CHP için yolun sonu nereye varır?
MİT TIR’ları görüntülerinin yayınlanması davasında CHP’li Enis Berberoğlu “siyasal veya askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri” verdiği için 25 yıl hüküm giydi. FETÖ’nün Türkiye’ye yönelik saldırısında rol alarak suç işleyen Can Dündar ise kaçak olduğu için yargılanamadı. MİT tırları kumpasındaki rolü bilindiği halde Berberoğlu’nu milletvekili yapan Kılıçdaroğlu ise halkı sokağa çağırdı ve Ankara’dan İstanbul’a protesto yürüyüşüne başladı. FETÖ ile mücadelenin her alanda sürdüğü ve siyasi ayağının tartışıldığı bir dönemde CHP bunu neden yapıyor, ne yapıyor, sonuçları ne olur? Siyaset bilimci Dr. Murat Yılmaz ile konuştuk.
Yüzde 50’lik bir blok inşa etmek CHP için varlık sorunu. Bu durum, üzerinde baskı yaratıyor, parti içi muhalefeti kızıştırıyor ve CHP’yi savuruyor. Halbuki merkeze yönelmek zorunda CHP. Bu yüzden, yürüyüş politikası sürdürülebilir değil.
FETÖ içeride ve dışarıda 15 Temmuz direnişini unutturmak, “kontrollü darbe” ve “tiyatro” iftirasını dolaşıma sokmak için çalışıyor. Bunda şaşılacak bir şey yok, bir terör örgütü sonuçta. Lakin aynı şeyleri ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu da dillendiriyor. Bunu şaşırtıcı buluyor musunuz?
CHP ne yapsa artık şaşırmıyoruz çünkü CHP tarihi böyle bir tarih... CHP 1945’den bu yana demokratik yönetime intibak etmekle vesayetin partisi olmak arasında gidip geliyor. Normal bir siyasi parti olmayı kabul edemiyor CHP. İstiklal Harbi ve Cumhuriyetin kuruluşu dolayısıyla kendisinin kurucu olduğu iddiasıyla bir tür kılıç hakkı iddiasında...
“SEÇİMLERİ BİZ DEĞİL JANDARMA KAZANDI”
Nasıl bir iddia o?
Serbest seçimlere geçince bu haliyle seçimleri kazanmayacağını anladıktan sonra reaksiyoner bir “zabıta çağırma hareketi”ne dönüşüyor Murat Belge’nin ifadesiyle... Rakip partiyi seçimlerde değil zabıta marifetiyle yenmenin ilk başarılı örneği 1930 mahalli idareler seçiminde Serbest Cumhuriyet Fırkasına karşı gerçekleşiyor. CHP’liler seçimleri kazandık deyince Mustafa Kemal Paşa seçimleri biz değil Jandarma Fırkası kazandı diyecektir.
1931’den itibaren de bir tür parti-devleti inşa edilmeye başlanıyor, 6 oklu parti bayrağı ve ideolojisi bu dönemin arayışının ürünü. 1936 parti-devlet teşkilatları özdeşleşiyor, 1937’de CHP’nin 6 oku anayasaya giriyor. Bu önemli çünkü CHP’nin bu noktadan geri adım atması çok zor oluyor... Bunu hala hazmedemeyen bir hissiyat var.
YENİ BİR 27 MAYIS ARAYIŞI VAR
Kronoloji daha sonra nasıl devam ediyor?
Zabıta çağırma ideolojisinin ikinci tatbikatı 1946 seçim yolsuzluklarıdır.1930’da Serbest Fırkaya karşı yapılan seçim baskısı ve yolsuzlukları, bu sefer 1946’da Demokrat Partiye karşı uygulanıyor. 14 Mayıs 1950’de bu yapılamayınca veya yapılmayınca seçimler kaybediliyor. CHP 1950’den sonra normalleşme imkanını kullanmak yerine yeniden zabıta çağırmaya yöneliyor. Zabıta bu çağrıya 27 Mayıs 1960 darbesiyle cevap veriyor.
15 Temmuz darbe teşebbüsü bilindiği gibi kendisine 27 Mayıs darbesini model almış... FETÖ veya Paralel Devlet Yapılanması kendileri olarak milletin karşısına çıkamayacağı için bir tür 27 Mayıs koalisyonu inşa etmeye çalıştılar. Yurtta Sulh Konseyi’nin 27 Mayıs darbecileri gibi 38 kişiden oluşması, darbecilerin 27 Mayıs üzerine çalışmaları...
DARBEYE DİRENENLERİ KÜÇÜMSÜYORLAR
Ama 15 Temmuz’da Fetullahçı terör-işgal örgütü başarılı olamadı?
