Kuzey Kore’nin ABD ile sonunda kadar savaşma yemini ettiği, İran’ın ABD tehditlerine karşılık olarak 2 bin km menzilli füze denemesiyle yanıt verdiği bir dünya söz konusu. Olanlar eski bir cowboy filmine benziyor ve adeta tozlu bir kasaba meydanında iki adamın karşılıklı olarak silahlarını çektikleri bir düello sahnesi izleniyor. Kimse “yapmayın” demiyor, diyemiyor. Sahnenin sonunda ise sadece kenarda tabut yapmak için bekleyen mezarcının kazançlı çıkacağını herkes biliyor.
Büyük düelloların bir tarafında sürekli ABD yer alıyor; diğer taraf ise iki başı bedeninin dışında ama aklı ana karada bulunan Çin var gibi gözüküyor. İran ve Kuzey Kore’nin askeri cesaretlerini bu ülkeden aldıkları düşünülebilir. Ancak belirsiz olan, her durumda kazanacak olan mezarcının kim olduğu.
İşte tam bu ortamda bir genç, evini terk etmeye karar veriyor; az sayıdaki eşyasını valizine koyup düellonun yapıldığı meydanın ortasına çıkıyor. Hemen herkes “çekil aradan” diyor ama bu evi terk eden genç, düello sonucu kim ölürse ölsün kendisinin zaten yaşama şansı olmadığını düşünüyor. Barzani’nin referandumu bu türden bir benzetimle ifade edilebilir.
Oyunda geçici aşama
Büyük güçlerin kavgasının en fazla gerildiği bir aşamada, ABD’nin İran’ı durdurmak için kendisini savunmasını bekleyen Barzani, aynı zamanda “eğer bu olmazsa, Rusya’ya yanaşırım” imasında da bulunuyor.
Türkiye’yi Irak Kürdistan Bölgesi ile Bağdat rejimi arasında, ABD’yi Rusya ile Çin arasında tercih yapmaya zorlayan Barzani, en büyük tehlikenin İran ile İran-Çin ilişkilerinin olduğunu hatırlatıyor.
Öte yandan, İran da Barzani’nin ne yapmaya çalıştığını gayet farkında ve bölgenin kilit ülkesi olan Türkiye’nin Kuzey Irak konusunda “karşı” pozisyonda yer almasını güçlendirecek biçimde PKK meselesinde Türkiye’nin yanında yer alıyor. Diğer bir ifadeyle İran, çoğu kez kendisinin de Türkiye’ye karşı kullandığı PKK ile bugün Türkiye ile birlikte mücadele eder bir görüntü veriyor.
Kabul etmek gerekir ki, Barzani referandum çıkışıyla esasen Türkiye-Kuzey Irak ilişkilerinin bozulmasının yolunu açtı. Diğer bir ifadeyle Barzani, Türkiye’nin tıpkı Suriye’de olduğu gibi Irak’ta da “Kürtlerle iyi ilişkiler geliştirme” olasılığının elden kaçmasına neden oldu. Referandum sürecinde Kerkük, Türkmenler ve Arapların geleceğine özellikle değinmeyerek, Barzani Türkiye’nin “kızmasını” kolaylaştırdı. Ayrıca PKK’nın Irak’taki üsleriyle olan mücadeleyi de gevşetti; dolayısıyla PKK nasıl Türk-Kürt uzlaşını Suriye’de sabote ettiyse Irak’ta da benzer biçimde bir sabotaj yaptı.
Oyunun sonunu erteleme
Irak ve Suriye’nin bundan böyle daha birçok gelişmeye gebe olduğu söylenebilir; zira bir tarafında Trump ABD’sinin bulunduğu düello ve düelloların kazananı hemen belli olmayacak. Trump’ın koltuğunu bile koruyup korumayacağının belli olmadığı bu ortamda, Rusya’nın da doğan boşlukları ne oranda değerlendireceği açık değil; ancak değerlendireceği belli. Bu durumda en az Irak ve Suriye Kürtleri kadar tüm etnik ve mezhepsel unsurların varlıklarını bekledikleri türden korumaları kolay değil.
PKK ve DEAŞ yoluyla Türkiye’yi bölgedeki farklı kesimlerle ilişki kurmaktan uzak tutan güç ise düello sırasında kenarda bekleyip tabut için ölçü alan oyuncu. Bu oyuncu bir ifşa olsa, aslında oyundaki gerilim de epeyce düşecek. Ancak görünen o ki, düelloya kalkışanların taraftarlarının da silahları çekip tozlu meydana indiği bir döneme giriliyor ve bu ortamda da kimin hayatta kalacağını öngörmek kolay değil.