“Kemalist” tanımlamasıyla ortalığa dökülenlerin yaşadıkları en büyük trajedi, Gazi Mustafa Kemal’in, bu topraklar için ifade ettiği deha kimliğini tanımamalarıdır. Okumuyorlar. Tarihi, günlük siyasetin oyuncağı haline getirmiş kalemler üzerinden takibe çalışıyorlar. (Bu sözüm muhafazakar kesim içindir aynı zamanda, tarihi siyaset şartlanma dışı okusalar, "Atatürk düşmanlığı" kavramının aslında bir İngiliz algı operasyonu olduğunu anlayacaklardır.)
Kendilerini Kemalist olarak algılayan, aslında, onun Türkiye Cumhuriyeti için belirlediği stratejik zeminden haberdar olmayan kesimin, mesela, iki de bir diktatör Beşar ile el sıkışma telaşları tarihsel bir felakettir!.. Tarihin şaşmaz terazisinden baktığınızda Beşar, İngiliz-Fransız sömürgecileri arkasına alarak “Suriye Krallığını” kurma hevesine düşmüş emperyalist işbirlikçisi Şerif Hüseyin’in Şam’a kral yapılmış oğlu Faysal’dan başka bi’şey değildir. Gazi, Şerif Hüseyin’in elini sıkar mıydı, bulduğu yerde alnından vururdu...
Kuva-yı Milliye toprakları...
Açın, genç tarihçi Enes Demir’in yeni çıkan kitabı “Arşiv Kaynakları ve Salnameler Işığında El-Bab Tarihi” kitabını okuyun, ince bir kitap, korkmayın. Bugün askerlerimiz ile ÖSO’nun kontrol altına aldığı El-Bab’ın, “Anadolu İhtilali”nin ruhunu oluşturan Kuva-yı Milliye’nin ilk kurulduğu bölgelerden biri olduğunu göreceksiniz. Özetleyeyim.
Faysal’ı Şam’da sözde bir krallığa taşıyan İngilizler’in 1918’deki işgal harekatı, Suriye’de iki yönlü hareket başlatmıştır. Faysal’ın özellikle Halep’in işgalinden sonra güçlü Türkmen aileleri başta, Türk unsurlara karşı başlattığı baskı ve kıyım politikası, Anadolu’da kurulan Kuva-yı Milliye örgütünün benzerinin Halep’te kurulmasına yol açtı, Osmanlı ile birlikte yaşamak isteyen Araplar’ın kurduğu Kuva-yı Milliye ise El-Bab merkezli çalışıyordu. Bölge halkının işgalcilere karşı savunması için Antep jandarma zabiti Esad Bey’in Cerablus üzerinden El-Bab ve Münbiç harekatlarını gerçekleştirmesi, tipik bir jeo-politik gerçekliktir, bugün aynısını yapıyoruz!..
Uzatmayacağım, Türk ve Araplar’ın oluşturduğu iki Kuva-yı Milliye teşkilatı kısa zamanda Halep’ten, Lazkiye, Humus, Beyrut, Amman, Kuneytra, Hama ve Trablusşam’a yayılmış, liderliğine de takma adı Özdemir olarak bilinen Ayntab (Antep) Komutanı Ali Şefik Bey gelmiştir. (Suriye Türkleri- Yard. Doç. Dr. Ömer Osman Umar)
Suriye’de kurulan bu Türkmen-Arap Kuva-yı Milliye güçleri, önce, Halep’in düşmesinden hemen sonra Gazi’nin kentin kuzeyinde oluşturduğu Anadolu’ya İngiliz ilerlemesini durduran savunma hattının güçlenmesine, Kurtuluş Savaşı yıllarında da Anadolu topraklarındaki Fransız işgalinin sonlanmasına askeri destek vermiştir.
Tarihçi Demir şöyle yazıyor: Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu işbirliği ile Türk-Arap sefer gücünün Fırat Kalkanı’nda icra ettiği mücadelenin benzeri, Milli Mücadele yıllarında yaşanmıştır.
Aradaki fark, Suriye’deki Türkmen ve vatansever Arap kardeşlerimizin dedeleri bizim kurtuluş mücadelemize kanlarıyla destek olmuşlardı, şimdi biz onların kurtuluşu için yanlarında yer alıyoruz. Bu, Gazi Mustafa Kemal’in vasiyetinin yerine getirilmesidir!..
Mareşal Çakmak’ın tarihi El-Bab açıklaması
Bitmedi, anlatıyorum. Tarih 1921. Halep’in Türk ve Arap’ı işgale karşı ayaklanmış, İngiliz yapmadığını bırakmıyor. Halep Müdafa-i Hukuk Cemiyeti, Kilis-Antep-Rakka hattında oluşturulan Türk Kuva-yı Milliyeciler’den destek istiyor. Hacm Paşa, 650 kişilik müfrezesi ile geliyor, El-Bab’ı alıyor. 14 Mayıs 1921... Mareşal Fevzi Çakmak Ankara’da Meclis kürsüsünde şöyle konuşuyor: Düşman kuvvetlerini Antep önlerinden dağıtmak için Rakka, Münbiç, El-Bab taraflarından Halep’in doğu ve batı yönlerine kadar olan bölgeyi kontrol altına aldık...
Bu, Anadolu’daki işgallerle savaştığımız bir dönem, Kuva-yı Milliye El-Bab, Münbiç ve Rakka’da!..
Niye?.. Çünkü Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının verdikleri mücadele, Anadolu’nun güvenliğinin, diplomatik oyunlarla bize zorlanmış sınırların ötesinde başladığını gösteriyor. Bunu “İslamcı” olarak suçlanan Erdoğan ve “milliyetçiliği tu-kaka yapılmış” Bahçeli görüyor, “Kemalistim” diyen meslektaş, (mealen) “ÖSO denilen o çapulcu ordusuyla ne işimiz var El-Bab’ta” diye yazabiliyor...
Yazıklar olsun, başka ne diyeyim...
SON SÖZ: MHP’nin 15 Temmuz emperyalist işgal harekatının püskürtülmesinden sonra Yenikapı’da doğan Kuva-yı Milliye Ruhu’na sadık kalmasının nedeni bu. Atatürk’ün kurduğu parti yolunu şaşırdı, cepheyi onlar, “milli ve yerli ruhla” tahkim ettiler. Tarih yazacaktır.