16 Nisan’da ülkenin geleceğini oylayacağız.
Dostumuz da belli, düşmanımız da…
Bu ülkeye ne kadar düşman varsa kimin tarafından korunup kollandığı da…
Avrupa, Türkiye düşmanlığı yapan terör örgütlerinin karargâhı konumunda.
Avrupa tetikçileri üzerinden başarılı olamayınca, kendisi harekete geçti.
Cumhurbaşkanı’mızın deyimiyle, “maskeli balo bitti!”
***
Avrupa gerçek yüzünü gösterdi.
Avrupa “hayır cephesi”nin başını çekiyor.
Kendilerinin besleyip üzerimize saldığı “Hayır cephesi”nin bileşenlerine de sınırsız özgürlük tanıyor kendi topraklarında.
Bilumum terör örgütlerinin hamiliğini yapan Avrupa, referandumda “evet” çıkması halinde Türkiye’nin AB üyeliğinin sona ereceğini ilan ediyor.
Çok korktuk…
Ülkemizin yönetim sistemiyle niye bu kadar ilgili oldukları açıkça ortada.
Çünkü onlar, güçlü bir Türkiye olsun istemiyorlar.
Yönetebilecekleri, dahası boyunduruk altına alabilecekleri güçsüz ve çapsız bir Türkiye olsun istiyorlar.
O yüzden güçlü Erdoğan liderliğine karşılar.
Ve o yüzden ödleri kopuyor “evet” denilmesinden.
Ne yapsalar boş…
***
Bu millet güçlü bir biçimde “evet” diyecek!
Sahada, gece gündüz demeden çalışıyoruz.
Görünen o ki; milletimiz hem Türkiye düşmanlarının, hem de o düşmanların asıl sahiplerinin oyununu bozmak için 16 Nisan’ı iple çekiyor.
Göreceksiniz, aziz milletimizin büyük bir çoğunluğu “evet” diyecek.
Kılıçdaroğlu’nun yalanları sökmeyecek.
Millet gerçekleri görüyor artık.
Terör örgütlerinin “hayır cephesi”nde bir araya gelmesi de her şeyi açıklıyor.
O terör örgütlerinin efendilerinin, canhıraş bir şekilde “hayır cephesi”ni tahkim etmek için nasıl çabaladıklarını da aziz milletimiz görüyor.
Kılıçdaroğlu kendisini; hem terör örgütlerinin safına yerleştirip, hem de o terör örgütlerinin efendilerinin övgüsüne ve sevgisine mazhar kılıyor. Biz de bu gerçeği dile getirdiğimiz zaman veryansın ediyor.
Bir de sıkılmadan yalan söylüyor.
Her “hayır” diyene terörist dediğimizi iddia ediyor.
Çarpıtmanın bu kadarına da pes vallahi!
Bütün terör örgütleri ve onların arkasındaki sahipleri topyekûn “hayır” demiyor mu ey Kılıçdaroğlu?
Sen de onlarla birlikte “hayır” demiyor musun?
O Türkiye düşmanı terör örgütlerine yardım ve yataklığın ötesinde sahiplik yapan Avrupa; seni baş tacı etmiyor mu, seni ne çok sevdiğini göstermiyor mu?
Bunu söylediğimiz için rahatsızlık duyuyorsan, duymaya devam et. Ama gerçek bu…
Onlarla bir cephede hizalanmaktan rahatsızlık duyuyorsan, sahiden pozisyonunu değiştir de inanalım.
Hem onlarla beraber ol, hem de şikayet edip dur. Bir Kılıçdaroğlu klasiği işte!
Bu bahiste dediğimiz şey gayet açık: Bütün teröristler “hayır” diyor, ama her “hayır” diyen terörist değildir.
Ama terör örgütleriyle aynı cephede hizalanmanın da bir bedeli olmalı...
***
Ey sadece kendi ülkesini düşünenler! Bu ülke için neyin hayırlı olup olmadığını bilmek için düşmanlarınızın oklarını takip etmeniz yeterli…
İmam Şafii hazretleri der ki:
“Düşman okunu takip edin, o sizi Hak ehline götürür.”
Che Guevara der ki:
“Düşmanlarınız sizi seviyorsa biliniz ki sizde puştluk vardır.” (Bu sözü bulup aktaran Salih Tuna kardeşimin kulakları çınlasın!)
Bu ülkenin düşmanları Erdoğan’ı sevmiyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne şiddetle ve hiddetle karşı çıkıyorlar.
Düşmanlarımızın tüm okları Erdoğan’a ve yeni sisteme kilitlenmiş durumda.
Düşmanlarımızın kimi sevdikleri de ortada.
İşte 16 Nisan’daki tercihimizi belirleyecek ölçü bu.
O yüzden; düşmanlarımızı kahretmek, yeniden büyük ve güçlü bir Türkiye için aziz milletimiz “evet” diyecektir.
Başkaca söze gerek yok.