HDP eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile birlikte 7 milletvekilinin daha tutuklanması sonrasında HDP Meclis Grubu ve MYK’sı Diyarbakır’da toplanarak “Meclis çalışmalarını durdurma kararı” aldı.
Bugün Meclis’te yapılacak grup toplantısında kürsü boş kalacak o yüzden. Ama bir sinevizyon gösterisi hazırlanmış. Önceki konuşmalarından kesitler dinleyip başkanlarını anacak; tutuklanma anı görüntülerini izleyip savcılığın iddia ettiği suçu ajitasyonla örtmeyi deneyecekler.
***
Malum, Meclis’te sandalye dağılımı “AK Parti 317, CHP 133, HDP 59, MHP 40, Bağımsız 1” şeklinde. Dolayısıyla HDP, üye sayısı bakımından Meclis grubunun halihazırda üçüncü büyük partisi.
Yani?
İstenirse kalan 50 vekil Meclis’i duman edebilir.
Şayet tutuklamalar gayri hukuki ise tabi. HDP’nin savunması suçlamalardan güçlü ise. HDP’nin Türkiye’ye Ankara’dan söyleyecek sözü var ise.
Ama öyle olmadı. HDP grubu, genel başkanlarını ve vekillerini Türkiye’de temsil gücünün en üst seviyede olduğu Büyük Millet Meclisi’nde; sözün kıymet bulduğu kürsüde savunmayı seçmedi.
Meclis’te etkili bir siyasi mücadele yürütmek yerine minderden çekiliyor HDP.
***
“Türkiye partisi” iddiasıyla kurulup (PKK’ya müsamahalı) Avrupa ve Amerika’dan açık destek alan; Türkiye’ye başka, bölge halkına başka konuşan; Kürtlerinse “bizi Ankara’da, Türkiye’nin başkentinde, Büyük Millet Meclisi’nde temsil edin” diye oy verdiği partinin üyeleri “PKK mensubiyeti ve teröre destek” iddiasıyla tutuklanınca Ankara’da kalmak yerine (Amed dedikleri) Diyarbakır’ın yolunu tuttu.
Üstelik o Diyarbakır, PKK’nın yüklediği misyonu açıkça reddetmişken.
Aksi olsaydı, Kışanak’ı başkan yapmak için yüzde 70 oranında oy verilen Diyarbakır’da, Kışanak tutuklandı diye 70 kişi çıkmaz mıydı sokağa?
PKK 15 Temmuz 2015’te ateşkesi bitirip “devrimci halk savaşı” adıyla teröre başladığında HDP “bu yanlıştır, halkımız siyaseti seçti, Diyarbakır’ın çocuklarını çukurlara gömemeyiz” diyebilseydi sonuç böyle olmazdı.
1990’ların başından beri en güçlü oldukları bölgede dönecek bir sine bulurdu HDP.
İşte bu buz gibi gerçektir HDP’yi sine-i millete dönmekten alıkoyan.
***
Alınan karar sadece bir “Meclis çalışmalarına katılmama” kararı. Vekillikten çekiliyor değiller. Üyelikleri de, maaşları da devam edecek. İkinci bir karar (ya da yönlendirildikleri yerden yeni bir direktif alana kadar) TBMM Genel Kurul ve komisyonlarına katılmayacaklar sadece.
Nitekim 12 Haziran seçimlerinden sonra da benzeri bir süreç yaşanmıştı. HDP’nin öncüllerinden DTP’nin Meclis’ten ayrılma ve sine-i millete dönme kararını İmralı bozmuş; parti de buna uymuştu.
O zaman karar değiştirten etken terör örgütüydü. Şimdi ise halkın açık reddiyesi var.
Bakın, terör örgütü silah bırakmıyor, silahın gölgesinde utanmadan siyaset yapanlar demokratikleşmiyor ama bölge halkı iradesini her seferinde meşru siyasetten, Ankara’dan, Türkiye’den yana pekiştiriyor.
Nitekim HDP de yaptığı yazılı açıklamada halka güçlü bir atıfta bulunmuyor. Yalandan bir “halklarımız, sokaklar, evler” dendikten sonra “Bileşenlerimizle, bütün ittifak güçlerimizle, kurum ve kuruluşlarımızla, demokrasi, barış ve emek güçleriyle, sivil toplum örgütleriyle, sendika ve meslek birlikleriyle, inanç gruplarıyla, kadın, gençlik, çevre ve ekoloji hareketleriyle tartışarak önerilerini alacağız” diyorlar.
Atıf yapılan “bileşenler, ittifak güçleri, barış emek güçleri” vesaire’nin PKK’nın sivil siyasi alandaki kamuflaj yapılanmaları olduğunu herkesten çok onlar biliyor.
Sırtını PKK’ya yaslayanların ne atıf yapacak Milletleri olur, ne dönüp sığınabilecekleri bir sinesi. “Dağ”dan gelen “dam”a gider.