Trump'ın ambargo ve vergi artırımı ile dünyayı terbiye etme politikasının orta ve uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağını şimdiden kestirmek zor; ama bu ekonomik savaşın ABD'nin galibiyetiyle sonuçlanmama ihtimali çok daha yüksek.
Zira muhatap ülkelerin hiçbiri ABD'nin haydut tavrına eyvallah edeceğe benzemiyor.
Türkiye'nin verdiği tepki ise ekonomiyle terbiye etme politikasına karşı güçlü bir direnişi temsil ediyor. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın iş dünyasıyla ortaklaşarak açıkladığı tedbir ve eylem planlarının dikkatle uygulanması halinde 2019'da ekonomik baskının azalacağını umabiliriz.
Doğrususu vatandaşın bu ekonomik saldırılar karşısında aldığı pozisyon da takdire şayan. Milletçe bunun da üstesinden geleceğimize dair bir inanç taşıyor halkın çoğunluğu.
***
Ekonomik savaşın amaçlarından biri de halkı sokağa dökebilmek. Komşu İran'da bu kısmen başarıldı. Bizde ise ekonominin güçlü temellere sahip olması ve yaşananların sebeplerine dair farkındalığımız sayesinde bu tür sonuçlar oluşmuyor.
Ancak bir kaç gündür basının ve ilgili bakanlığın dikkat çektiği fırsatçılara karşı önlem almak şart. Maliyet giderlerinde artış olmayan ürünlerin raf fiyatlarının değiştiğine şahit oluyoruz. Eskiden 50 TL'ye yaptığımız alışverişi 70 TL'ye yapıyoruz. Aylık ve yıllık enflasyonun yüzde 100'lerin üzerine çıktığı 80'li ve 90'lı yıllardan sonra tek haneli rakamları gördük. Ekonomik mücadelede üzerini düşeni yapmaya hazır olan vatandaşın şimdi bir de bu fırsatçıların yol açtığı aşırı fiyatlamalara maruz kalması, yaratacağı hoşnutsuzluğun yanı sıra söylem ve eylem bütünlüğüne de zarar verecektir.
***
Mevcut durumda yapılması gereken ve yapılmaya çalışılan, ekonomik savaşı fırsata çevirmek. Başkan Erdoğan'ın sıkça dile getirdiği bir husus var; kötü müttefik insanı mal sahibi yapar. NATO'nun Türkiye'ye ihtiyacı olduğunda güvenlik şemsiyesi olmaması, istediğimiz İHA'ların verilmemesi, ABD'nin bize sattığı silahların kime karşı kullanılacağının emrini de vermeye kalkması, F 35'lerle ilgili tavrı vs... Bütün bunlar Türkiye'nin milli savunma hamlesi başlatmasına sebep oldu. Bugün artık pek çok silahı tek başımıza ya da yabancı ortaklarla, "nasıl yapılır" bilgisini de edinerek imal ediyoruz.
***
Türkiye'nin ithalat kalemlerinden en büyüğünü teşkil eden enerji alanında da bugünkü krizin önümüze koyduğu dersleri görmezden çok daha önce tedarikçileri ve enerji kaynaklarını çeşitlendirmek ve nükleerden rüzgara pek çok alanda kendi enerjisini kendi üreten ülke konumuna geçebilmek için bir atılım başlattık.
Tarım ve hayvancılıkta bir zamanlar övündüğümüz kendi kendine yeten ülke konumunu da yeniden kazanmalıyız. Bu iki alanda uygulanan politikaların beklenen sonucu vermediği görülüyor. Hayvancılıkla ilgili teşviklere rağmen hala et ithal ediyoruz. Bayramda kurbanlık pazarının yüzde kaçı yerli hayvandı acaba?
***
Önemli bir konu da kağıt israfı. Malum kağıt dediğimiz o basit mamulü çoklukla ithal ediyoruz. Cari açık yaratan kalemlerden birisi yani. Meslektaşlarımız bilir, gazeteler için fazla tirajın kağıt fiyatlarındaki artıştan dolayı karlılık anlamına gelmediği bir dönemdeyiz. Kağıt bu kadar kıymetliyken etrafınızdaki kağıt israfına bir dikkat edin lütfen. Gazetelere ulaşan ve paketi dahi açılmadan çöpe giden o kadar çok 'kağıt' var ki. Aşırı abartılı davetiyeler, belediyelerin önemli gün tebrikleri mesela... Size gelen bir tane. Ama ondan 10 bin, 100 bin basılmış. Bunlara ödenen paraların haddi hesabı yok.
Tasarruf edeceksek hep birlikte edelim. Zırva şeylere harcanan paranın göze battığını da bilelim.