Kemal Kılıçdaroğlu rahatsızlığını bildirmişti ama İstanbul’a “belediye reisi” seçilen Ekrem İmamoğlu “dünya lideri” rolleri kesmeye devam ediyor.
En son Kanada Büyükelçisi’ni aramıştı.
Kaz Dağları civarında altın arayan Kanada firmasının çevreye zarar “vermemesini” rica etmek (!) üzere herhalde... Yeminli İmamoğlu militanlarına soracak olursanız, “Rica etmedi, Kanada’ya nota verdi...” (Hindistan Büyükelçisi’ne hangi notayı verdi, onu söktüremedik.)
Öyle ya, Kanada Büyükelçisi işbu “çevreci” notayı görünce titreyip kendine gelecek, olmayan “yetkisini” kullanarak altın arama çalışmalarını durduracaktı.
Fakat, Zülfü Livaneli’nin “sitayişlere” boğduğu ve “solun lideri” ilan ettiği Ekrem İmamoğlu ne “solcu” dur, ne “solun lideri” olma potansiyeline sahip bir isimdir, ne de “çevre duyarlığı” gelişmiş bir kimsedir.
Solcu değil, sağcıdır... ANAP kökenlidir. Bir dönem Fetullah’ın yayın mecralarına bulaşmıştır.
Solun değil, “kapital”in liderdir.
Fukara bir kimse değil, “ultra zengin” bir adamdır. Binlerce daire ve AVM sahibidir...
Çevreden değil, “betonlaşmadan” yanadır.
Soru şu:
Kanada Büyükelçisi’ne nota veren Ekrem İmamoğlu, Kaz Dağları civarında satın aldığı yüzlerce dönüm (kaç hektar ettiğini orman yakan Heval’ler iyi bilecektir) araziyi çevreye mi kazandıracak? Ağaç filan mı dikecek?
Beylikdüzü nedir peki?
İstanbul’un en çirkin “beton anıtı” olan Beylikdüzü’nü bu hale kim getirdi?
Ayrıca hangi solcu lider Beylikdüzü’ndeki binlerce daire ve AVM’nin sahibidir?
Bu soruların cevabını “yiğidim aslanım” Zülfü Livaneli versin... Biz gelelim “dünya lideri” Ekrem İmamoğlu’nun dünyadaki mesaisine...
Liderler, bayramın ilk günü, mutad olduğu üzere “bayram mesajı” yayınladılar.
Bir “dünya lideri” olarak Ekrem İmamoğlu geri kalır mı?
O da mesajını yayınladı ve dikkatimizi “hayvan kesme süreçlerine” çekti...
Ne mi söyledi?
Okuyalım...
Daha doğrusu, ben okudum, bir şey anlamadım, bakalım siz de anlamayacak mısınız? “İstanbul 16 milyonluk bir şehir. İstanbul gibi bir kentte, bu süreç kendi başına bırakılacak bir süreç değil. Ama buna rağmen, bu yıl herkes kurallara uygun hareket etsin. Lütfen bu yıl herkes kurbanlarını kurban alanlarında kessin, kestirmeye gayret etsin. Başka türlü alanlar suç işlemek anlamına geliyor. İşlem yapan zabıtalara da kimsenin laf edecek durumu yok. O bakımdan gönül istiyor ki, sıkıntı oluşturan hiçbir görüntü olmasın İstanbul’da. İstanbul’da kötü görüntülerin olmadığı gerçekten Sıhhi kurallara uygun kurban kesimi ile ilgili bir çalışma yapacağız. Umut ediyorum bunu başaracağız...”
Sevabına ne söylediğini özetleyeyim.
Diyor ki, “Kurbanlarınızı belirlenen alanlarda kesin.”
Hepsi bu...
Bu kadarcık laf için, dünyanın kelimesini yakıyor ve ortalığı kokutuyor. (Danışmanları niçin “az” ve “öz” konuşması gerrktiğini salık vermiyor? Adamda belagat olmadığı gibi, Türkçe hassasiyeti de yok.)
Hayır, hepsi bu değil...
Bayram mesajında Eren Bülbül’e de yer vermiş...
Daha önce, yığınla HDP ve Selahattin Demirtaş güzellemesi yayınlamıştı. Albümün eksik kalan parçası Eren Bülbül... Böylece o da tamamlanmış oldu.
Ne söylediğini yazmayayım.
Öyle uzun ve sıkıcı bir açıklama ki, söylenenleri Zülfü Livaneli bile tevil edemez!