CHP’li Dursun Çiçek, FETÖ ağzıyla tehditler savuran başsavcının adını yargıdan gizlemiş.. Hatırlayın ne demişti; “..bazı başsavcılar bize ‘siz indirin biz yargılayalım’ diyor…” Öyle mi?.. Çiçek’e inanacaksak eğer bu sözü edilen Fetö kalıntıları hâlâ yargıda… Değilse Çiçek yalan söylüyor demektir.. Hangisi?.. Önceki gün Çiçek savcılıktaydı.. O sözleri soruldu, o da anlattı.. Savcı isim istedi.. Çiçek isim vermedi.. Durun şimdi bir dakika..Kendisi de FETÖ mağduru olan ve sonrasında aktif siyasete giren Çiçek, seçilmişlere parmak sallayan bir yargı cuntasını faş etme imkânı varken bunu reddetti, öyle mi?.. Kimse kusura bakmasın ama bu Çiçek’i tartışmalı konuma sokar.. Yani biri çıkacak ve 15 Temmuz’da yarım kalan işlerini bitireceklerini söyleyecek.. Bunu sessizce dinleyen bir seçilmiş ve aynı zamanda FETÖ mağduru hiçbir şey yapmayacak.. Bizden de buna inanmamızı mı bekliyorlar?!.. Değildir..
Doktora, öğretmene şiddet diye ayrı kategoriler yoktur
İstanbul’da bir doktorun hastası tarafından öldürülmesi üzerine yeniden ‘doktora şiddet’ tartışmaları başladı.. ‘Doktorlar dövülmesin’, ‘doktorlar öldürülmesin’.. İyi de muhasebeciler, butik tezgahtarları yahut bakkal çırakları öldürülsün mü?.. Ya hu anlamıyor musunuz, sorunun temelinde doktora şiddet, öğretmene şiddet, son ütücüye şiddet gibi ayrı kategoriler/gruplar yok.. Mesele tümden‘şiddetle topyekün mücadele’ meselesi.. Şiddeti gruplandırıp ayırdığımız zaman hep birlikte kaybediyoruz..
Hakim bir anne ve savcı bir babanın oğluymuş
Bakırköy’de kız arkadaşını darp ettikten sonra aracını insanların üzerine süren şehir eşkıyasının haberi bu cümleyle veriliyor. Çünkü daha evvel de çeşitli olaylara karışmış ama hep serbest kalmış.. Ne zor şey anne babanın nüfuzlu insanlar olması. Halbuki sinir uçlarımıza dokunan ne olayların failleri serbest kalıyor.. Kimbilir belki de sırf bu yüzden kararda haksızlık/adaletsizlik olacak..
Nilgün Bodur konusunda serbest piyasanın yanındayım
Yazdığı kitabındaki sözlerin araklama olduğu ortaya çıkan aforizma yazarı Nilgün Bodur’un kitabı yok satıyormuş.. Anlaşılan bu saçmalıkların bu kadar büyütülmesi doğrudan ve tartışmasız bu araklamacı yazara yaramış.. Düşünsenize.. İntihalini; “Bir sözün altında imzam olması o sözün bana ait olduğu anlamına gelmez..” diye savunan bir saçmalığı sürekli gündemde tuttukça bundan en fazla o faydalanıyor.. Ve ben bu vesileyle bir kez daha anladım ki, bu kadına kızmanın anlamı yok.. Demek ki arzı talep belirliyor..
Geleceğin bilim adamları Hatay Payas’tan yetişecek
Hatay Payas’ta ücretsiz eğitim veren bir Stem programı olduğunu duymuş muydunuz... Stem, geleceğin eğitim modeli.. Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematiğin birbirine entegre edilmiş hali. Pek çok üniversite bile Stem konusunda hazırlıksızken, Hatay/Payas’ta bu yönde çalışan bir merkez olduğunu biliyor muydunuz?.. Burada, Robotik Kodlama, Matematiksel Modelleme, Bilimsel Sorgulama gibi sınıflar var ve bu sınıflarda geleceğin bilim adamları yetişiyor.. Yaşıtları sokaklarda top peşinde koşan çocukların gündeminde; sensörler, elektronik devreler, üç boyutlu yazıcılar, lego minstorms’lar falan var. Burada eğitim gören çocuklar, Los Angeles’ta düzenlenen FRC adlı robotik yarışmada 11 ödülün 2’sini ülkemize getirdiler. Bu merkezin, kaynaklarını gereksiz işlere harcayan bütün belediyelere örnek olması gerekiyor…