası yaratıyor ama İstanbul projelerini de bir türlü anlatmıyor.
Oysa anlatsa iyi olur. “İmamoğlu varsa umut var” demek kolay. İstanbulluların umuda, kucaklanmaya değil depreme karşı güvenli yapılara, trafikte bekleme süresinin kısaltılmasına, yeşil alanların artırılmasına, otopark sorununun çözülmesine ihtiyacı var.
***
AK Parti adayı Binali Yıldırım ise kampanyasını tamamen bunun üzerine kurmuş vaziyette. 31 Mart’ta çalınan oylarıyla ilgili soru geldiğinde cevaplıyor ama oradan yürümüyor. Doğru olanı yapıyor.
Tartışma programları iki aydır şaibeli İstanbul seçimlerde kimin daha mağdur olduğu konusuna sabitlenmiş olsa da yol almadıkları ortada. Çok gürültü çıkarıyor, çok hararet üretiyorlar ama beyhude. Patinaj yapıyorlar çünkü.
İstanbulluların duymak istediği kimin daha çok ya da daha gerçek mağdur olduğu değil artık. Kimin ne yapacağı.
Geçen gün seçmenin adayları sadece söyledikleri üzerinden takip etmediğini, kimin neyi yapmaya daha kabiliyetli olduğunu da değerlendirdiğini ifade etmişti Binali Yıldırım. İstanbul için seçim sathı mailine girildiği şu günlerde en doğru yaklaşım da bu aslında.
Başka adaylar olmakla birlikte “ikinci tur” tadında bir seçim olacak 23 Haziran. Yarış AK Parti adayı Binali Yıldırım ile CHP adayı Ekrem İmamoğlu arasında geçecek. Seçmen seçimini ikisi arasından yapacak.
AK Parti’nin kendi tabanını ideolojik siyasi bağlılığına, CHP’nin ittifak tabanını ideolojik siyasi açıdan Erdoğan-AK Parti karşıtlığına çağırması bu saatten sonra çok da işe yaramayacak. Çünkü seçmen icraattan soracak.
***
İşte o nokta Binali Yıldırım’ın rakibine yıldırım hızıyla fark attığı nokta. Türkiye’nin her karış toprağına olduğu gibi İstanbul’una da bölünmüş otoyollar ören, boğaz geçişleri ve tüneller başta olmak üzere her coğrafi zorluğu modern, sağlıklı ve güvenli yöntemlerle kolay geçilir kılan kişi o çünkü. Kalabalık metropolde herkesin daha ucuza mobilize olmasını sağlamak üzere vaatlerde bulunan da o.
CHP adayından farklı olarak tatsız bir konuya da giriyor Binali Bey. Beklenen İstanbul depremi gelmeden tüm İstanbul’u hızla güvenli binalara nasıl alacağını anlatıyor. Ben bu bahsi bilhassa önemsiyorum ve konunun aciliyet gerektirdiğini yıllardır söylüyorum.
Değerli bulduğum bir diğer vaat ise yine Binali Yıldırım’a ait olan “Yeşil Ağ Projesi”.
Yeşil Ağ projesi 20 İstanbul deresinin canlandırılıp çevresinin yeşillendirilmesini içeriyor. İstanbul’un kuzeyinde yer alan yeşil alanla güneyinde dar uzun bir şeritte sıkışık vaziyette yaşayan İstanbulluları buluşturmayı amaçlayan bir proje bu. Derelerin etrafına yapılacak uzun yürüme ve bisiklet yolları gibi trafiğin alttan akacağı yeşil şehir terasları da İstanbul’a nefes aldıracak, çehre değiştirecek nitelikte işler.
Ramazan Bayramınız mübarek olsun.