Evet, 15 Temmuz darbe teşebbüsü başarısız olunca bu koalisyon da inşa edilemedi... Belki de bu koalisyon tam inşa edilemediği için darbe teşebbüsü başarısız oldu...
15 Temmuz darbe teşebbüsünün açık ve net bir şekilde başarısız olması, yeni bir kuruluş döneminin kapısını açtı... Bu da beraberinde reaksiyoner cephede 15 Temmuzdaki milletin büyük başarısını küçümseme, karikatürleşme eğilimi ortaya çıkardı. FETÖ/ PYD’nin bu eğilimde olması anlaşılabilir. FETÖ “başarısız olduk” demek yerine “bu bir komplo, tiyatro, kontrollü darbe” gibi bir savunma hattına çekildi. HDP, CHP ve radikal sol 15 Temmuz Halk Hareketini sahiplenmek yerine onun AK Parti ve Erdoğan’ın önünü açacağı varsayımıyla bu başarıyı gölgeleyecek argümanlara savruldu...
ZABITA BU KEZ KEMALİST DEĞİL FETULLAHÇI
Şimdi ne oluyor?
Şimdi bu 27 Mayıs koalisyonunu yeniden inşa etme gayretleri 15 Temmuz gecesi başlamadı, Mayıs 2013’de Mayıs ayındaki Gezi olaylarından itibaren bu çalışmalar vardı... Bu sefer zabıtanın Kemalist olmadığını, artık Fetullahçı olduğunu bilenler bundan uzak durdu. Fetullahçılar da kendileri olarak çıkmaya korktukları için Uluslararası Zabıta çağırmaya yöneldiler. MİT tırları operasyonu bunun ürünü... İşte bu operasyon etrafında bir tür 27 Mayısçı koalisyon iskeleti oluştu...
CHP İLE FETÖ ORTAK BİR DİL KULLANIYOR
MİT Tırları operasyonunu Fetullahçılar yaptı ama bunu Türkiye ve uluslararası kamuoyuna taşıyanlar bir tür 27 Mayısçı koalisyon oldu... Bu koalisyonun zayıf tarafı arkasında halk olmamasıydı. CHP ve HDP’den bazı isimler ve bazı gazeteciler bu operasyonu desteklediler. Üstelik hala Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve AK Partiye Uluslararası Ceza Mahkemelerinde yargılanacaksınız diyenlerin var olduğunu gördük... Bu da FETÖ ile CHP arasında ortak bir dil, söylem oluşmasına yol açtı... Fakat bu ortak söyleme rağmen 15 Temmuz’da CHP milletvekilleri, teşkilatı ve tabanı darbecileri desteklemedi.
Bir terör örgütü ile meşru bir siyasi parti niye paralel bir çizgiye düşsün? Bu ortak dilin sebebi nedir?
CHP, “Yeni CHP” CHP söylemini, ideolojisini ve teşkilatını yenilemeyi başaramadı. FETÖ bu boşluğu dolduruyor... CHP ve genel olarak sol, demokratik bir sabır ve seçim başarısı yerine acil başarı arayışına açık hale getiriyor. Hal böyle olunca meşruiyet konusunda bir hassasiyet ve kriter gelişmiyor. Meselenin özeti, CHP’nin ve solun kendini yenilemeyi başaramaması ve halka güvenmekte zorlanması... Bu onu zabıta çağırma hareketine duyarlı hale getiriyor.
VARLIK KORKUSU CHP’Yİ SAVURUYOR
Blok arayışı da var?CHP yüzde 50’lik bir
blok inşa etmek zorunda. Bu CHP üzerinde çok ciddi bir baskı yaratıyor. CHP büyümek zorunda... Bu parti içindeki muhalefeti de kızıştırıyor. Bu onlar için bir varlık, beka sorunu... CHP şimdiki gibi devam edemez, eskiye dönemez, yeni bir yol tercih etmeli... Fakat bu yeni yol bildiğimiz CHP’nin sonu anlamına gelecek... Bu durum CHP’yi savuruyor... Önümüzdeki günlerde bu savrulmanın etkilerini göreceğiz. CHP bu savrulmaya rağmen marjinal bir parti olmayı göz alamaz. Merkeze yönelmek zorunda... Dolayısıyla bugünkü yürüyüş politikası sürdürülebilir değil...
PARTİ İÇİ HİZBİN DE KAFASI KARIŞIK
CHP yönetimi akşamdan protesto kararı aldı, sabahına Kılıçdaroğlu yürümeye başladı. Afişler sloganlar vs… bu kadar hazırlıklı olmaları şaşırtıcı mı?
