Başlıktaki cümleyi ekranlarda geçirdiğim yıllar boyunca kim bilir kaç kez kullanmışımdır. Reklama pas atınca şöyle bir rahatlar, kahveye sarılırdım... Ama bu rahatlama sadece bir, bilemediniz iki dakika sürer, ardından gene kafanızı toplar ve başlardınız bıraktığınız yerden programa... Salt reklamlar değildi bana soluk aldıran, şiirler de vardı dört elle sarıldığım ve de çok sevdiğim bir araçtı söyleyecek lafım bittiğinde.
Şiir bu coğrafyada Orta Çağ’dan bu yana çokça başvurulan bir tür araçtır. Sadece duygulara değil kişisel hatta ekonomik çıkarlara da hizmet etmiştir. Anlatılan bir öyküye göre IX. yüzyılda şiir bir malın tanıtımında da kullanılmış:
"Peçe satmak için Medine'ye giden Küfe'li bir tüccar, siyah olanların dışında bütün peçeleri satmış. Yakın dostu olan şair ve hadis yazarı El-Darimi'ye sermayeyi kediye yüklediğini, kedinin de ölmek üzere olduğunu söylemiş. Siyah peçelerden bir tane bile satamadığını anlatmış, gözyaşları içinde. Ünlü şair de 'merak etme onların hepsini satmanı sağlarım' demiş ve hemen bir şiir yazmış:
Gel sor siyah peçeliye,
Ne yaptığını dindar imama.
Namaz için cübbesini toplamıştı
Seni cami kapısında görünceye kadar.
Şiiri Sinan adında biri bestelemiş ve şiir çok ünlü, dillerden düşmeyen bir şarkı olmuş. Medine'deki bütün kadınlar siyah peçe almaya başlamış. Iraklı tüccar bütün peçelerini satmış. Bu olaydan sonra El-Darimi gene inzivaya çekilmiş....”
İşte bu, şarkılı reklamın dünyada bilinen ilk örneğidir.
Avrupa'daysa klasik antik çağdaki destan ve baladlarla kıyaslanacak, bazı savaş parçalarıyla, edebiyattan sayılmayan, uzayıp giden vezinli vezinsiz aşk öyküleri dışında bir esere rastlanmaz.
Destansa İslami Ortadoğu'da tekrar doğması, İslam öncesi Pers şiir parçalarının, eski Pers epik geleneğinin bulunduğu İran'da olmuş. Şair Firdevsi, eski İran tanrı ve kahramanlarının serüvenlerini anlattığı uzun şiiri 'Şehname'nin Pers-Türk kültüründeki yeri Batı'daki İlyada, Odise Eneid'den farklı değildir. Özetle, Farsça ve Türkçe şiirlerin tümü İslami’dir. Türkçe destanların tümü Orta Asya Türklerinin kahramanlık öyküleridir. Mutsuz aşk serüvenleriyse gerek Türk gerekse de İranlıların yaygın olarak kullandıkları bir başka anlatım türüdür...