CHP uzun süredir sokağa çıkmayı tartışıyor... CHP içinde bir kanat radikalleşmeyi savunuyor. Parlamenter siyasetin iflas ettiğini ancak sokağa çıkarak devrim yapılabileceğini iddia ediyor. Bu iddia aynı zamanda parti içindeki Kılıçdaroğlu hizbini de devirmeyi amaçlıyor. Buna karşılık sokaktan bir devrim değil daha geniş bir koalisyon örgütleyebileceklerini düşünenler var. Bu muğlakları açıktan reddederek meşru yol ve seçimler dışında bir yol olmadığını net bir şekilde söylemek CHP’nin önünde yeni bir yol açacak ama bu yapılamıyor. Bu sadece parti içi muhalefet korkusuyla değil Kılıçdaroğlu hizbinin zihninin muğlak olmasından da kaynaklanıyor.
CHP DIŞARIDAN DESTEK ARIYOR, TIPKI FETÖ GİBİ
CHP 15 Temmuzun kurgu olduğunu niye iddia ediyor?
15 Temmuz’daki başarıyı sahiplenmek yerine 15 Temmuz’da ortaya çıkan değişim, dönüşüm ve demokratikleşme iradesini yavaşlatmayı, engellemeyi seçerseniz buraya savrulursunuz. Bu iddiaların ciddiye alınabilir tarafı yok. Hükümetin ve kurumların FETÖ ile vaktinde yeterince mücadele etmediği söylemek veya o gece kimi hataları söylemekle, Erdoğan ve AK Parti bu darbeyi planladı demek arasında dağlar kadar fark var.
CHP’nin kontrollü darbe söylemini, casusluktan hüküm giymiş bir suçlu için sokağa çıkmasını, FETÖ tezlerini yaymasını neye yoralım?
CHP’de parti içi iktidar mücadelesi var. Hayır Blokunda kendisine rakip olabilecek aktörlerden rahatsız. Bu yüzden de Erdoğan karşıtlığını arttırdıkça bu iki konuda rahatlayacağını düşünüyor. Bu, CHP tarihindeki zabıta çağırma ideolojisinin yeni bir versiyonu. Bu sefer uluslararası zabıta da çağrılmak isteniyor. Çünkü yerli zabıtayı harekete geçirmek için de uluslararası bir desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Halkın kendilerini desteklemediklerinin farkındalar. İçeride kaybettiklerini anladıkları ölçüde yurt dışında propagandaya yöneliyorlar. Türkiye’yi uluslararası alanda tecrit ederek ekonomik bir daralma yaratmak istiyorlar. AK Parti ekonomik performansını devam ettirdikçe yüzde 50’lilik bloğu çözemiyorlar. Bu bloğu ancak ekonomik veya uluslararası bir krizle çözebileceklerini düşünüyorlar. 15 Temmuz sonrası bu bloğun MHP’nin katılımıyla daha da güçlendiğini düşündükçe yurt dışına daha çok bel bağladılar. FETÖ için sıklet merkezi artık Türkiye içi değil, Türkiye dışı...
CHP’nin yüzde 50 dilemması
CHP müttefik arıyor. Yüzde 50+1’e giden yol bu mu?
Yüzde 50 çok terbiye edici. CHP bu hat üzerinden giderse demokratik ve yeni bir CHP inşa edebilir. 2019 perspektifi CHP’yi dönüştürecek. Bu çok büyük bir gayret ve emek istiyor. Sokakta yürümenin ötesinde bir ufuk ve performans istiyor. CHP bunu yapmanın zorluğu karşısında savruluyor. Yapamazsa yüzde 48 konsolide etmek yerine dağılıp ufalanabilir de... Merkezde duramazsa yüzde 48’i nasıl konsolide edecek? Öte yandan merkezde durursa HDP ile nasıl ittifak yapabilecek? Dilemma burada.
HDP YPG'lileşirken yaklaşmak CHP'ye zarar
HDP Türkiyeli olmak yerine Suriye’de PYD’lileşmeyi ve Ortadoğululaşmayı tercih etti. Bu haliyle HDP’yi taşımak CHP için yük... PKK silah bırakmadığı sürece HDP’nin siyasi denkleme dahil olması zor görünüyor. Bu CHP’de kırılganlık yaratacaktır. CHP Türkiye ortalamasını dikkate almadan yüzde 50’lilik blok inşa edemez. Bence 2019’a kadar bu seçeneklerin çıkmaz yol olduğunu anlayıp merkezde karar kılacaklar. Fakat bu savrulmalar ikna edicilik vasıflarına zarar verecek ve merkezde olduklarını anlatmakta, yüzde 50’yi kazanmakta zorlanacaklar.